05 Nisan 2021

​Lafız kargaşası

İnsana dair sudur eden her sözcük ve söz lafızdır. Varlığa verdiğimiz adlar yahut varlığı tanıma biçimimizin çerçevesi de lafız ile çizilir. İnsan telaffuz edemese yani lafza sahip olmasaydı o da evrenin sessizleri arasına katılacaktı. İnsan olmanın esas meselelerinden biri olarak lafız sahibi olmak sese ve söze tekabül ediyor. Kendi dilimizce varlığı ifademiz söz ve sözcük ile yani lafız ile mümkün oluyor. Peki, varlığı ifademizin kapısı olarak lafız cüzi bir unsur olarak külli olana her zaman tekabül eder mi? Lafızlar manasını mazmun olduğu her şeyi ifadeye her zaman kifayet eder mi? Edebilir mi?

Zamane pek çok lafız hayatımızda yer alıyor. Bunları kullanıyoruz ama manasında mündemiç esasa ne kadar vakıfız? Hele bunlar üzerinden ahkâm kesmeye başlarsak mesele daha da garip bir hale dönüşüyor. İnsan lafzı/kelimesi mesela sözün kaynaklandığı temel unsur ve onu ifade eden esas kelime. Kelimenin onlarca dilde kendi çerçevesinde ifadesi var. Farklı dillerde ad muhtelif ise de maksat ise tek; kültür varlığı olan insan lafzı ötesinde insan sözcüğüne nice manalar yükler. Lakin maksat olan, esas kastedilen varlık ise muayyen bir varoluşu gösterir. İnsanlık dediğimiz kelime ise daha farklı bir alanda bize kapılar açar. İnsan hakkı dediğimizde ise anlaşılan yahut tanımlanan, tarif edilenler ise bir kültüre has olabileceği gibi kültürler arasılaşarak müşterek bir değere de dönüşebilir. İnsan insanın kurdu mudur yoksa yurdu mu? Lafzın karinesi belki bir çerçeve çiziyor lakin gösterdikleri ile kast edilen arasındaki uyum bozuldukça lafız mana dengesi sarsılıyor. Bu durum hayatın fertten topluma kadar medeni tüm alanlarında devlet, şehir gibi tüm yapılarımızda ahenksizliğe yol açıyor. İşte lafız kargaşası da burada başlıyor. Şu meşhur özgürlük lafzından, kelimesinden ne anlıyoruz? Çok cakalı kelime ama…Modernizmin büyülü lafızlarından.

Lafız dayatması, modern zamanın en başat ve sıkıntılı meselelerinden. İdeolojilerin kutsal alanı biraz da lafızlar çevresinde oluşuyor. Bir lafzı evrensel olma iddiasıyla tanımlamak, mefhumunu kesip biçmek sonra da buna itaat beklemek insanlığın son zamanlarda kendi ruhuna, aklına ve hayatına en büyük ihanetlerinden sayılabilir. Maksatları unutup lafızlarda kalmak, mefhumu muallakta kalarak lafzı dayatmak, dogmalar üretmek insanlığı yozlaşmış bir zemine taşımıyor mu? Özgürlük şudur, demokrasi budur, din şu, milliyet bu gibi. Sizinle aynı şeyi başka lafızla isteyene cahil, gafil hatta hain nazarıyla bakmak.

Varlığın içindeki tüm manalar bir lafza bürünüp hayatımıza girebilir mi? Elma lafzı elmaya dair tüm manaları içerir mi? İşin daha fenası insanın bu oynak dil durumunu kendi lehine çevirerek kullanmasıdır. Düşünerek yaşamak isteyen insanlar için bu durum gerçekten önemlidir. Zira kavramların esası olan lafızlar varlıkla ilişkimizin kapısı gibiler. Hem ifade hem kelam açısından lakin mana şairin karnında gizliyse anlaştığımızı sanırken yanlış yollara girmek de mümkün. Lafız mugalatası insanın yaman çelişkilerinden biridir.

Lafzın Suiistimali

Lafızları kutsamak, tarihsel kabuklar içinden onları müzelerde ayinevi bir üslupla tanırken hayatın içinde onlara yabancı kalmak bir kültür için fevkalade onulmaz bir yara gibidir. Barış kelimesi zamanımızda hayatımızın savaşlar içerisindeki sürecinden en ironik ve en kült lafızlarından oldu. Elde silahla barıştan bahsedilen garip bir dünyada yaşıyoruz. Tırlar dolusu silahı dağıtıp sonra barış havarisi olmak ise devrin başka garaibindendir. Maksat ile lafız bir takım menfi maksatlara kurban olduğundan bu ve benzeri pek çok mesele manasını yitirmeye, lafızlar değersizleşip zihinler mefhum çöplüğüne dönüyor. Adalet kelimesi dillerde pelesenk iken bu lafızdan asıl maksadı unutan insanlık kendince perspektif tarifler ile kavramı maslahatına doğru yontuyor. Mesela hilafet kavramını kutsayan, lafzı esasa kurban eden bakış açısı yönetimden asılları unutup lafızların sihri ile kurgular içerisinden dolaşmaya başladığından maksadını yitirmiş lafızperest olarak kendine ihanet etmeye başlıyor. Aklımıza sahip çıkmak için lafız ve mefhum meselesine dikkat önem arz ediyor. Değilse geçmişe referans yapan lakin modern içeriklerle tanımlanan lafızlar bizde kavram kargaşası oluşturmak yanında birlik ve dirliğimizi mahvediyor. Kutsala sarmalanmış ve yapısı sökülmüş lafızların ihaneti kadar yamanı ve sinsisi yoktur. Mevlana hikâyesinden farklı dillerde üzüm isteyip kavga edenlerin hali bir yere kadar makul bir çözüme taşınması mümkün bir mesele iken üzüm lafzı üzerinden Türkçe konuşup da farklı mefhumların peşinde olanların anlaşması gittikçe zorlaşan bir yokuşu işaret etmez mi? Dini ve milli lafızların arkasına saklanan yahut içine sızan sinsilikler dün de bugün de yarın da millet hayatının dikkatten kaçırmaması gerek konulardandır.

Bu mesele öncelikle dilimize sahip çıkma ve onun varlıkla ilişkimizi kurmada gösterdiği ile gördüğümüz arasındaki denge ve uyum bakımından önemi vardır. Bunun ötesinden ise lafızların dâhilindeki mana ve mefhumların karmaşasına karşı aklımızı ve fikrimizi korumak ötesinde ise lafızların kültür değerini istismar ederek zihnimize ve hayatımıza saldıran söz palyaçolarına karşı dikkatli olmak lüzumlu görünmektedir. 

Lafzın istismarı

Bazı lafızlar vardır ki özlerindeki temizlik, iyilik, doğruluk ve insanilik her asırda insanları cezp etmiştir. Bu lafızlar bir ütopya dünyasının renkleri gibidirler. Bu ışıltılı devirlerden konuşup kendinizle o kavram arasında bir analoji kurduğunuzda lafzın o temiz hatta ayartıcı imkânını kullanarak muhataplarınızı ikna edip cezp etmeniz kabildir. İşte lafız meselesinde önemli dikkat gerektiren konulardan birisi de budur. Demokrasi modern insanın dogmalaşan tabularından. Bu kelime etrafında ve bu doğrultuda yapılan eylemlerin amaç ve araçları gayrı meşru olsa da meşru gösterilmek gibi bir durumu var etmesi istismara yol açan önemli hususlardandır. Bir yere demokrasi ve özgürlük getirmek için milyonları katl etmeniz, terör örgütlerine tırlar dolusu yardımlar yapmanız yahut yozlaşmış varlığınızı demokrasi ve benzeri kavramlarla özdeşleştirip dayatmanız hep bu kabilden istismarlar cümlesindendir. Din ve milliyete dair pek çok lafız da bu cümleden istismar edildi, ediliyor ve edilecek… Lafız simsarlığı bu cümleden şaidir. İnsanlar gerçekliğin mefhumunu yitirip tarihi ve kültürel referansları fevkalade olumlu lafızlar etrafında kandırılıp kurguların içinde olduklarını fark edemeden istismar edilip hayatları kullanılarak şeytani amaçların aracı haline gelebilmektedirler. Adalet kelimesi ve kavramı bu manada istismarcılar elinde inlemektedir. Aklımıza sahip çıkmak adına bu manada her ağızdan çıkan lafzın ve bunun ima ve ifade ettiği yahut gösterdiği manaların söyleyen ile uyumu ve ahengine bakmadan lafızlarla teshir olup yollara düşmeden önce iyi düşünmek gerekmiyor mu? Z Kuşağı bu tabulara pek de aldırış edip bu zokaları yutmadığından mı onlara kızılıyor zaman zaman. Değer yargıları da bundan mı sorgulanıyor acaba? Buradan onlara bir çağrı olarak da bu yazdıklarımız hayatlarına ve geleceğe bakarken mefhum ve lafız kargaşasına dikkat etmeleridir. Kostümlü ayartıcıların, kuklacıların, hokkabazların ve büyücülerin lafız istismarı ile miş gibi göründükleri kostümleri ile hayatınıza saldırdıklarını asla unutmadan kendinize, tarihe, kültüre ve hayat bakmalısınız!

Nihayet birde lafız taassubu var ki o da lafızlar asıllarmış gibi onlara saplanıp hayatın, insanın ve zamanın gerçeklerinin ötesinde bir distopyaya tapınma vecdiyle lafız kutsamasıdır. O lafzın manasındaki maksadın gereğini değil de lafzın kendini kutsal bir mekân gibi muhafaza ile etrafa ateş etmek, insanları suçlamak modern hayatımızın içinden çıkamadığı dikotomilerden. Hayat ile lafız arasına sıkışınca yeni lafızlar üretemeyen kültür meseleleri çözemediğinden eskiler ile de durumu idaresi imkânsız hale geldiğinden sıkışmışlık mütemadiyen devam ediyor. Kader, devlet gibi lafızlar, kavramlar bu cümleden taassupkâr dillerde bir istismar vasıtası olmuyor mu? Tarih boyunca oldu ve olmaya devam edecek. 

İnsan ve hayatı ıskaladıktan sonra sağdan soldan nereden olursa tüm lafızlar gerçek manasından ve hakikatinden uzak kaldıkça hayat yozlaşmıyor mu? Lafzın kargaşası zihnin ve hayatın kargaşasıdır. Suiistimal, istismar ve taassup kol kola hayatı zehirler.

Geleneğin ve modernitenin lafızlarının masum, temiz ve güzel maskeleri arkasında caka satan, istismar yapan bezirgânlar size tek söz; Hadi ordan! Allah lafızlarımıza zeval vermesin…

Vesselam