Lafız kargaşası
İnsana dair sudur eden her sözcük ve söz lafızdır. Varlığa verdiğimiz adlar yahut varlığı tanıma biçimimizin çerçevesi de lafız ile çizilir. İnsan telaffuz edemese yani lafza sahip olmasaydı o da evrenin sessizleri arasına katılacaktı. İnsan olmanın esas meselelerinden biri olarak lafız sahibi olmak sese ve söze tekabül ediyor. Kendi dilimizce varlığı ifademiz söz ve sözcük ile yani lafız ile mümkün oluyor. Peki, varlığı ifademizin kapısı olarak lafız cüzi bir unsur olarak külli olana her zaman tekabül eder mi? Lafızlar manasını mazmun olduğu her şeyi ifadeye her zaman kifayet eder mi? Edebilir mi?
Zamane pek çok lafız hayatımızda yer
alıyor. Bunları kullanıyoruz ama manasında mündemiç esasa ne kadar vakıfız?
Hele bunlar üzerinden ahkâm kesmeye başlarsak mesele daha da garip bir hale
dönüşüyor. İnsan lafzı/kelimesi mesela sözün kaynaklandığı temel unsur ve onu
ifade eden esas kelime. Kelimenin onlarca dilde kendi çerçevesinde ifadesi var.
Farklı dillerde ad muhtelif ise de maksat ise tek; kültür varlığı olan insan lafzı
ötesinde insan sözcüğüne nice manalar yükler. Lakin maksat olan, esas
kastedilen varlık ise muayyen bir varoluşu gösterir. İnsanlık dediğimiz kelime
ise daha farklı bir alanda bize kapılar açar. İnsan hakkı dediğimizde ise
anlaşılan yahut tanımlanan, tarif edilenler ise bir kültüre has olabileceği
gibi kültürler arasılaşarak müşterek bir değere de dönüşebilir. İnsan insanın
kurdu mudur yoksa yurdu mu? Lafzın karinesi belki bir çerçeve çiziyor lakin
gösterdikleri ile kast edilen arasındaki uyum bozuldukça lafız mana dengesi
sarsılıyor. Bu durum hayatın fertten topluma kadar medeni tüm alanlarında
devlet, şehir gibi tüm yapılarımızda ahenksizliğe yol açıyor. İşte lafız
kargaşası da burada başlıyor. Şu meşhur özgürlük lafzından, kelimesinden ne
anlıyoruz? Çok cakalı kelime ama…Modernizmin büyülü lafızlarından.
Lafız dayatması, modern zamanın en
başat ve sıkıntılı meselelerinden. İdeolojilerin kutsal alanı biraz da lafızlar
çevresinde oluşuyor. Bir lafzı evrensel olma iddiasıyla tanımlamak, mefhumunu
kesip biçmek sonra da buna itaat beklemek insanlığın son zamanlarda kendi
ruhuna, aklına ve hayatına en büyük ihanetlerinden sayılabilir. Maksatları
unutup lafızlarda kalmak, mefhumu muallakta kalarak lafzı dayatmak, dogmalar
üretmek insanlığı yozlaşmış bir zemine taşımıyor mu? Özgürlük şudur, demokrasi
budur, din şu, milliyet bu gibi. Sizinle aynı şeyi başka lafızla isteyene
cahil, gafil hatta hain nazarıyla bakmak.
Varlığın içindeki tüm manalar bir
lafza bürünüp hayatımıza girebilir mi? Elma lafzı elmaya dair tüm manaları
içerir mi? İşin daha fenası insanın bu oynak dil durumunu kendi lehine
çevirerek kullanmasıdır. Düşünerek yaşamak isteyen insanlar için bu durum gerçekten
önemlidir. Zira kavramların esası olan lafızlar varlıkla ilişkimizin kapısı
gibiler. Hem ifade hem kelam açısından lakin mana şairin karnında gizliyse
anlaştığımızı sanırken yanlış yollara girmek de mümkün. Lafız mugalatası
insanın yaman çelişkilerinden biridir.
Lafzın Suiistimali
Lafızları kutsamak, tarihsel kabuklar
içinden onları müzelerde ayinevi bir üslupla tanırken hayatın içinde onlara
yabancı kalmak bir kültür için fevkalade onulmaz bir yara gibidir. Barış
kelimesi zamanımızda hayatımızın savaşlar içerisindeki sürecinden en ironik ve en
kült lafızlarından oldu. Elde silahla barıştan bahsedilen garip bir dünyada
yaşıyoruz. Tırlar dolusu silahı dağıtıp sonra barış havarisi olmak ise devrin
başka garaibindendir. Maksat ile lafız bir takım menfi maksatlara kurban
olduğundan bu ve benzeri pek çok mesele manasını yitirmeye, lafızlar
değersizleşip zihinler mefhum çöplüğüne dönüyor. Adalet kelimesi dillerde
pelesenk iken bu lafızdan asıl maksadı unutan insanlık kendince perspektif
tarifler ile kavramı maslahatına doğru yontuyor. Mesela hilafet kavramını
kutsayan, lafzı esasa kurban eden bakış açısı yönetimden asılları unutup
lafızların sihri ile kurgular içerisinden dolaşmaya başladığından maksadını
yitirmiş lafızperest olarak kendine ihanet etmeye başlıyor. Aklımıza sahip
çıkmak için lafız ve mefhum meselesine dikkat önem arz ediyor. Değilse geçmişe
referans yapan lakin modern içeriklerle tanımlanan lafızlar bizde kavram
kargaşası oluşturmak yanında birlik ve dirliğimizi mahvediyor. Kutsala
sarmalanmış ve yapısı sökülmüş lafızların ihaneti kadar yamanı ve sinsisi
yoktur. Mevlana hikâyesinden farklı dillerde üzüm isteyip kavga edenlerin hali
bir yere kadar makul bir çözüme taşınması mümkün bir mesele iken üzüm lafzı
üzerinden Türkçe konuşup da farklı mefhumların peşinde olanların anlaşması
gittikçe zorlaşan bir yokuşu işaret etmez mi? Dini ve milli lafızların arkasına
saklanan yahut içine sızan sinsilikler dün de bugün de yarın da millet
hayatının dikkatten kaçırmaması gerek konulardandır.
Bu mesele öncelikle dilimize sahip
çıkma ve onun varlıkla ilişkimizi kurmada gösterdiği ile gördüğümüz arasındaki
denge ve uyum bakımından önemi vardır. Bunun ötesinden ise lafızların dâhilindeki
mana ve mefhumların karmaşasına karşı aklımızı ve fikrimizi korumak ötesinde
ise lafızların kültür değerini istismar ederek zihnimize ve hayatımıza saldıran
söz palyaçolarına karşı dikkatli olmak lüzumlu görünmektedir.
Lafzın istismarı
Bazı lafızlar vardır ki özlerindeki
temizlik, iyilik, doğruluk ve insanilik her asırda insanları cezp etmiştir. Bu
lafızlar bir ütopya dünyasının renkleri gibidirler. Bu ışıltılı devirlerden
konuşup kendinizle o kavram arasında bir analoji kurduğunuzda lafzın o temiz
hatta ayartıcı imkânını kullanarak muhataplarınızı ikna edip cezp etmeniz
kabildir. İşte lafız meselesinde önemli dikkat gerektiren konulardan birisi de
budur. Demokrasi modern insanın dogmalaşan tabularından. Bu kelime etrafında ve
bu doğrultuda yapılan eylemlerin amaç ve araçları gayrı meşru olsa da meşru
gösterilmek gibi bir durumu var etmesi istismara yol açan önemli
hususlardandır. Bir yere demokrasi ve özgürlük getirmek için milyonları katl
etmeniz, terör örgütlerine tırlar dolusu yardımlar yapmanız yahut yozlaşmış
varlığınızı demokrasi ve benzeri kavramlarla özdeşleştirip dayatmanız hep bu
kabilden istismarlar cümlesindendir. Din ve milliyete dair pek çok lafız da bu
cümleden istismar edildi, ediliyor ve edilecek… Lafız simsarlığı bu cümleden
şaidir. İnsanlar gerçekliğin mefhumunu yitirip tarihi ve kültürel referansları
fevkalade olumlu lafızlar etrafında kandırılıp kurguların içinde olduklarını
fark edemeden istismar edilip hayatları kullanılarak şeytani amaçların aracı
haline gelebilmektedirler. Adalet kelimesi ve kavramı bu manada istismarcılar
elinde inlemektedir. Aklımıza sahip çıkmak adına bu manada her ağızdan çıkan
lafzın ve bunun ima ve ifade ettiği yahut gösterdiği manaların söyleyen ile
uyumu ve ahengine bakmadan lafızlarla teshir olup yollara düşmeden önce iyi
düşünmek gerekmiyor mu? Z Kuşağı bu tabulara pek de aldırış edip bu zokaları
yutmadığından mı onlara kızılıyor zaman zaman. Değer yargıları da bundan mı
sorgulanıyor acaba? Buradan onlara bir çağrı olarak da bu yazdıklarımız
hayatlarına ve geleceğe bakarken mefhum ve lafız kargaşasına dikkat
etmeleridir. Kostümlü ayartıcıların, kuklacıların, hokkabazların ve büyücülerin
lafız istismarı ile miş gibi göründükleri kostümleri ile hayatınıza
saldırdıklarını asla unutmadan kendinize, tarihe, kültüre ve hayat
bakmalısınız!
Nihayet birde lafız taassubu var ki o
da lafızlar asıllarmış gibi onlara saplanıp hayatın, insanın ve zamanın
gerçeklerinin ötesinde bir distopyaya tapınma vecdiyle lafız kutsamasıdır. O
lafzın manasındaki maksadın gereğini değil de lafzın kendini kutsal bir mekân
gibi muhafaza ile etrafa ateş etmek, insanları suçlamak modern hayatımızın
içinden çıkamadığı dikotomilerden. Hayat ile lafız arasına sıkışınca yeni
lafızlar üretemeyen kültür meseleleri çözemediğinden eskiler ile de durumu
idaresi imkânsız hale geldiğinden sıkışmışlık mütemadiyen devam ediyor. Kader,
devlet gibi lafızlar, kavramlar bu cümleden taassupkâr dillerde bir istismar
vasıtası olmuyor mu? Tarih boyunca oldu ve olmaya devam edecek.
İnsan ve hayatı ıskaladıktan sonra
sağdan soldan nereden olursa tüm lafızlar gerçek manasından ve hakikatinden
uzak kaldıkça hayat yozlaşmıyor mu? Lafzın kargaşası zihnin ve hayatın
kargaşasıdır. Suiistimal, istismar ve taassup kol kola hayatı zehirler.
Geleneğin ve modernitenin lafızlarının
masum, temiz ve güzel maskeleri arkasında caka satan, istismar yapan bezirgânlar
size tek söz; Hadi ordan! Allah lafızlarımıza zeval vermesin…
Vesselam