18 Nisan 2018

“Lale, bizim öz çocuğumuz”

Yılın ve mevsimin en renkli anlarını yaşadığımız bu günlerin tadını çıkarmak lazım. Sarı, kırmızı, mor, beyaz her türlü renkte lale bizleri en güzel endamları ile selamlamaktalar.

Lale saraylı, gün görmüş, yazarlara- şairlere konu olmuş asil bir çiçektir. Üstelik bizdendir. Tek dal üzerinde çiçek açtığı için de vahdeti temsil eder. Yazar İskender Pala AA Muhabiri ile yaptığı söyleşide harika anlatmış laleyi.

Lale çiçeğinin taşıdığı semboller dışında toplumda özel bir çiçek olmasının nedenlerini anlatan İskender Pala, “Lale bir ‘Has Bahçe' çiçeğidir, yani lale, kenarın dilberi değildir, özel yetiştirilir, özenilmiştir. Lalenin kenarda yetişenlerine, gelincik diyoruz. Gelincik kendine başına açar ve ömrü azdır.” ifadelerini kullandı.

Pala, lale çiçeğinin sahip olduğu renklerine de farklı anlamlar yüklendiğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Beyaz ile kırmızı arasındaki bütün lalelerin çiçek olarak özenilerek, yetiştirilmiş bir nesneye dönüştürülmesi ise insanların ona verdiği değerle örtüşür. Bunun haricinde sanat ve ilimle uğraşan pek çok insan, lale yetiştirmiştir. Ebussuud Efendi, Kanuni Sultan Süleyman döneminde çok ünlü bir lale yetiştiricisiydi. Fatih Sultan Mehmed döneminden itibaren, Manisa'dan İstanbul lale bahçelerine gelmeye başlayan çiçeğin, tarhlar halinde kırmızı, mor, sarı ve pembeleriyle öbek öbek yer alması, şairlerin dünyalarına da pek çok şey katmıştır. Lale Devri dediğimiz devir, çiçeğin 15. yüzyıldan yani Fatih döneminden itibaren İstanbul muhitlerinde ve eşraf arasında işlenerek ve güzelleşerek aldığı şeklin nihai noktasıdır. Ona göre bahçeler yapılır, şelaleler oluşturulur, lale çiçeğinin etrafında yer alacak çiçek ve bitkilerin seçilmesi gibi olayların içerisinde de şairlerin şarkılar devreye girer. Sadabad'a ilişkin şarkıları göz önüne getirdiğiniz zaman hemen hemen hepsi, lalezarlardan ve lalelerden bahseden şarkılardır ve laleyle ilgili pek çok şiirin bestelenmesinin nedeni de bu yüzdendir.”

Şair ve edebiyatçıların, lale ile ilgili kelime oyunları ve ebced hesaplarıyla espriler yaptıklarını dile getiren Pala, “Lale, edebiyatta o kadar zengin bir dünya ifade eder ki Fatih Sultan Mehmed'in kendisi, lale üzerine şiirler yazarak bu geleneği başlatmış bir adamdır. Onun devrinde Necati Bey diye bir şairin ‘Lâle-hadler yine gülşende neler etmediler…' diye başlayan meşhur şiiri, neredeyse bütün şairler tarafından taklit edilmiş, nazireleri söylenmiş ve ‘Bundan daha güzeli nasıl söylenebilir?' şeklinde birbirine benzeyen ve devam eden asırlarda, birbirini aşmak isteyen şairlerin hedefi haline gelmiştir.” bilgisini verdi.

Edebiyatta “Lale”yi anlatmanın sonunun olmadığını vurgulayan Pala, her sene yetiştirilen laleye farklı isimler verildiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Her şair, her sene yetiştirilen laleye farklı bir isim verirdi. O isimler çok büyülü, romantik isimlerdir. Bunlar arasında mesela ‘Gönül Yarası' veya Tir-i Müjgan gibi isimler vardır. Tir-i Müjgan kirpik oku manasındadır, demek ki bu lalenin İstanbul lalesine benzeyen sivri bir hali vardı. Gönül Yarası adını taşıyan bir lalenin de kırmızılığının kalbi ve koyulaşmış bir yarayı düşündürdüğünü anlayabiliriz. Bunun gibi yüzlerce lale ismi vardır. Emirgan Korusu'ndaki bütün lale isimlerine baktığımız zaman ise maalesef Batı medeniyetinden alınıp, bizatihi konulmuş isimler olduğunu görüyorum halbuki lalenin vatanı Türkiye'dir.”

Rus ressam Kur'an'dan 20 ayeti tablolaştırdı

Antik çağdan bu yana sarayları süsleyen marküteri sanatını kullanan Rus asıllı ressam Gorovoy, Kur'an-ı Kerim'den 20 ayeti tablo haline getirdi.

Kırgızistan'da farklı renklerde ahşabın kesilerek iç içe yerleştirildiği marküteri sanatıyla uğraşan 69 yaşındaki Rus asıllı ressam, dekoratör ve tasarımcı Vladimir Gorovoy, Kur'an-ı Kerim'den 20 ayeti tablolaştırdı.

Ömrünü ahşap oyma ustalığına adayan Gorovoy, antik çağdan bu yana genellikle devlet saraylarını süsleyen, 3 bin yıllık geçmişe sahip marküteri sanatını tablolarla yaşatıyor.

Küçük atölyesinde 14 yıldır çalışmalarını sürdüren ressam Goroyov, felsefi yaklaşım, sanat ve ustalık becerileri gerektiren bu sanatını, farklı desen ve renklerde ahşap kaplamaları, maket bıçağı, beyaz tutkal, pres aleti, kağıt bandı ve mat cila gibi malzemeleri kullanarak icra ediyor.

Kırgızistan'da ilk ve tek marküteri ustası olarak bilinen Gorovoy'un tabloları, Kırgızistan Cumhurbaşkanlığına ait kongre ve toplantı salonlarının yanı sıra Rusya ve Kazakistan devlet başkanların çalışma odalarını da süslüyor.

Marküterinin pahalı bir "saray sanatı" olduğunu belirten Gorovoy, İslam ayetlerini işlediği tabloları sergilemek için destek aradığını söyledi.

Gorovoy, insanların dine bağlı kalmasının önemli olduğunu dile getirerek, "İnsanların, ayetlerin olduğu bu tablolara bakarak (Ne kadar güzel) demelerini istedim ve dine bağlı kalsınlar diye yaptım vermek istediğim etki bu çünkü çevre insan kimliğini belirler." diye konuştu.

Eserlerinde portre yapmayı tercih etmediğine de işaret eden Gorovoy, "Artık öyle bir döneme geldim ki insanların talebini değil, kendi iç dünyamın talebini yerine getiriyorum. İnsan resmini yapmayı sevmiyorum. Oysa doğa ve bitki resmini hazırlarken zevk alıyorum. İnsan da bir ağız, iki göz bir burun var. Doğa ve bitkilerde ise binlerce ve milyonlarca detay var. Kendimi bu derinliğe atıyorum ve bununla yaşıyorum." ifadelerini kullandı.

'Bir Fotoğraf Bir Ayet' yarışması sonuçlandı

Anadolu Öğrenci Birliği'nce düzenlenen ve Anadolu Ajansı'nın jüri desteği verdiği "3. Bir Fotoğraf Bir Ayet" yarışmasında dereceye girenler ödüllendirildi.

Ödül töreninde konuşan Anadolu Öğrenci Birliği İstanbul Ortaöğretim Başkanı Sıddık Karaduman, Türkiye'nin farklı ilçelerinden gelen misafirlere ve birliğin kız-erkek istişare kuruluna teşekkür ederek, her sene geleneksel olarak gerçekleştirilen "3. Bir Fotoğraf Bir Ayet" yarışmasında dereceye giren fotoğraf severleri tebrik etti.

Yarışmaya 128 kişi katıldı

Yarışmaya İstanbul, Hatay, Malatya, Gaziantep, Karaman, Van, Şanlıurfa, Çorum, Kocaeli, Adıyaman, Batman, Sivas, Kahramanmaraş, Bingöl, Mersin, Antalya, Osmaniye ve Ankara'dan toplam 128 yarışmacı katıldı.

İstanbul özelinde ve Türkiye genelinde olmak üzere iki ayrı kategoride değerlendirilen yarışmacılardan, Türkiye genelinde birinciye umre ziyareti, ikinciye profesyonel fotoğraf makinesi, üçüncüye ise dizüstü bilgisayar hediye edildi. İl özelinde de birinciye tam altın, ikinciye yarım altın, üçüncüye ise çeyrek altın ödülü verildi.

Türkiye genelinde katılan yarışmacılardan birinci Seyran Kartal, ikinci Halil Can Bebek ve üçüncü Betül Çolak olurken il bazında İstanbul'dan birinci Rabia Sultan Uygun, ikinci Büşra Ceren Tamar ve üçüncü ise Azize Karadayı dereceye girdi.

Zeytin Dalı Harekatı'ndan 'mobil oyun'

Konya'da, Necmettin Erbakan Üniversitesi (NEÜ) Mühendislik Fakültesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisi Zekeriya Akgül ve Ahmet Küçük,  Zeytin Dalı Harekatı'nın "Afrin SİHA" isimli mobil oyununu yaptı.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından hudutlar ile bölgede güvenlik ve istikrarı sağlamak, Afrin bölgesinde PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ mensuplarını etkisiz hale getirmek, dost-kardeş bölge halkını terör örgütü üyelerinin baskı ve zulmünden kurtarmak için Zeytin Dalı Harekatı'nı başlattığı günlerde yapımına başlanan oyun, gerçek harita üzerinden oynanıyor.

Bülbül, Şeran, Mabatlı, Cinderes ve Afrin merkez olmak üzere 5 bölümden oluşan oyunda, silahlı insansız hava aracı (SİHA) ile Afrin'deki köylerin teröristlere karşı Mehmetçik tarafından korunması, terör örgütü PYD/PKK'ya ait hedeflerin ve konvoyların vurulması gibi görevler yerine getiriliyor.

"Afrin SİHA" oyunu, IOS ve Android işletim sistemine sahip tüm mobil cihazlara ücretsiz indirilebiliyor.

Arayüzlerinde Zeytin Dalı Harekatı kapsamında terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın posterinin de vurulması gibi TSK'nın SİHA ile imha ettiği hedeflerden gerçek görüntülerin olduğu oyun, tüm bölümlerin başarıyla tamamlanmasıyla Mehmetçik'in Afrin'de bayrak diktiği gerçek görüntülerle sona eriyor.

Öğrencilerden Zekeriya Akgül, yaptığı açıklamada, Zeytin Dalı Harekatı'nın başlamasıyla oyunu yapmaya başladıklarını söyledi.

Oyunda, Türkiye'nin geliştirdiği yerli ve milli SİHA'nın kontrol edildiğini aktaran Akgül, şöyle konuştu:"Yaptığımız 'Afrin SİHA' ismini verdiğimiz oyunda belirlenen 5 görevi yerli ve milli olan SİHA ile yerine getiriyorsunuz. Bu görevler bir terörist sığınağını bombalamak, terör konvoyunu imha etmek ve sivilleri korumak gibi görevlerden oluşuyor. Oyunda gerçek harita ile belirlediğimiz bölgeleri alarak ilerleme kaydediyorsunuz. Ele geçirilen her alan da yeşile boyanıyor. Her bölümün tamamlanmasıyla da arayüzde Afrin'deki operasyondan görüntüler yer alıyor. Oyunu okuldaki bölüm arkadaşım Ahmet Küçük ile yaptık. Lise öğrencisi kardeşim Eren ve bölümümüzde görev yapan Öğretim Görevlisi Mücahit Büyükyılmaz da bize oyunun belli kısımlarında destek verdi."

"Münbiç haritasını da ekleyeceğiz"

 Öğrencilerin Proje Danışmanı Dr. Öğr. Üyesi Ali Osman Çıbıkdiken de öğrencilerin Zeytin Dalı Harekatı bitmeden oyunu tamamlamak için çok çalıştıklarını anlattı. Sözlerinin sonunda Çelikdiken “İnşallah TSK'nin başarılı operasyonlarıyla oyunumuzun sonraki bölümlerini açarak Münbiç haritasını da ekleyeceğiz." Dedi.

TRT Çocuk Şenliği

"TRT Uluslararası 23 Nisan Çocuk Şenliği" kapsamında Bursa'ya gelen 40 ülkeden 800 çocuk, yöresel kıyafetleriyle ve ellerinde ülkelerine ait bayraklarla şenlik yürüyüşüne katıldı.

Tophane Saltanat Kapısı'nda mehter takımının marşları eşliğinde başlayan yürüyüş, Atatürk Heykeli önüne kadar devam etti.

Bando ekiplerinin marşlarla eşlik ettiği yürüyüşte, Arnavutluk, Çin ve Gürcistan'dan gelen halk oyunları ekiplerinin yöresel kıyafetleriyle gerçekleştirdiği dansı renkli görüntüler oluşturdu.

TRT Çocuk kanalında yayınlanan çizgi film karakterlerinden animasyon ekibinin de bulunduğu yürüyüşü kendilerine ayrılan bölümde izleyen vatandaşlar, Türk bayraklarıyla bu coşkuya ortak oldu.

Ziynet Sali'den genç kızlara destek

İçişleri Bakanlığınca görevlendirme yapılan Mardin Büyükşehir Belediyesi tarafından "Genç Kızlar Buluşuyor" şenliği düzenlendi.  Ziynet Sali sevilen şarkılarını seslendirdiği konserde Mardin Belediye Başkanvekili Vali Mustafa Yaman'ın kendisine hediye ettiği güvercinleri uçurdu. Yoğun ilginin olduğu konserde minikleri sahneye davet eden Ziynet Sali onlarla şarkılarını seslendirdi.

İlk kez Mardin'e geldiğini söyleyen Ziynet  Sali ' Muhteşem bir şehir.Bambaşka bir konser oldu.Gösterilen ilgiden çok mutluyum. Genç Kızlar Projesi çok değerliydi. Onlarla olmak istedim. Her zaman yanlarında olacağım. Gönül elçisi olarak Mardinliyim. 'dedi. Sahnede güvercin uçuran Ziynet Sali '  Güvercinleri çok severim. Barış güvercinlerini uçurmak çok güzeldi. Burası medeniyetler şehri her dilden şarkı söyledik. Mardin huzurlu bir şehir burada etkinlikler devam edecek bende tekrar konser vermek isterim 'dedi.