LİBYA SURİYE’LEŞTİRİLMEK Mİ İSTENİYOR?

Akdeniz'in Doğusunda petrol ve doğalgaz rezervlerinin bulunması, Ortadoğu eksenli kuzey Afrika ve Akdenizide içine alan Yeni bir projenin startını verdi.

Start, Arap baharıyla başladı. Doğu Akdeniz'de keşfedilen 10-15 trilyon metreküp doğalgaz rezervinin dışında, 10 trilyon metreküpün üzerinde keşfedilmeyi bekleyen doğalgaz rezervi, Libya-Suriye-Lübnan-İsrail ve Kıbrıs Adası arasında kalan bölgede 1.7 milyar varil petrol ile 3.5 trilyon metreküp doğalgaz rezervi bulunuyor.

Bunun dışında, Girit Adası civarında 3.5 trilyon metreküp doğalgaz ile Nil Delta Havzasında 1.8 milyar varil petrol ile 6.3 trilyon metreküp doğalgaz ve 6 milyar varil sıvı doğalgaz yatağının bulunduğu değerlendirmesi yapılıyor.

Bölge, ayrıca geleceğin enerji Hammaddesi olacağı değerlendirilen, gaz hidrat yatakları açısından da zengin.

Hesap ve proje o kadar büyük ve iştah açıcıki projenin maliyeti bile konuşulmaya başlandı. E tabiki Amerika'nın, Fransa'nın, İsrail'in tavırlarının yanı sıra maliyet de az önemli ve belirleyici değil.

Böyle bir yatırımı, maliyeti ne olursa olsun deniz altından bir hatla, doğrudan Yunanistan üzerinden taşımayı düşünseler de, Akdeniz in altındaki tabanın engebeli oluşu ve jeolojik özelliklerinden dolayı bu pek mümkün gözükmedi.

Denizin altından götürmenin ne ekonomik, ne siyasi açıdan bir geçerliliği vardı. Tüm denklemlerde Türkiye'nin bir şekilde devrede olması söz konusu idi artık. Fakat bu söz konusu olma hali, alışılagelmiş ‘' etkisiz eleman olma hali'' şeklinde, olmalı idi.

Dahası, bölgeye kıyısı bulunan ülkelerin  kontrollü bir şekilde istikrarsızlaşması gerekiyordu. Zira,Bu istkrarsızlaştırma ABD-İsrail ve Rusya açısından önemli fırsatlar yaratacaktı.

Rusya nın, Tarihten gelen sıcak denizlere inme politikası, Küresel denklemde  onu, Suriye'de olduğu gibi Libya'dada etkili eleman yapacaktı, hani ya; Küresel güçlerin,deyimler sözlüğündeki ‘'Al takke ver küllah'' misali.

Küresel denklemde, Rusya'nın matematiğine bırakılan Libya'da,  her zaman muhaliflerin silahlandırılması, çatışmaların yoğunlaşması sağlanacak, Fakat çözümede  izin verilmeyecekti.

Bu, aslında Küresel güçlerin öteden beri izlediği bir siyasettir. Çünkü Bölgesel istikrarsızlıktan genellikle bölge de büyük güçler yararlanırlar. Zira, istikrarlı bir Libya da ABD veya Rusya nın askeri varlığı bulunamazdı.

Bir ülke ya da bölgeye, dolaylı ya da doğrudan angaje olabilmek için istikrarsızlık yaşanması, işleri çok dahada kolaylaştırır.

Hatta  gerekirse o istikrarsızlığın zemini hazırlanabilir.

Örneğin, Afganistan'da 2001'den bu yana istikrar olmamasının nedenlerinden biride, ABD'nin bu istikrarsızlık sayesinde orada askeri olarak varlığının bulunması olmadı mı?

Görünen; ABD ile Rusya, Libya  konusunda üstü örtülü bir uzlaşıyla hareket ediyorlar. Rusya  Libya'daki çatışmalara doğrudan dahil olmasa da, bu durum Libya'daki meşru hükümetin gitmesinden ziyade Hafter faktörü ile Libya'nın istikrarsızlaşması faktörünün gündemde kalmasıdır.

Türkiye- Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) arasında, ”Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması” anlaşması ile Türkiye nin etkisiz eleman olma ihtimali rafa kalkmış,Küresel Devletlerin  tüm planlarını alt üst etmek için yeterli bir sebep zaten oluşmuştu.

Zira artık Türkiye Libya ve Akdeniz yetki alanını içerisine giren bölgeyi  bir iç mesele olarak görecekti.

Dolayısı ile Küresel  matematiğin yeni denkleminde, Türkiye'yi, bundan sonraki süreçte Libya da  marjinalize etmek vardı.

Bu denklem gereği  Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır, darbeci Hafter'e verdikleri destekten asla  geri adım atmıyacak.

Moskova ve Abu Dabi şimdiye kadar yaptıkları gibi, bundan sonrada Hafter güçleri için çok ciddi sevkiyatlar yapacak, Abu Dabi bu işin mali kısmını daha bir ciddi anlamda revize edecektir.

Birleşik Arap Emirlikleri Türkiye'ye karşı, nerede ne imkan varsa bunları kullanmaktan yine asla vaz geçmiyecektir.

Rusya'nın,  Hmeymim den kaldırdığı 8 savaş uçağını Libya'da Hafter güçlerinin kontrolündeki Tobruk ve El Cufra'da bulunan hava üslerine indirip Suriye'den Libya'ya bir hava koridoru oluşturması Bu yeni denklemin fomülize edilmesidir aslında.

Rus savaş uçakları, Libya'da Hafter lehine fonksinonel  olursa, Libya'nın Suriye'ye dönmesininde yolu açılmış olacaktır.

2015'te İran adına Putin ile görüşen Süleymani'nin,  Suriye'ye müdahale konusunda, Putin'i  ikna ederek, Rusya'nın Suriye'deki denkleme  müdahil olmasının sağlanması, Şam rejimi lehine  gidişatı değiştirmişti, Bu durum Bölge siyasetinde  önemli bir anektot olarak tarih sayfalarına geçmişti.

Dolayısı ile yeni denklemde, Türkiye nin karşısına çıkan sorun, Rusların yeni bir meydan okuma türüyle Libya'da boy göstermesi olacaktır.

Osmanlıdan beridir, Rusya'nın Türkiye  ile hiçbir dönem de aynı zeminde buluşamaması, Rusya'nın siyasi genetiğinden gelen emperyal kodlarla açıklanabilir.

Rusya'nın tarihten gelen bu emperyal alışkanlıklarından dolayı, Libya halkınının meşru hükümeti  ve Türkiye'nin Libya'daki hukuki varlığına rağmen; Türkiye ve Libya ile ortak bir zeminde buluşamamasının, önümüzdeki günlerde Libya ve Akdeniz'de gök gürültülü, sağanak yağışlı bir havanın işaretini vermemesini umuyoruz.

Vesselam.