10 Mart 2017

Lolan pratiği

Sırtını PYD' ye dayamış Figen 8 Mart nedeniyle cezaevinden kadınlara seslenmiş. Meğer ‘kocaya,  patrona, devlete hayır' dedikçe özgür olmuşlar. Besime Konca da geri kalmamış; Kadına yönelik topyekûn saldırılara karşı özgürlüğün, cesaretin, özgür yaşamı inşa etmenin iradesi olmaktan, Rosa'lardan, Sakine'lerden filan bahsetmiş ama Saime'lerden, Ayten'lerden, Bircan'lardan hiç bahsetmemiş.  Biraz biz bahsedelim o zaman…

                                       

Bunlar PKK'ya büyük bir inançla katılmış kadınlar. Ama Apo'nun, Cemil Bayık'ın, Duran Kalkan'ın,  Ali Haydar'ın, Fehman'ın,  Mustafa Karasu'nun,  Aydar'ın ve türevlerinin üzerindeki cinsel baskıyı azaltmak, böylece devrime daha iyi hizmet etmelerini sağlamak gibi ulvi görev teklifleriyle taltif edildikleri halde hayır deme bedbahtlığını göstermişler. Yani hayırlarının ayarları bozulmuş… Talihsizlik! 

 Üstelik bu genç kadınların itirazları bir tek kendileriyle ilgili değildi. Dağdaki tüm kadın “gerillalar” için asli vazife, bu tür beklentilerin gereğini yerine getirmek olmuştu. Karşı çıktılar.  Onlara göre böyle olmamalıydı. Öyleyse beter olmalıydılar…

 Devrimin Lolan pratiğiyle 1980'lerde tanıştılar. Belki bu pratikle tanışan ilk kadınlardı ama son kadınlar olmadılar. Cinsel köleliğe ve tecavüze karşı çıkan, önderliği eleştiren ya da gerçekten birbirlerine âşık olan erkekler ve kadınlar kâh sübjektif ajan, kâh objektif ajan olmakla itham edildiler. Lolan Kampı'na getirilenlerin gözlerine, kulaklarına, cinsel organlarına, çıplak bedenlerine erimiş naylonlar damlatıldı.  Göğüsleri kesildi, fosseptik çukurlarında haftalarca aç susuz bekletildiler. Kurbanın bir kulağından sokulan tüfek harbisini öbür taraftan çıkarmaya çalışarak infaz ederlerdi. Fiilden mülhem, bir de vajinalarına kalaşnikof namlusu sokulup içine jarjör boşaltılanlardan bahsedilirdi.  Lolan'daki bu işkencelere Ali Haydar Kaytan bizzat refakat etmeyi severdi, Cemil Bayık ve Duran Kalkan da…  Bu ağlarına düşmüş zavallıların çığlıkları dağlara, vadilere sığmazdı. İhtilalden sonra Diyarbakır askeri cezaevinde yıllarca yatmış PKK'lılar, “T.C. zindanlarında bile böyle vahşi işkence metotları duymadık, görmedik ” diyorlardı, diri/ölü bedenlerin cayır cayır yakılışını seyrederken…

 Âşık olmak niye yasakmış peki diyen olabilir. Çünkü sahiplenme gerekir ki buna tahammül edilemez; ormandaki tüm geyikler kralındır. Tüm kadınların kullanım hakkı öncelikle önderliğin ve merkez komite üyelerinindi. Güzellik ve gençlik hiyerarşiye göre paylaşılırdı. Bu paylaşımı ihlal edecek şekilde bir dişiye ilgi gösteren erkek babunun postunu, klan reisi ve üst kast üyeleri devrimci bir ruhla yüzüyordu.

 CIA-Hollywood-MOSSAD ortak yapımı IŞİD için, zincire vurulmuş üç beş çarşaflı kadın fotoğrafı ve yezidi hikâyesiyle yapılan bir imaj çalışması değil bu!  Şu ana kadar sirkülâsyonla on binlerce kadını cinsel köle haline getirmiş, öldürdüğü on binlerce masumdan başka, en iğrenç işkencelerle binlerce kadın ve erkeği iç infazla katletmiş şeytani bir terör örgütünden bahsediyoruz. Kadınları ya Saime Aşkın gibi kurban ediyorlar Bâbilun Tanrılarına, ya Nayloncu Azime gibi işkenceci bir sunak cellâdı yapıyorlar ya da tapınanlar için tapınak fahişesi.

 Figen ve Besime işitmemiş mi bunları? Bağlamacı Selo, birlikte iyi sallayan ve çak çak yapan CHP'liler, Bayıkların, Kalkanların, Karayılanların yanında gülücükler içinde esas duruşta poz veren Sırrı Süreyyalar sizce bunları bilmiyor olabilir mi? İşkenceci, katil, tecavüzcü nasyonal marksist bir terör örgütünün siyasi uzantısı olarak vekillik yapmayı hazmeden başörtülü Hüda Kaya habersiz olabilir mi tüm bunlardan?

Hâlbuki nasıl da insan nasıl da hassastı onlar değil mi? Berkin kafasına isabet eden gaz kapsülü sebebiyle ölmüştü. Bizim çocukların Sırrı Ağabey'ini hatırlıyorum, Fatih Altaylı'nın programında ne döktürüyordu;  “Seçim programı dediniz, ben hayâ ederim belediye konuşmaktan böyle bir günde. İki gün partimiz yas ilan etti ve seçime dönük bütün çalışmalarımızı askıya aldık. Siyaset konuşalım. Bu gaddarlığı bu vandallığı hâlâ olan bitenden hiçbir şey anlamamış olma hâlini ve bunun hesabının nasıl sorulacağını... Bütün belediyeler onların ya da bizim olsa ne fayda...”  

Yoksullara et dağıtan Yasin ve diğer 51 masum sokaklarda parçalandığında, balkonlardan atılıp üstlerinden arabalarla geçildiğinde, naaşları molotof kokteylleriyle yakıldığında vahşetin faili olan içinde bulundukları sırtlan klanlarına yöneltecekleri hiç bir soruları yoktu. Bu arada Berkin'in katili bir tek kapsülü atan polis olamazdı, tüm sıralı amirler olmalıydı. Ve sonra konuşmaktan hayâ edecekleri bir gün daha olmadı…

 Şimdi kandilli, himmetli, altı oklu, üstü frengi, içi desti desti çıfıt, mesihiyanik devrimci ve pek saadetli hayır ittifakınızın tadını çıkarın.

 Önemli bir ihtar;

6-7 Ekim hadiselerinde cani güruhları ilk olarak PKK sokaklarda alan tutmaya ve “IŞİD'ci unsurları” cezalandırmaya çağırmıştı. Selahattin Demirtaş'ın yaptığı bir emir tekrarıydı.