23 Mart 2017

Londra saldırısını nasıl okumalı?

İngiltere 20 Şubat 2016'da Brexit için referandum kararı almış ve 24 Haziran'da halk oylamasının yapılacağını duyurmuştu. Hayır çıkması beklenen referandum yüzde 51,9'la evet çıktı. Bu karar AB'yi tedirgin etti. O gün bugündür de kendine gelebilmiş değil.

Takvimler 22 Mart 2016'yı gösterdiğinde ise Avrupa Birliği ve NATO'nun merkezi olan Brüksel'de bir saldırı meydana gelmişti. O saldırı sırasında Ülke TV'de canlı yayında idik.

Belçika'nın Zaventem tayyare meydanında 14, yer altı treninde ise 20 olmak üzere 34 kişi ölmüştü.

20 Mart 2017 günü ise yani saldırıdan iki gün önce İngiltere, AB'den çıkmak için tarih vermiş ve Mart 2019'da AB ile yollarını tümüyle ayırmış olacağını ilan etmişti.

Bu açıklamadan 2 gün sonra Londra'ya saldırdılar. Hem de Londra'nın Brüksel'i uyardığı tarihin sene-i devriyesinde.

Tesadüfe bakın ki, aynı gün aynı saatlerde AB'nin patronu Almanya ile AB'den ayrılarak Avrupa'yı krize sokan İngiltere arasında “dostluk” maçı yapılıyor.

Maç iki şekilde Almanya tarafından kazanılıyor. Şimdilik tabii…

Yani, Almanya hem stadyumdaki müsabakadan 1-0 üstün ayrılıyor, hem de sokakta müsabakada 5 ölü onlarca yaralı bırakıyor. Bu da şimdilik…

İNGİLTERE'NİN BAŞI BARONLARLA DERTTE

Bir zamanların güneş batmayan imparatorluğu ama şimdilerde güneşe hasret ülkesi İngiltere'nin başı 1700'lerden bu yana Alman kökenli Siyonist baronlarla dertte. Alman Yahudi'si baronlar İngiltere'yi adeta iktisaden ve siyaseten işgal etmiş durumda.

Ahir ömrünü yaşayan Kraliçe, giderayak kahraman olarak anılmak için bağımsızlık savaşı başlattı. Alman ve Yahudi esaretinden kurtulmak istiyor.

Bu nedenle azgın tefeci Rothschild'le araları hayli açık. Bundan kurtulmak için Kraliçe, Başbakan Theresa May'i Trump'a gönderdi ve destek istedi. Çünkü Trump da bu Siyonist baronlardan kurtulmak istiyor. İngiltere'nin Türkiye'ye sarılması da boşuna ve sıradan bir tercih değil. Kurtuluşun Türkiye'nin kucağında olduğunu gördüğü için erken hamle yapmanın peşindeler.

May'in ardından Trump'ın yanına Merkel de gitti. May'i son derece iyi muamele ile karşılayan Trump, Merkel'i medya önünde rezil etti. Bu, ABD'nin Avrupa ile ilişkisi ve özellikle de Almanya üzerinden baronlarla münasebetinin habercisiydi.

Bunu destekleyen pek çok emare de var elde. Özellikle Trump'ın NATO'ya yönelik sert çıkışları ve Avrupa'yı maddi anlamada sıkıntıya sokacak para talebi ve kesilmeye devam eden para cezaları… Liste uzatılabilir.

İNGİLTERE'YE UYARI

Kimi geri zekâlılar Londra saldırısını Erdoğan ve Türkiye ile ilişkilendirse de bu işi sulandırma ve maskeleme çabasından da öte, bir maskaralık…

Mesele gayet açık. İngiltere referanduma gitmemesi ve Brexit kararından vazgeçmesi için uyarıldı. Hatta tehdit edildi. Londra yönetimi ise ‘üstüme gelmeyin' diye Brüksel üzerinden bir yıl önce Avrupa'yı ve baronları uyarmıştı.

Brüksel sadece AB'nin ve NATO merkezi değil, aynı zamanda küreselcilerin de merkezi. Londra'nın yaptığı ‘işime karışmayın beyninizi dağıtırım' mesajı idi.

Ardından ‘Londra düştü' adlı filmi yayınlayan küreselciler boş duracak değildi.

İngiltere Başbakanı'nı HOLYWOOD sahnesinde zamansız “öldüren”lerin, Londra parlamentosu önünde bomba patlatıp mesaj vermesi normal bir hadise.

İşgal sadece filmle olacak değil. Eğer Londra'nın düşmesi kararlaştırılmışsa -ki öyle gözüküyor- batı yahut haçlıların iç savaşı yakındır.

Kraliçe'nin eli armut topluyor değil. Koskoca MI5-MI6 ve diğerleri boş durmayacağına göre, şimdiden Brüksel'e, Berlin'e, Paris', Roma'ya, Kopenhag'a ‘geçmiş olsun, daha bu ne ki' diyebiliriz.

Yarın elbet bizim, elbet bizimdir!
Gün doğmuş, gün batmış ebed bizimdir! 

Küçük bir not: Hayırcılar hep kaybediyor.