VF kat sol
VF kat sağ


​M. Kemal'in 19 Mayıs yolculuğunun gerçek yüzü-2

ŞAKİR PAŞA, M. KEMAL’E “ÇOCUĞUM BENİ UTANDIRMA, SENİ DAMAT FERİT PAŞA’YA GÖTÜRECEĞİM”

 

19 Mayıs 1919’da kendi başına aldığı kararla tek kişilik bir M. Kemal efsanesi oluşturanlar kaynak gösterdiğimiz kitabın 55. sayfasını ayık ve dinç bir kafayla okumalıdırlar: “Şakir Paşa, (…) Mustafa Kemal Paşa’yı Sadrazam Damad Ferid Paşa’ya takdim etmiştir. Harbiye Nazırı Şakir Paşa M. Kemal Paşa’ya ‘Çocuğum, beni utandırma. Beni mesuliyet altında bırakma. Şimdi seni Damad Ferid Paşa’ya götüreceğim. Kendini iyi tut. İyi konuş. Ona söz verdim’ tembihinde bulunmuştur. Sadrazamla görüşme olumlu geçmiş, Sadrazam’ın yanından ayırıldıktan sonra, Şakir Paşa Mustafa Kemal’in elini tutarak, dikkatine teşekkür etmiş, ‘Tarih bunu yazacaktır. Fakat senin de benim yaptıklarımı unutmamaklığını istiyorum’ demiş. Mustafa Kemal, ‘bu namuslu adamın elini öpmüş’ ve ‘ Yaptıklarınız büyüktür. Bunu bir gün gözlerinizle görmenizi temenni ederim’ cevabını vermiştir. Şakir Paşa’nın oğlundan nakledildiğine göre, Harbiye Nazırı, M. Kemal Paşa’ya şu şifahi tâlimatı vermiş: ‘Paşa evladım biz ecnebîlere ne kadar mümaşaat etsek(uysal davransak) onlar o kadar bizim ensemizde boza pişirmek isterler, gidiniz Anadolu’da bâkiyetüssüyufu(savaştan arta kalanlar) bir araya toplayınız ve elde kalan silahları kat’iyen bir tarafa vermeyiniz. Biz merkezden hilafına (tersine) emirler de versek hiçbir surette dinlemeyin. Sulhün akdine kadar silahlı kuvvetin başında bulununuz. Bu işi yapabilecek ancak sensin. Ben senin gözlerinden çok mânalar çıkartıyorum. Haydi evladım, Allah yardımcınız olsun ve cümlenizi selâmete çıkarsın.’(Avni Paşa Anlatıyor, sf.105) ” 

 

DAMAT FERİT PAŞA’NIN M. KEMAL’E GÜVENDİĞİNİ İFADE ETMESİ

 

Kemalist resmî tarihe inananlar, hain Damat Ferit Paşa’nın M. Kemal’le ilgili görüşlerinin buharlaştığını mı sanıyorlar? D. Mehmet Doğan’ın adı geçen kitabının 45. sayfasındaki “1919/ 28 Nisan Damat Ferit Paşa’nın İngiliz Sefareti baştercümanı Ryan’a M. Kemal Paşa’ya güvendiğini ve sadâkatından emin olduğu” ifade başlıklı yazı bu görüşmenin buharlaşmadığını, bilakis gerçek olduğunu ortaya koyuyor: “1919 / 30 Nisan (…)  Bir başka görüş ise, İttihatçı önderler Cihan Harbi’nin kötü gidişi karşısında önceki yıllarda Anadolu’da bir direniş savaşı plânlamışlardır. Bunun için Anadolu’da belli merkezlerde silah depolanmış, Kafkasya’ya askerî birlikler kaydırılmış. 1918’den itibaren de bütün yerleşim merkezlerinde gizli direniş nüveleri oluşturulmuştur. Anadolu’daki İttihatçı direniş teşkilâtlanmasını harekete geçirecek lider konusunda Talat Paşa’dan sonra sadrazam olan Müşir (Mareşal) A. İzzet Paşa üzerinde durulmuş, fakat A. İzzet Paşa’nın şartları Karakol Cemiyeti yöneticileri tarafından ağır bulunmuştur. Bunun üzerine M. Kemal Paşa’nın Anadolu’ya gönderilmesine ağırlık verilmiş. Karakol yöneticileri M. Kemal Paşa ile çeşitli defalar gizli olarak görüşmüşler ve kabul etmesi üzerine Harbiye Nezareti ve Kabine’de işleri yürüterek Padişah iradesinin çıkmasını sağlamışlardır.”

 

M. KEMAL’İN DAMAT FERİT’LE SAMSUN HAREKÂTINI KONUŞMASI

 

Şüphesiz ki Damat Ferit Paşa bir haindir ve sevmeyiz. Fakat 19 Mayıs ve M. Kemal efsanesini oluşturanlar, M. Kemal’in Damat Ferit’le Samsun harekâtının ayrıntılarını konuştuğunu gizlemeleri ideolojik bir tavırdır. Adı geçen kitabın 52. sayfasındaki bilgiler, M. Kemal’in İstanbul Hükümetini ve işgal kuvvetlerini atlatarak gizlice Samsuna hareket ettiğinin gerçek olmadığını gösteriyor:

 

“(…) 1919 Martında bir gece ordunun önde gelenleri Erenköy’de bir köşkte toplanmışlar, müzakereler sonucunda Anadolu’ya geçecek liderin Nuri Paşa olmasını kararlaştırmışlar. (Bardakçı bu Nuri Paşa’nın kim olduğunu bilmediğini söylüyor. Kafkas Orduları kumandanı, Enver Paşa’nın üvey kardeşi Nuri Kılligil olabilir.) Tam köşkten çıkılırken toplantıya zamanında yetişemeyen Refet Bey gelir. O Nuri Paşa’ya itiraz eder ve Mustafa Kemal Paşa’yı teklif eder. Diğer zevatın da kabulü üzerine karar Ferit Paşa’ya bildirilir. Sadrazam konuyu Padişah’a ‘askerler Kemal Paşa’yı istiyor’ şeklinde sunar. İddiaya göre, sadece Şakir Paşa itiraz etmiş, Cumhuriyet tarafdarı olduğu kaydını düşmüştür. Padişah, ‘madem ki en iyi asker, cumhuriyet gibi şahsi fikirlerle bu işin alâkası yoktur’ der. Padişah eski paşaların onu kıskandığını düşünmektedir. M. Kemal Paşa’nın o sıralar emeli Harbiye Nazırı olmaktır. (…) Samsun yoluna çıkılmadan M. Kemal, Nişantaşı’ndaki Hariciye konağının geceleri sürekli ziyaretçilerindendir. Orada Damat Ferit’le buluşulup ayrıntılar konuşulur. (Şahbaba, 125-127)”

 

“İNGİLİZ BAŞKOMİSERLİĞİ: M. KEMAL GİTSİN VE NE LÂZIMSA YAPSIN”

 

Adı geçen kitabın 53. sayfasından M. Kemal’in Samsun’a kendi başına çıkmadığını, ağır şartlar gereğince yerli ve ecnebî işgal güçlerinin kontrolü dâhilinde çıktığını öğreniyoruz: “M. Kemal Paşa’yı İngilizlerin Anadolu’ya gönderdiği iddiası da vardır. (Bkz. Ömer Kürkçüoğlu. Türk- İngiliz İlişkileri, sf.60) M. Kemal Paşa ve maiyetindekilerin İngilizlerden habersiz, onları atlatarak Samsun’a gittikleri iddiası esastan yoksundur. (Vizeyi veren İngiliz subayı Bennett’le konuşma Nezih Uzel’in ‘Atatürk’e nasıl vize verdim’ isimli kitabında yer alıyor. Bennett 34 kişilik bir heyet için vize istenildiğini görünce, İngiliz başkomiserliğini haberdar ediyor. Cevap: ‘Mustafa Kemal gitsin ve ne lâzımsa yapsın. (…) Kâzım Karabekir, M. Kemal Paşa’nın Anadolu’ya geçmesi ile ilgili olarak şu yorumu yapmaktadır. ‘ M. Kemal Paşa’yı Millî hareketi bastırmak ve Mütareke hükümleri mucibince silahlarımızı teslim ettirmek gibi bir vazife ile İstanbul Hükümeti şarka göndermiş. İngilizler de kurtuluşun Bolşeviklik ilânıyla mümkün olmadığını kendisine söylemişler; halbuki onun Havza’da Amerikalı Solier ile yaptığı mülakat gazetelerde görülünce, İngilizlerin umacılaştırdığı Bolşevikler yerine Amerikalılara dönülmesi karşısında, M. Kemal’i İstanbul’a aldırmak için hükümeti tazyik etmişlerdir. (Paşaların Kavgası, sf.47)”

 

M. KEMAL’E PADİŞAH VEKİLİ GİBİ YETKİ VERİLMESİ

 

19 Mayıs 1919’un gerçek yüzünü gösteren kitabın 6. sayfasındaki bilgiler inkâr edilmesi mümkün olmayan güneş ve ay kadar bir gerçek: “Padişah’ın M. Kemal Paşa’ya bir nevi padişah vekili gibi hareket etmesini temin edecek bir ferman-ı hümayunla yüklüce para verdiği öne sürülmektedir.  (…) Bütün bunlardan sonra M. K. Kemal Paşa Nutuk’da, ‘Saltanat ve hilafet mevkiini işgal eden Vahideddin, mütereddi (soysuzlaşma), şahsını ve yalnız tahtını temin edebileceğini tahayyül ettiği deni (alçakça) tedbirler araştırmakta’ der. Babası, Almanya seyahatinde onu tanımış ve Anadolu’da başarılı olacağına inandığı için görevlendirmiş. ‘Aralarında mutabık kaldıkları hususlar vardı: …Yegâne gaye vatanın selâmeti ve kurtarılması ve istiklâli olacaktı. Babam sonradan M. Kemal Paşa’nın sözünü tutmadığından, kendisini ve imparatorluğu hain insanlar gibi göstermesinden çok ama çok müteessir olmuş ve bunu asla hazmedememiştir.’ Vahideddin, ‘Biz herşey olabiliriz. Câhil, tecrübesiz, hatalı bir siyasete kapılmış olabilir ve zararlar da verebiliriz. Amma Osmanoğlu olarak nasıl vatan haini olabiliriz? Bizi en iyi tanıyan Mustafa Kemal Paşa’ bun nasıl söyler” demiş. (Şahbaba, 516)”

 

M. KEMAL, KUR’ÂN-I KERÎM ÜZERİNE YEMİN EDİYOR

 

19 Mayıs 1919 hareketinin tek kişilik hareket olmadığını aşağıdaki satırlar itirazsız bir şekilde ispat ediyor: “1919/16 Mayıs Mustafa Kemal Paşa’nın Cuma selâmlığından sonra Padişah’la son görüşmesi. Cuma namazından sonra, ‘Mahfel-i hümayun’da Bahriye Nazırı ve Padişah’ın başyaveri Ahmed Avni Paşa, bir yemin merasiminden söz ediyor. Padişah askerî üniformasını giymiş şekilde ayaktadır. Önlerinde masada bir Kur’ân-ı Kerim vardır. Sadrazam (Ferit Paşa), Başyaver A. Avni Paşa Padişah’ın iki tarafında bir adım geride durmaktadır. ‘Mustafa Kemal Paşa askerî duruşuna dinî bir eda dahi vererek ilerler ve sağ elini Kur’ân-ı Kerim’in üzerine koyarak şu yemini yapar: ‘Heyet-i vükelaca (bakanlar kurulunca) tanzim olunup irade-i seniye-i hazret-i padişahiye (yüve padişahın iradesiyle) iktiran eden (Karar bağlanan) 21 maddelik talimat-ı mahsusda (özel tâlimatta (…) bilumum (bütün) memurin-i mülkiye ve askeriyesi (sivil ve askeri memurlar) üzerinde icrasına memur bulunduğum teftişat ve tahkikatı rıza-yı âli-i cenabı hilafetpenahi dairei- necat-ı bahriyesinde (yüce halifenin yüksek rızaları ve geniş kurtarıcılıklarında) medar-ı fahr ( övünç kaynağı) ve mübahat-ı memlûkhanem ( kullara yakışır) iftiharım) olan sadakat-ı kâmile (tam sadakat) ile makderet eyleyeceğime (gücümü kullanacağıma) vallahi billahi…’ (Şahbaba, 136, Avni Paşa Anlatıyor’da bozuk bir Türkçe’ye çevrilmiş şekli var.) M. Bardakçı ‘Paşa’nın Cumhuriyet muhaliflerinin yeminini tutmadı dedikleri yemin budur’ diyor.” (a.g.e., s. 63)

 

Şu halde, 19 Mayıs 1919 hareketinin Kemalist tarihçilerin oluşturduğu ideolojik ve uydurma veçhesine inanmamız için bir sebep yok.(ilbeyali@hotmail.com)