19 Aralık 2017

Maaş ile ev-lenmek mümkün mü?

Maaş, maişet, yerel söylenişiyle maiş ve benzeri kelimeler aylık diye tarif edilmeye başlanınca anlamını iyice kaybetmiştir.

Her zaman olduğu gibi kelime kökünü anlamaya çalışalım.

Yaşam, geçim, yaşamak için lazım olan şey, alınan ücret mânâlarına gelen maaş kelimesi başka bir açıdan baktığımızda su ve yiyecek kelimelerinin birleşmesinden oluşmuştur. Su ve yiyecek de yaşamak ve geçinmek için gerekli en temel şeylerdendir.

Aynı şekilde İngilizce “salary” diye karşılık bulan maaş kelimesi Latince kökenden gelir ve Roma askerlerine ödeme için verilen tuz parası demektir.

Ayrıca maaş ve ücret olarak da bir ayırım bulunmaktadır. Maaş memurlara, ücret işçilere verilir. Maaş herhangi bir ürünün maliyetine eklenmez, ücret ise bir ürünün maliyetine eklenir.

Bir de maaş çalışmanın başında, ücret ise sonunda ödenir.

Görüldüğü gibi maaş kelimesinin içinde yaşam için gerekli maliyetlerden bahsedilmektedir. Aynı şekilde ücret dediğimizde de herhangi bir ürünün maliyetine eklendiği için hep asgari şartlarda hesap edilmiştir.

Maaş kavramının kelime kökünde barınma fiilinin karşılığı olmadığını görüyorsunuz.

Barınma; kapalı bir yere sığınma, bir evde yaşama, birlikte yaşama, tutunma demektir.

Çünkü kelime anlamının oluştuğu durumda barınma için parasal bir maliyet yoktur.

Evlenme kelimesi ile ev sahibi olmak ya da karşı cinsten biriyle hukuka ve geleneğe uygun bir şekilde bir araya gelmek ve birlikte yaşamak kastedilir.

Öyle ki barınacak bir eviniz yoksa nikâh kıyamazsınız ya da bir nikâhlınız yoksa eviniz olamaz ya da bir ev açamazsınız.

Ayrıca insanlar, yaratılışın ve tarihin başlangıcından itibaren barınmak için yerel teknik ve yerel imkânlarla evlerini yapabiliyorlardı. Ta ki sanayi devrimi ile üretim tek merkezden, sermaye ile makineler kullanılarak ve insanlar işçileştirilinceye kadar.

Yani sanayi devriminden önce,

Makineler hayatımıza girip hayatımızı zorlaştırmadan önce

Ev yapmak için beton lazım olmadan önce

Evimize ya da işimize gitmek için yürümek yeterli olduğu zamanlarda

Buğdayların başaklarının, mısırların koçanlarının, üzümlerin salkımlarının gözümüzü doyurduğu yıllarda

İneklerin sütünün bol olduğu ve yettiği yıllarda

Meraların ve otların inekleri doyurmaya yettiği zamanlarda

Tavukların yumurtalarının ve etlerinin bize yettiği ve misafirlere ikram edildiği zamanlarda

Domatesin kırmızısının, biberin yeşilinin doğal olduğu yıllarda

Akşam ebesinin olduğu, çocukların uçurtmalarını uçurabildiği zamanlarda

Ev sahibi olmak için maaşlarından kesinti yapmıyorlardı

Müteahhit beklemiyorlardı kat karşılığı konut yapacak

Eve yatırım aracı muamelesi yapmıyorlardı

Ev, temel bir ihtiyaçtır, bir konfor meselesi değildir.

Maaş, geçim kadardır, sadece karın doyurmak için değildir.

Evlenmek, insan için temel bir tavırdır, öylesi böylesi, aması fakatı olmaz.

Geçim, barınmaktır, anlaşmak ve birlikte yaşamaktır.

Barınmak, sığınmaktır, evin olmasıdır, evlenmektir.

“Kişi evlendiği zaman dininin yarısını korumuş olur. Geriye kalan yarısı için de Allah'a karşı gelmekten sakınsın.'' 

Şimdi Hadis-i Şerif ortada duruyorken

%10 peşinatla aldığımız ve kalan %90 ını 10 yıllık faizli kredi ile ödediğimiz evlerimizde imanımızın kalanını nasıl korumuş olacağız?

Bu Allah'a karşı gelmek değil midir?

Haftaya devam edelim inşallah.

https://twitter.com/Mimarserkanakin