19 Kasım 2018

Mahalle ve Cemaat (5)

Düşünce sistematiğimizin değişmesiyle yaşam şekillerimiz de değişti doğal olarak.

Makinenin üretim gücünün ve betonarme apartman yapma teknolojisinin önlenemez yükselişi zamanla bizi esir aldı.

Sonunda algı, yetenek, kapasite ve mekânsal imkânlarımızın çok ötesinde bir ortamda yaşamaya başladık.

Nikâha, evliliğe, mahremiyete, helal kazanca, kanaate, mesleklere, selama, barışa, komşuluğa, huzura, mescid merkezli sürekli ibadete dayalı ve mahalle ölçekli bir arada yaşama yani cemaat halinde olma özelliğini kaybettik.

Mescid merkezli mihrab önderliğindeki hayat, modern, seküler ve laik bir forma büründü.

Din ve temel dini ibadetler ile örfe dayalı ritüeller hayatımızdan yavaş yavaş çekildi.

Evlilik ve cenaze törenleri, bayramlar ve özel dini günler, hastalıklar ve kazalar karşısındaki dayanışma, yiyeceğe dayalı kış hazırlıkları, vatan ve millet duygusu ile ulusal ölçekteki olaylara bakış ve daha bir sürü olay hiç de alışık olmadığımız şekillere büründü.

Apartmanlardaki komün hayat, büyüyen kentlerdeki yeni yerleşim modelleri ile birbirinden uzaklaşan tanıdık, akraba ve komşular, TV'nin hayatımıza girmesiyle aile içi sevgi ve muhabbetin kaybı ve daha niceleri.

Doğal, normal, örfî, dinî ve sünnetullaha uygun bir hayat şeklinin uzağında sancılı yıllar, dönemler ve insanlar.

Yürüme mesafesindeki mescidler yok artık. Bırakın dert paylaşmayı selam verecek komşu kalmamış. Artık ev inşa edilmiyor müteahhitten satın alınıyor. Fabrikalarda 3 vardiya çalışarak ancak eve ekmek götürülüyor. Sabah ve akşam iş ve ev yolunda trafikte geçirilen saatler. Tatil yılda 15 gün ya var ya yok. Gurbette geçen zor günler ve belki yılda bir köye gitme imkânı. Önce ev sonra da araba almak için çalışılan boş ve manasız uzun yıllar.

Örnekler uzar gider.

Siyasi baskı yılları geçmiş bir avuç Allah dostunun insanüstü çabalarının olduğu zamanlar.

Kuran kursları, İmam hatipler.

Gecekondu semtlerinde cami yapma gayretleri.

Kent merkezlerinde yayınevleri, kurulan vakıflar, okuma halkaları, sohbetler, seminerler, muhtelif toplantılar.

Hepsi insanları bir arada tutma ve bilinçlendirme gayretleri.

Kaybolan değerlerin peşinde koşma ve doğruyu bulma gayretleri.

Arada seçimler, propaganda çalışmaları, kurulan partiler.

Bazıları İmam hatiplerde uğraşıyor.

Bazıları Kuran kurslarında.

Bazıları şiir ve kitap yoğunluklu devam ediyor.

Yoğun bir tercüme faaliyetleri.

Camiyi ve diyaneti reddedenlerden tutun da her Ramazanda hilal peşinde koşanlar.

Ama hep bir arayış.

En temel faaliyet en az haftada bir sohbete katılmak.

Vakıf merkezine gitmek çok önemli.

Ya da tekkeye.

Tekke ve zaviyeler kapanınca uzun bir sessizlik ve muhtelif yerlerde yeni silsileler ile yeni tekke faaliyetleri.

Türkiye'nin her yerinde yüzlerce tekke, dergâh ve tabii ki başlarında birer postnişin.

Filan ildeki tekkeye gidip hidayete erenler ve kesin dönüş yapanlar.

Üniversiteye başladığında sığındığı bir yurtta ya da öğrenci evinde İslami dönüşüm geçirenler.

İlgiye veya aldığı eğitime bağlı olarak bulunduğu yapının faaliyetlerinde görev alanlar.

İcabında faaliyet için okulunu uzatanlar ya da okul bitince vakıf görevinde devam edip mesleğini yapmayanlar.

Bazı cemaatler üniversiteye ağırlık vermiş.

Bazıları işçilere.

Bazıları hanımlara.

Ama hep bir şeyler eksik.

Bir parça kopuk.

Yarım.

Bir şeyler oturmuyor.

Memlekete dönünce her şeyi bırakanlar.

Bulunduğu yapının zaafları içinde hayatı tamamıyla kaybolanlar.

Ya da bir şekilde ayakta kalanlar ve başarılı olanlar.

Bu arada ülkede hayat devam ediyor.

Memleket dönüşmeye ve değişmeye devam ediyor.

Millet tüm zorlamalara rağmen geçmişten gelen örfî tavrın gücüyle ayakta durmaya çalışıyor.

Üniversiteler, gittikleri beldelerde hem pozitif hem de negatif dönüşümün temel unsuru oluyor.

Geleneksel yaşamın yoğun olduğu yerlerde bozulmaya, Dini yaşamın hiç olmadığı yerlerde ise İslami dönüşüme öncülük ediyorlar.

Bu arada mihrab ve imamet çok zayıflıyor.

Muhtarlık sistemi başladığından beri milletin sadece cenazesinde görev yapan nikâh bile kıyamayan imamlar. Sadece namaz kıldırma görevi.

Tekke ve post ehli zaten ya yok ya da çok az.

Hayatımızın pratik gerçekliğine oturmayan bir karşılığı var.

Modern zamanların vakıf, dernek ve cemaatleri ile STK'ları ise birçok problem ve yozlaşmayla boğuşuyorlar.

Uzun yıllardan sonra, reddedilen örfün ve klasik düşüncenin yeniden keşfi ve değere binmesi gündemde.

Ama iyi niyetli ve bir o kadar da yanlış barındıran uzun yıllar geçti bu arada.

Hiçbir örnekliği olmadığı için son 80 yıllık yeni yaşam tarzının, başı kesilmiş tavuk misali etrafta şuursuzca dolaşan gayreti.

Hiçbir şey boşa değil ama düşününce acı veriyor.

Bir sürü iyilik ve kötülüğün bir arada olduğu.

Günahla sevabın.

Doğruyla yanlışın.

Oysa çözüm basit sade ve kolay iken.

Mahallede yaşam ve cemaatle namaz.

Meslekle ve kanaatle geçim.

Amaç bu dünyayı helâl dairesinde yaşamak ve Allah'ın rızasını kazanmak için.