14 Ağustos 2021

​Marks'ın söylem inşası meselesinde kapitalizmin zıtlık anlamsalı -2

Marksizm, birçok anlamı yanı sıra –tarihi materyalizmin- başlangıcı olarak gösterdiği kendi donelerini –nedir onlar? işçiler para anlamsalına hem alışmalı hem de uzak durmalı meselesi-, neden daha sonraki yazım dilinde kullanmakta mahir olamadı. Oldu da biz mi bilmiyoruz?

Marksizm eğer işçi sınıfı-emek-ücret kimliği üzerinden edindiği Alman felsefesi notlarını bu denli vazgeçilmez buluyor idiyse neden Fransızlar, 1870 öncesi savaşın hırgürüne hazırlık aşamasında Marks’ın yazdıklarına burun kıvırarak konuyu dışa vurdular? –A.Bebel okumaları-. Almanya felsefi olarak alaya alınan bir nesne idi, Fransız sosyalistlerinin Marks okumalarında; ve bu durum öyle yadsınması imkansız nedenlere dayanıyordu ki. -Prusya Almanyası-, dahası ittifaklık mecrası Fransızlara karşıydı neden kendini izahta Alman bölgesel birliği peşinde koşan reich kabiliyetini Alman bütünleşmesi adına –bölüntülenmesine- yol açacak açılımlara tevessül ediyordu. Almanya Birliği –sözüm ona- kırk bohçadan ibaretti hani. Öyleydi.

Marks onca emeğine karşı Fransızlara hiç iyicil gelmiyordu. Marks anlamsalı bu neviden onlarca parçacığına rağmen -tarihi yeniden okumak- üzerine kuramlaştırdığı ortaklığa bir o kadar güç sarf ettikten sonra kendinin saydığı kavramlara karşı aç gözlülük yapmadı, yapmasına müsaade edilmedi belki de. Ve neden Alman İdeolojisi’nin içine bütün bunları giydirmek zorunda hissetti,-gizledi de.-?

Almanlık kimliği Marks’a Yahudi olduğunu unutturur iken bunun Marks’ın kültürler üstü varlığı olarak delillendirilmesi hatta, meselemizin başlangıcı değil miydi? Aslında meselenin Yahudi bankerler sınıfının içsel/yapısal karakterine duyduğu nefret olduğunu ifade etmekte zorlanıyoruz. Ama öyle. Neden Marks dahi –Yahudi Sorunu- eserinde o derece kendini öteleyerek meseleye Almanlaşma uçundan bakar ki, şaşmamak elde değil? Mesele biraz bu değil mi zaten: Almanlaşma? Bu anlamıyla tarihi materyalizm eleştirileri bir Marks eleştirisi olmaktan ziyade -bir Engel eleştirisidir.- Geri planda değil aleni olarak Engels Marks’a rağmen Marks için konuşan adamdır.

Bu kavramın –yani, bir devlet kimliğinin oluşumunda Almanlaşma ne denli bir öz yönetim hakkı tanıdı Alman bankerlerine daha sonraki on yıllar adına- Marks’a giydirildiğini daha sonraki yılların okumalarından anlamak mümkün hale geldi. Giydirilen neydi? Yazılı tarihin bütün verilerini yeniden okumak konusuydu. Öyleydi ama bankerler bunun neresindeydi? Neden çözümselliği bu denli kapsamlı ve sorunlu metinlere insanlık kapaklandı. Güneşin doğma meselesi gibi bir şeydi Marks’ın ardından söylenenler; ilk kez antik Yunan vasiyeti bir başka zaviyeden siyaset felsefesi hatta politik ekonomi kabiliyeti olarak insanlığın önüne konulacaktı -ki öyle oldu zaten-. Aristo okumaları İslam’la birlikte kaldı ve Platon ve ötesi yeniden doğdu.-muştu.

Öyle ise, Marks çözünürlüğü konusunda insanlığın/ve bugünkü üniversitenin bu denli istekli olmasının arkasında hangi itme vardı.-r? Bunun -kapitalist ağaların- yaptırdığına dair iddiamızı burada ifade ederken dünyanın en büyük üniversitelerinin konuyla ilgili Marks araştırma enstitüleri ile meseleye dahil olma duhuliyetleri –ilginçtir- Marks’ın pratiksel ülkesi Sovyetlerin yıkılışından sonra bile devam etti; dahası meselenin daha da karmaşık hale getirilerek Orta Avrupa üniversitelerine sıçraması sağlandı. Bu yerindelik tespitine kapitalizmin Orta Avrupa merkezli varsıllığı belirgin Yahudi nüfusu onay verdi. Marks nedir? Marks bir kişilikten öte nedir? Marks anlamsalı neyi temsil etmektedir? İşte size en ciddi contre-marks anlamsalı. Şudur: Marksizm, kendi kültürlerine ihanet etmeden dile getirmeyi beceri hanesine yazdırtmayan bir tanımlamalar tarihidir, -elbette bize göre.- Bu öylesine garip bir tesanüt ki –Marks’a tarihsel ümidimiz narası atma- her ülkeden binlercesine rastlanırken bizim ülkeden on binlercesine rastlamak mümkün oldu,-dür. Sadece avarelik. Bu konuda, gerçekçi bir bakış açısını ilan etmek zorundayız ve sorun hiçbir zaman birilerinin –üstat olarak bilinenlerin dahi-içinde olmak istemediği -tarihi bir açmazlar zinciri kimliği ile- önümüzde,-dir. Türkiye’de, Marks hakkında kitap yazanların –veya makale- meseleyi –anlamsızca- anlamlandırma teşebbüslerini şimdi nasıl inkâr edelim? Marksizm kimliği, -bir Yahudi alt yapısı mıdır-? Yoksa, Prusya dipnotlu Alman felsefesinin Yahudi kabiliyeti üzerinden kıta Avrupa’sına kendini ifadesi midir? Öyle veya böyle bu mesele alt edilmesi gereken bir mesele mi; yoksa cevap yetiştirilmesi gereken bir metin tesanütü mü? Yoksa anlaşıldığı gibi antikite’nin yeniden dirilişi ve din kisvesinin insanlığın önünden ebediyen kaldırılması için en önemli –gereç- miydi,-dir? Bu konuda, gerçekçi bir söylem dile getirme pozisyonunu insanlığın kaybettiğini belirtirken bizim –kritikasyonlar da- meseleyi dikkatlice ele alacağımızı belirtmek yerinde olur. Şimdi konu şudur: -yeniden- 1-, Marks’ın anlamsalı nedir? 2-, Marksizm neden önemli bir anlatımdır? Bunların içyapısal durumları bir tarafa bizim sitayişle bahsedeceğimiz konu İslami olarak bu kavramlaşmalara bakmaktan ziyade İslam ve onun tanımsalı 11. yy’da kalmış terimlerini Marksizm’le anlatma lüzumunun gerekselliğine/ve araçsallığına söz söyleme durumumuzdur. Var mıdır bu durum? O kadar fazla ki. Gizli övgüsellik/tutarsızlık. Bir akıl tutulması olarak İslam toplumlarına/ İslam milletlerine giydirilen -meselesi İslam olmayan- kavramların ve bunu uluorta kullananların tutumu meselemiz. Nasyonel kabiliyet veya etni-site arzı,  hatta liberal kavga üzerine ölümüne konuya eğilme-. İnsan önceliği insanın liberal temayülle kullanılma hakkını modernite’ye kim – ve kimler- üzerinden verdi?

Bu konuda, söyleyeceklerimiz baki kalmak şartı ile şöyle bir ifadelendirme yapabiliriz; İslam ve Marks’ın inşası niyeti üzerinden İslami kavramların düzenlenmesi işlemi artık 20. yy da kaldı, -kalmalı-; 21. yy -bu konuda- daha acımasız eleştirel yapacak, bunu umarsızca denemeye teşne olanlara.