VF kat sol
VF kat sağ

12 Ocak 2016

Masa fantazisi ve Öcalan’a imaj çalışmaları

 Başbakan Davutoğlu'na en yakınları tarafından uygulanan presle kurulmaya çalışılan “masa”, Çözüm Süreci için “Kürt sorunu parantezine hapsetme” eylemi şeklinde değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı bir hamle aynı zamanda.

Her şey bu kadar basit olmamalı… Öcalan'dan BARIŞ GÜVERCİNİ çıkarmak da PKK'dan MÜZAKERE tarafı üretmek de bu kadar kolay olmamalı. Hele iktidarın olanaklarını semire semire yiyenler için hiç olmamalı.

Statükonun bekçiliğinden başka hiçbir marifeti olmayanların bu minvalde kalem oynatmasını yadırgamam. Örgütün geliştirdiği hegemonya alanında kalem oynatanların örgüt seviciliği ve Öcalan sevdasını satırlarına dökmesi de abes kaçmaz.

Ama bu milletin umudu haline gelmiş bir siyasi hareketle aynı safta yer alıp, o siyasi hareketin gücüne yaslanarak terörü ve örgüt elebaşını meşrulaştırma çalışmalarına hizmet edenleri yadırgarız arkadaş.

Bırakın gücünü iktidar olanaklarından alanları, Başbakan Başdanışmanı titriyle, “Masaya dönmek” başlıklı yazı kaleme alıp, “Otuz yılı aşkın süren silahlı mücadele, yıkım ve ölümden başka bir şey getirmediği için o masa kurulmuştu zaten” cümlelerini kurarak, PKK'nın 40 yıla yakın zamandır süren terör faaliyetlerini “silahlı mücadele” parantezinde meşrulaştırma çabalarına en insani tepkimizi koyma hakkımız var.

Toplumun yutkunmaktan gırtlağını yara etmedi mi o dönem?

Devletin tepesindeki isimler “baldıran zehiri” içtiklerini defalarca dile getirmedi mi?

İşte o dönemde, şehir merkezlerine ve geçiş güzergâhlarına EYP'ler gömülüp, 100 bini aşkın silah ve mühimmatı stoklanmadı mı?

Örgütün, masaya rağmen, militan sayısını yüzde 50 civarında takviye ettiği istihbarat raporlarına yansımadı mı?

Bütün bunlar ortada duru ve o masanın altında dönen onca dümenin getirdiği acılar en şiddetli bir biçimde tırmanırken örgütle yeni bir masa kurmayı teklif edenleri, devlete konum verdikleri o masanın karşı tarafında gördüğümüzde kimse kusura bakmayacak arkadaş.

Muhsin Kızılkaya'nın önerdiği “yeni masanın” karşı tarafına, Abdullah Öcalan'ı oturtmak isteyenlerin sayısı az değil…

İşte bu tayfanın Öcalan ısrarcılığı bir kenarda dururken, yine iktidara yakın diye bilinen kalemlerden Abdülkadir Selvi, Muhsin Kızılkaya'nın “yeni masa” çağrısının ertesi günü, Öcalan'ın sekreterya görevini yürüten iki mahkumun Silivri'ye naklinin geri planını kaleme alıyordu.

Selvi'nin yazısında dile getirdiği ifadeler, Abdullah Öcalan için biçilen masanın aktörlüğü rolünün imaj çalışması adeta.

Mesela Selvi'nin “kulağına gelen duyumlar” olarak aktardığı iddiaya göre, Öcalan gönderilen mahkumlarla, havalandırmadaki sohbetleri sırasında “Aleviliğin bir kültür olduğu” noktasında tartışma yaşamış. Nasıl da bu milletin kahir ekseriyetinin hislerine dokunan bir iddia değil mi?

“Sayın Öcalan, tıpkı bizim gibi ehl-i sünnet bir çizgide ey millet” demenin zorlama ifadeleri.

Selvi bu ifadelerden sonra Öcalan'a dair imaj çalışmasını zirveye taşıyan şu cümleleri kuruyor: “Öcalan bu? Kolay değil Ortadoğu'da 32 yıldır ayakta kalmayı başaran PKK gibi bir örgütü kurup yöneten bir adam. Kuşkuları ve sezgileri çok güçlü”

Selvi, PKK'yı “bölgesel aktör” yapmaya çalışmanın başka bir şekli bu ifadelerle, Öcalan'ın sezgilerine esir düşmüş aynı zamanda. PKK'nın, Türkiye'nin belli bir bölgesini koparmaya yönelik küresel taşeron olduğu gerçeğini de perdeleme maksadıyla dolu bu tez.

Uzatmayacağım…

Başbakan Davutoğlu'na bizzat en yakınları tarafından uygulanan presle kurulmaya çalışılan “masa”, Çözüm Süreci için “Kürt sorunu parantezine hapsetme” eylemi olarak değerlendirmede bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı bir hamle aynı zamanda.

Devletin başının karşı olduğu bir “masa”ya devleti oturtma çabaları da zannedersem bir fanteziden öteye geçmeyecek.

Ayrıca ne bu milletin yutkunacak bir gırtlağı kaldı, ne de devleti yönetenlerin içebileceği baldıran zehiri.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir