MASKE, MESAFE, HİJYEN...
Esasen ben buna benzer bir konuyu daha önce 9 Ocak 2019 günlü ‘İnsanlar ve Eşyalar’ başlıklı yazımda dile getirmiştim. Zaman zaman yolda,sokakta, çeşitli yerlerde sağa sola ya da çöpe atılmış ‘kullanılmış eldivenler’ görüyorum.
Hemen gözümün önünde bazı kişiler arzı endam
ediyorlar. Bazı kişiler, bir çok kirli
işte kullanıldıktan sonra atılmış bu eldivenlere ne kadar çok benziyorlar. Bu insanların haline çok acıyorum
doğrusu…
Bazen de bazı boş arsa yakınlarında ‘kiralık
kırıcı’ başlıklı tabelalar görüyorum.Bir nevi asfalt ve beton delme cihazı olan
bu ‘kiralık kırıcı’ların ilanları da beni
çok hüzünlendiriyor doğrusu..
Hemen gözümün önünde bazı kişiler arzı endam
ediyorlar. Bazı kişiler, bu ‘kiralık kırıcılara’ ne kadar çok benziyorlar. Bu insanların haline çok
acıyorum doğrusu…
………
Yaklaşık 1 yıldır pandemi günlerinde
yaşıyoruz.Pandemi günleri ile birlikte hayatımıza maske kavramı girdi.V irüsten
korunmak için herkes çeşit çeşit maske takıyor.
Biz millet olarak maskenin yabancısı
değildik.Esasen bir çok kişi günlük hayatında bu çeşit çeşit maskeleri
kullanmaya çoktan başlamıştı.Evde bir maske, evden çıkarken bir başka maske,
devlet dairesinde bir maske, zalimin yanında bir maske, mazlumun yanında iken bir başka maske…Bu kadar yüze maske mi
dayanır?
Pandemi ile birlikte maske ile dolaşmak adeta günlük hayatın bir parçası
haline geldi.Dolayısıyla yollardaki atık malzemeler de değişti.Şimdi,
kullanılmış eldivenden daha çok atılmış
veya bir çöpün kenarına bırakılmış maskeler karşıma çıkıyor. Çeşit çeşit, renk
renk, atılmış maskeler..
Bakıyorum, bazen sahipleri de atılmış maskenin
içinde unutulmuş bir halde…
Mecburen bu günlerde bizler de maske takıyoruz.Ben
dostlarımla karşılaştığım zaman peşin peşin “Arkadaşlar, karşınıza maskeli
çıktığım için kusura bakmayın! Siz benim hakiki yüzümü biliyorsunuz” diyorum.
Maskeli yaşamak gerçekten çok zor… Bazı kişiler, gerçek
yüzüyle, maskesini iyice karıştırmış vaziyetteler..Bazen muhatabınızla
görüşürken; gerçek yüzüyle mi yoksa maskesiyle mi görüştüğünüzü ayırt
edemiyorsunuz..
Bazı kişiler maskelerini o kadar içselleştirilmişler
ki, hakiki yüzlerini kendileri de hatırlamıyorlar…
Bu yüzden, sokakta atılmış maske görünce, “Bu o
kişinin acaba hangi maskesiydi?” Diye düşünüyor, ayırt edemiyorsunuz.
Sokakta ya da bir çöp kenarında atılmış vaziyette
gördüğünüz bu kullanılmış maske, o
kişinin gerçek maskesi miydi yoksa hakiki yüzünü maske zannederek çöpe mi attı?
Anlamakta bir hayli zorlanıyorsunuz
Pandemi ile birlikte bir de mesafe kuralı çıktı… Korona virüsünden korunmak için mesafe gerekiyormuş.
Esasen sadece koronodan değil, üzerimize sirayet
edebilecek hallerden ve huylardan da korunmak için mesafeler gerekiyor.
Mesela, zalimlerden korunmak için onlara karşı
bir mesafe koymamız gerekiyor.Kötü ahlaklı insanlardan korunmamız için de bir mesafe koymamız gerekiyor.
İyi ama, zalimlerden korunmak için onlara ne kadar mesafe koymamız gerekiyor?
Kötü ahlaklı insanlardan korunmamız için onlara
kaç fersah mesafe koymamız gerekiyor?
Bunları bizler vatandaşlar olarak bilemiyoruz.
Bu konuyu bize ‘ulu sarıklı, ilim kurulu
hocalarımız’ çoktan söylemeli değil miydiler?
Bir de hijyen kuralı var başımızda..Virüslerden
korunmak için elimizi sık sık yıkamamız ve hijyenize etmemiz gerekiyormuş. Özellikle
yemekten sonra mutlaka ellerimizi çok iyi temizlememiz gerekiyormuş.
İyi ama sürekli kul hakkını yemeyi kendine alışkanlık
edinmiş bir insan, ellerini nasıl temizleyecek? Kul hakkına sürekli eli bulaşan
insanlardan eve gittiğinde aile fertleri nasıl korunacak?
Bu konuyu da bize ‘ulu sarıklı, ilim kurulu
hocalarımız’ çoktan söylemeli değil miydiler?
Pandemi döneminde toplu taşımada da bulaşma riski
çok yüksek imiş. Bununla ilgili de maske mesafe ve hijyene dikkat edilmesi
gerekiyormuş.
İyi ama, makam arabasıyla tekli taşımada bulunulan
kişilerden bulaşabilecek hallerden onun emri ve egosu altında çalışanlar
kendilerini nasıl koruyacaklar?
Ulu sarıklı hocalarımızın bizi sadece maske,
mesafe ve hijyen konusunda değil, diğer virüsler konusunda da uyanması,
bilgilendirmesi ve aydınlatması gerekiyor.
Eğer bir tedbir alnmazsa, bu işin sonunda ‘sürü
bağışıklığı’ riski de mevcut…..