10 Ocak 2018

Mehmet Akif İnan’ı hatırlarken

6 Ocak 2000'de sonsuz bir uykuya kavuşan Mehmet Akif İnan fikirleri ve mücadelesi ile bir kere daha hatırlanıyor. Türk düşünce hayatının en köklü kurumlarından Türk Ocakları Genel Merkezi'nde müdürlük yapan Mehmet Akif İnan (1964-69), kurucusu olduğu Eğitimciler Birliği Sendikası ve Memur-Sen Konfederasyonu'nun Genel Başkanlığını (1993-2000) deruhte etmiş, Başımda kavganın kıyameti var, Okşadım ismini kitap içinde mısralarındaki şuuruyla bir şair, düşünce ve aksiyon adamı olarak bir hayat geçirip sonsuza varıp gitmiştir. Onu özel kılan da bu olmuştur sanırım, bir şair, bir entelektüel olarak kendi dünyasının merkezinde “ikon” haline gelmektense, bu duruşunu yaşanan hayatın içinde bir düzenleyici ve önder olarak kullanmıştır.

Mehmet Akif İnan'ın önemli bir yönü sendikacılığıdır. Muazzam bir fıtri tezatlığa rağmen bu alanda önemli bir ahlak ve duruş ortaya koymuş; muhalif duruşunu hakkını savunduğu emekçiler için bir davaya ve okula dönüştürmüştür. Bu mücadelesinde yanında bulunan, Memur-Sen Konfederasyonu Eski Başkanı ve aynı zamanda tarihçi de olan Dr. Ahmet Aksu M. Akif İnan ile omuz omuza verdiği mücadeleyi Türk Sendikacılık Tarihinde Mehmet Akif İnan konuşmasında aktarmıştı. Burada canlı bir şahitliği paylaşmak ve İnan'ı vefayla anmak adına bu konuşmadan bazı anektodları aktarmayı uygun görüyorum.

1994'lerden itibaren merhum Necmettin Erbakan'ın vizyoner bakış açısıyla milliyetçi muhafazakâr zeminde sendikacılık faaliyetlerinin söz konusu olmaya başladığını dile getiren Dr. Ahmet Aksu, bu yoldaki kısıtlı imkânlarla yapılan mücadeleleri ve merhum İnan'ın bu çerçevede değer odaklı sendikacılık davasını ortaya koyduktan sonra, emr-i bi'l-maruh nehy-i ani'l-münker çerçevesinde Memur-Sen'in kurulmasının ilke bazındaki muhtevasına dikkat çekti bu konuşmasının başında. İnan'ın misyon ve vizyonu bu bağlamda ortaya konulurken O'nun tavizsiz ve namuskar sendikacı duruşunu vurguladı. Nihayet sendikacılığın bir hak savunma meselesi olduğu, insan odaklı olması gerektiği bu bakımdan da siyasilerle ilişkilerin bu çerçevede kurulması gereğine dair Akif İnan'ın ‘el öpen sendikacıları uyardığı' olaya temas edilerek İnan yâd edildi. Zor zamanda eğilip bükülmeden haysiyetli kalmak ve değer odaklı kalabilmek herkesin değil er kişilerin kârıdır. Mehmet Akif İnan bunun müstesna bir numunesi olarak Dr. Ahmet Aksu'nun anlattıklarıyla bir kere daha böylece hatırlandı.

Susarak anlattım bütün gizliyi, Sakladım duygumu ben konuşarak  mısralarıyla bir ömrü bu ülkeye adayan Mehmet Akif İnan'ı Fatiha ve rahmetle anarken bu güzel adamların geleceğimiz için gerçek ilhamlar olarak hatırlanmasının değerini onlara naçiz bir vefa olarak görüyorum. Hatırlamanın en güzelinin ise fikirlerle olacağını hatırlatmayı naçizane ifade ile yeni kurulan Mehmet Akif İnan Vakfı'nın hayırlı olmasını diliyorum.

Son söz niyetine İnan'dan;

Kim demiş her şeyin bitişi ölüm, destanlar yayılır mezarlarımızdan.

Vesselam.