12 May 2015

MERAL AKŞENER'E VURMANIN HAFİFLİĞİ!

En son söyleyeceğimi en baştan belirteyim. Latif Erdoğan'ın Meral Akşener'le ilgili çıkışını insani de bulmuyorum daha da önemlisi islami de bulmuyorum. Müslüman duruşuna yakışmayan sözleri için Latif Erdoğan'ın Meral Akşener'e hem özür borcu var hem de helallik alma yükümlülüğü olduğunu düşünüyorum. Latif Erdoğan'ın üslubundaki bu bozukluğun da yıllarca dip dibe olduğu cemaatin bünyesinde yarattığı tahribata bağlıyorum. Anlaşılıyor ki Latif Erdoğan henüz cemaat zehrini vücudundan atamamış. Yoksa böylesi bir çirkinliğin açıklanabilir tarafı yok. Cemaatin kaset siyaseti herkesin malumu. Paralel yapı kendi kutlu hedefine giden yolda bu tür çirkinlikleri mazur hatta elzem görebilir. Onların dünyasında bunun bir açıklaması hatta abilerinden alınmış fetvası bile olabilir. Ama bunun islam dairesinde yeri yoktur ve "müslümanım" diyen biri, böylesi bir çirkinliğin tarafı olamaz. Çirkefin, çirkinliğin dibine kadar batıp sonrada temizlikten söz etmek ise ancak cemaatçiler özgü "ikiyüzlü insanların harcıdır" diye düşünüyorum. Bir yüzü mütedeyyin, sevgi dilini konuşan, hoşgörü abidesi kişilik diğer yüzü hocasının emriyle her türlü kirli işlere bulaşabilecek kişiliksizlik. Ne yaman çelişki , ne büyük bir açmaz, tedavisi ne güç patalojik ruh hali. Cemaatçilerin (hepsi değil tabi) yaptıkları da hakikaten büyük beceri işi. Bunu onları övmek için söylüyorum. İçinde bulundukları ruh halini öyle her ademoğlunun bünyesi kaldırmaz. Bir yönüyle Allah'a ihlaslı kul olmanın mücadelesini verirken diğer yönüyle her türlü kirli işlerin üreticisi olmak hakikaten çok zor. "İnsanım" diyenin bünyesi böylesine ağır bir yükü taşıyamaz. Alüftelerle şantaj kurup sonra da yaratıcıya secdeye varmak ciddi bir buhrana yol açar insanın bünyesinde. Bunu dile getirmemin nedeni sadece cemaatin içinde bulunduğu çirkinliğe, çelişkiye dikkat çekmek değil; aynı zamanda "müslümanım" diyen birinin böylesine uçlara savrulmasının izah edilebilir bir tarafının olmadığını da anlatmak istiyorum. Tecessüsü yasaklayan bir öğretiye mensup olup sonra da çok daha ileri bir noktaya giderek insanların özel hayatına dahil olmak ve çirkin müdahalelerle o hayatı çizgi dışına çıkarmak ve en son bunu bir şantaj malzemesi olarak kullanmak insanın aklının alabileceği işler değil. Sözlük anlamı "dikkat ve gayretle araştırmak " olan tecessüs müslümanda olmaması gereken bir özelliktir. Tabii ki burada işaret edilen bilimsel araştırmalar değildir; kasıt başkalarının gizli taraflarını, kötülük ve kusurlarını araştırmaktır. İnsanların dokunulmaz hak ve hürriyetleri vardır. Özel hayatı da bu dokunulmazlıkların başında gelir. Ayıp ve kusurları araştırmak demek olan tecessüs, kötü zanla harekete dayanan davranış biçimidir.  Tecessüs bir Müslüman'ın ayıbını, hatasını, eksiğini, sırrını, özel hayatını öğrenmeye çalışmak ve bunun üzerinden o insanı toplumda küçük düşürmek gibi bir kötü niyet taşır.

Hiçbir neden tecessüsü haklı kılmaz velev ki cemaatçilerin bakış açısıyla kutlu yolculuklarının önündeki küçük engellerin kaldırılması için bir araç olsa bile. Çirkinlikle, haramla çıkılan yolun sonunda temiz, helal bir hedefe ulaşmak mümkün mü? İslamın dünyaya hakim kılınmasını hedeflediğini söyleyen bir cemaatin her şeyden önce kendisine rehber edindiklerinin hayatını ilkelerini örnek alması gerekmez mi? Gelelim güncel meseleye; cemaat böylesine kötü bir fiil içinde boğulmuşken bize ne oluyor ki onların yaptığı çirkinlik üzerinde rant devşiriyoruz. Onlarla birlikte biz de bu çirkinliği dillendirerek aynı pisliğin içine yuvarlanmış olmuyor muyuz?

Latif Erdoğan sözüne itibar edilen bir isim olarak bilindi son zamanlarda bizim mahallede. Duruşu ve çizgisiyle de bunu teyit etti. Meral Akşener'le ilgili en son çıkışı ise o çizgiye ve duruşa hiç yakışmadı.

"İnsanın dili belasıdır" sözüne bir ekleme yapmak gerekirse aynı zamanda "dili nimetidir" de denebilir. Dilinizi kullanma biçiminiz seçtiğiniz tarafı da gösterir; sonunda belaya uğramakta var nimete kavuşmakta. Tercih sizin elinizde çünkü...