12 May 2015

MHP'NİN SEÇİM BEYANNAMESİ'NDE KRİMİNAL PSİKOLOJİ İZLERİ

MHP Gaziantep milletvekili adayı Prof.Dr. Ümit Özdağ'ın dikkatlerden kaçan bir açıklaması vardı. Özdağ, Gaziantep'deki 500 bin Suriyeli sığınmacıyı ülkesine gönderip 500 bin turist getireceklerini söylüyordu.

Geçtiğimiz haftasonu Şanlıurfa ve Gaziantep'teydim. Partilerin seçim çalışmalarına ve seçim atmosferinin toplumdaki yansımalarına yerinde tanık oldum.

Ne Şanlıurfa'da ne de Gaziantep'te, Suriyeli sığınmacıların, seçim vaadine girmeyi hak edecek bir sorun olarak görüldüğüne tanık olmadım.

Irkçı ve şövenist bir yaklaşımla sergilenen kahve muhabbetlerini, siyasetin merkezine oturan bir sorun olarak görmek, bu nedenle akıl tutulması.

Bölgedeki seçmenin, savaş ve ölüm karşısındaki çaresizlikle Türkiye'ye sığınan Suriyeli'lere tepkiden öte ensar olduğunu bile söylemek gerek.

Böyle bir toplum psikolojisini bile okuyamayan Ümit Özdağ'ın, bu muhtaç insanları Suriye'de ölümün kol gezdiği savaşın ortasına sürme vaadi, öyle zannediyorum MHP'nin Gaziantep'deki var olan oy oranını bile aşağıya çekecek. Üstelik o sığınmacıların içerisinde hatırı sayılır oranda Suriye Türkmenleri'nin olduğu gerçeği bir tarafta dururken, Türk milliyetçiliğinden beslenen MHP'nin bu yönüyle tanınan adayının sözleri bir akıl tutulmasının da ötesinde...

Projeksiyonu Gaziantep'ten alıp İstanbul'a çevirdiğimizde durum bundan daha farklı değil. Burada da seçmen beklentilerinden öte bir anlayış ve propaganda söylemi hakim.

Halen Gaziantep milletvekili olan ve buradaki döneminde MHP tabanından gördüğü tepkiler nedeniyle İstanbul'a "kaydırılan" MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, en önemli iki vaadlerini basının nedense pek görmek istemediğini ifade etmiş. Bunlardan birinin "çözüm sürecini kesip atmak" diğerinin de "AK Parti ve Erdoğan'ı vatana ihanetten yargılatmak" olduğunu söyleyen Semih Yalçın, Fetullahçı Terör Örgüt'ünün amacıyla örtüşen bir çizgiye geldiklerini de itiraf etmiş böylece.

Çözüm sürecini yürüten herkesi de yargı karşısına çıkaracaklarını taahhüt eden MHP'li Yalçın, sonradan çıkarılan uyum yasalarının da bunun önünü kesemeyeceğini ifade etmiş.

Lafı dolandırmayı, meramımı imalı yollarla ifade etmeyi sevmem. Eveleyip gevelemeye gerek yok. Çok net bir tablo var ki; Fetullahçı Terör Örgütü, bilhassa 17-25 Aralık süreciyle deşifre olan nihai hedefini, MHP'nin seçim beyannamesine dönüştürebilecek kadar "sızmış" bu partinin "kılcallarına".

Hem Doğu ve Güneydoğu'da hem de ülkenin batı bölgelerinde çözüm sürecine yönelik destek ezici bir orandayken, Fetullahçı örgüt tabanı ve onların etkileşim alanına giren kesimlerle sınırlı bu isteği seçim beyannamesine koymayı başka nasıl izah edebiliriz!

"Çözüm sürecini kesip atacağız" söyleminiz karşısında size; "Kan ve terörden besleniyorsunuz, anaların ağlamasından GÜLEN siyaset baronlarısınız" diyenlere ne cevabınız olabilir?

AK Parti ve Erdoğan'ı yargılayacaklarmış. Hem iktidar hedeflediğini söyleyeceksin hem de anketlerde yüzde 50 bandına yanaşan AK Parti'yle daha 9 ay evvel yüzde yüzde 52 oy almış Erdoğan'ı yargılamayı seçim beyannamesine yerleştireceksin.

Bırakın diğer partilerin seçmen kitlelerini MHP seçmeninin bile böyle bir beklentisinin olmadığı yerde, bu taahhüdü o beyannameye, bunu en çok isteyen ve bu yönde küresel kumpaslara imza atan Fetullahçı örgüt yerleştirmedi de kim yerleştirdi?

Son bomba açıklama da şiddetle karşı çıkıp kınadığımız "kaset" iddialarının hedefi Meral Akşener'den geldi. Fetullahçı Örgüt tarafından Bahçeli sonrası liderlik için hazırlandığına dair ciddi emarelerin olduğu Akşener, "casusluk eylemleri nedeniyle tutuklanan ve görevden uzaklaştırılan Fetullahçı polislerin tamamını göreve iade edeceklerini" söylüyor.

Bu açık ve aleni bir KRİMİNAL PSİKOLOJİ yansıması. Belli ki Fetullahçı Örgüt MHP beyannamesine sızmamış sadece, MHP'lilerin akıl ve iradelerini de "bir şekilde" esir almış, kiralamış!