09 Ağustos 2017

Milli Eğitim, cihad, gaza ve nikâh

 

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) İmam Hatip Liseleri'nin fıkıh ve temel dini bilgiler derslerinde cihad mefhumunun doğru öğrenilmesi için müfredata ekleneceğini açıklamıştı.

Diğer yandan da belediyelerin yanı sıra Diyanet görevlilerinin nikâh kıyabilmeleri için yetkilendirilmeleri konusunda paylaşılmıştı. Bu gelişmeler üzerine bazı soysuzlar ava çıktı.

Açık konuşalım bu hususta konuşanların hiçbiri Müslüman değil. Olsalar bu edepsizliği yapmazlardı.

Aslına bakarsanız Müslüman olup olmamaları bizi ilgilendirmiyor. Bizi ilgilendiren kısmı İslam'a ve Müslümanlara yönelik düşmanlık etmeleri

Bu arsız tayfa, gavurluğu meslek haline getirdikleri için her fırsatta saldırıyor.

AK Parti'nin 15 yıllık iktidarında yaptığı hiçbir hayırlı işe destek olmadılar. Çünkü dertleri Türkiye'nin selameti ve iyiliği değil.

Zira gazeteci kisvesine bürünen bu haydutlar… Batı adına görev yapan casus kalemler… Toplumun değerlerine saldıran misyonerler… Bunların çoğu Ege sahillerinden gelme dönmeler... 1908'de elde ettikleri başarının ellerinden uçup gitmemesi için savaşıyorlar.

Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ, haklı olarak, haham ve papazların nikâh kıymasına itiraz etmeyenler neden imamların kıymasına itiraz ediyorlar diye soruyor.

Bunun cevabı belli. İslam'ın hayatımızda yer almasını istemedikleri için. Mesele nikâhı artık belediyeler değil, sadece kilise ve havralar kıyacak deseniz yardımınıza koşar bu haydutlar. Çünkü dertleri gavurluk ve milleti değerlerinden uzaklaştırmak.

Öyle bir yaygara koparıyorlar ki sanki imamların nikâh kıyması mecburi olacakmış gibi. Sanki kendileri nikâha önem veriyormuş gibi. Bunların arzuları hiç nikâh olmasa, şu an kendi yaptıkları gibi herkesin dilediği ile yatıp kalsa, bir toplum ve milleti ayakta tutan yegâne nizam olan aile düzeni yok olsa…

Hiçbir bir hususta bu kötü niyetli, millet ve memleket düşmanını dinlememek gerekiyor. Ne yazarsa yazsınlar, ne söylerlerse söylesinler “sesleri çok çıkıyor” diye bu millet düşmanlarına itibar edilmemeli.

MEB kaynaklarından edindiğimiz bilgiye göre, İHL'lerin müfredatına girecek olan cihad mefhumu konusunda başta Bakan İsmet Yılmaz ve bazı bürokratlar geri adım düşünüyormuş.

Kendilerine hatırlatmak isteriz ki, attığınız her geri adım sizi iş yapamaz hale getir. Verdiğiniz doğru bir kararı, sadece bu haydutların cazgırlığı yüzünden geri çekecekseniz, o karardan önce o makamları boşatın.

Her zafer cehtle kazanılır. Siz, sesi çok çıkanların dinleme değil, hakkı ihya makamındasınız. Sizin göreviniz geri adım atmak değil, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak!

İmam Hatip Lisesi'nde okuduğumuz yıllarda iktidarda AK Parti değil, 12 Eylül rejimi vardı ve o gün bile cihad okullarda öğretilirdi. Şimdi mi öğretilmeyecek?

Cihadın ne anlama geldiğini bilen kimseler olan İsmet Yılmaz ve ekibi geri adım atmaya kalkarsa, biz onlarla sadece cihad etmez aynı zamanda kalemimizle gazada ederiz.

Cihad; emri bil maruf, nehyi anilmünkerdir. Yani cihad; Hürriyet, Sözcü, Cumhuriyet, Habertürk, Birgün gibi gazeteleri istila etmiş olan gavurlukları ile meşhur casus cazgırların iddia ettiği gibi bir şey değil.

Onlar cihad denildiğinde Hz Peygamber (s.a.v.)'in ahitlerinden dönen, Müslümanlara arkadan saldıran, hain Yahudilerin Hayber'den çıkarılmaları, Mekke'nin putlardan temizlenmesi, Hz Ömer'in ordularının sarayını Kisra'nın tepesine indirmesini, Selahaddin-i Eyyübî'nin Kudüs'ü haçlı katillerden geri alması, Fatih Sultan Mehmet Han'ın İstanbul'u fethetmesi, Kanun-i Sultan Süleyman'ın Viyana'yı kuşatmasını anlıyor.

Bu ahmakların korkusu, atalarına karşı ümmetin kazandığı zaferlerin yenilenmesi... Bu casuslar cihad ile gaza arasındaki farkı bal gibi bilirler. Bildikleri halde her ikisine de düşmanlık ederler.

MEB'i İHL'de öğreteceği şeyin gaza değil, dinî emirleri öğrenip ona göre yaşamak ve başkalarına öğretmek, iyiliği emredip kötülükten sakındırmaya çalışmak, İslâm'ı tebliğ, nefse ve dış düşmanlara karşı mücadele vermek olan cihada bilerek düşmanlık etme.

Cihad, Allah-ü Teâlâ hazretlerinin rızasına uygun bir şekilde yaşama çabasıdır ve bu Sabatayistler bunu istemiyor. Çünkü gazaya çıkmak gibi bir niyetimizin olmadığını çok iyi bililer.

Yine bilirler ki, gerçek mücahid nefsiyle cihad edendir. Cihadın en faziletlisinin zalime hakkı söylemek olduğunu da bilirler.

Müslüman kendisine saldırılmadığı, bir zalimin emri altındakilere gayri insani muamele etmediği sürece gazaya çıkmaz, kimseye harp ilan etmez. Müslüman kendisi ile savaşmayanla savaşmaz.

Ama CIA, MOSSAD, BND gibi örgütler adına Müslümanlarla savaşanlara biz savaşırız. Bunların oyununa gelerek, geri adım atarsa İsmet Yılmaz ve ekibine karşı da kalemlerimizle cihad ederiz. Zira bu bizim Allah'a karşı mükellefiyetimiz.

Sapkın Vehhabî ekolünün desteklediği Mursi'ye karşı savaşı Sisi'ye destek verecek kadar vicdanı ve ahlakı dumura uğramış yeni selefi akımın, Afganistan'da, Irak'ta, Suriye'de, Somali'de, Libya'da, Yemen'de, Pakistan ve sair İslam topraklarında Coni, Hans ve Jakop'la iş tutup, Müslüman kesmesini bize cihad diye pazarlayan sapkınlardan da, yayın organlarında bunları servis ederek İslam düşmanlığı yapan T.C. kimliği taşıyan haydutlardan da beriyiz.

Bu nedenle İsmet Yılmaz ve ekibine diyoruz ki: Sakın geri adım atmayın. Bir asırdır milletin üstünde baykuşluk, kargalık ve sırtlanlık edenleri değil, millete kulak verin. Unutmayın ki onların devri bitti. Şimdi devir milletin devri. Geri adım atarsanız hem millet, hem de Hakk hesabını sorar. İşte o zaman ne yapacağınızı düşünün.

Unutmayın siz milletle bir olursanız, biz de millet de sizinle bir olamaya devam eder. Vesselam!