21 Şubat 2017

Milli Tarım’da gübre meselesi…

Cumhurbaşkanı Erdoğan Beştepe'deki Milli Tarım projesinin tanıtımında konuşuyor.

‘Özellikle topraklarımız noktasında, şu azotlu gübreyle topraklarımızı mahvettik ve topraklarımız suyla buluştuğu zaman ne yazık ki çamur olup, akıp gidiyor. Doğallıktan uzak, tüm hastalıkların temelinde de ne yatıyor? O gübreleme yatıyor.'

Haklı.

İnsan, toprağını ticari (inorganik) gübrelerle tanıştırdığından beri ektiği ürünün verimliliğini artırıyor olsa da telafisi zor birçok yan etkisini yaşıyor. Çünkü nasıl kullanacağını dahi bilmiyor. Birçok çiftçi ne kadar fazla gübre atarsa o kadar yüksek verim alacağına inanıyor hala.  Hem de her bitkinin yetişme sezonu içinde ihtiyacı olan element (besin) miktarı bilinirken.

Oysa toksikolojinin temel kuralı ‘Her ilaç aynı zamanda bir zehirdir. Belirleyici olan dozdur' diyor. Nasıl ki karnı doymuş bir insana ya da hayvana zorla daha fazla bir şey yediremezseniz bitkiler için de durum aynı. Fazladan verilen her gübre bitki tarafından alınmadığı gibi toprağa, suya, havaya ve dolayısıyla bize zehir oluyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dediği gibi eğer aşırı ve yanlış gübre kullanımı engellenecekse öncelikle kimin, neyi, ne zaman, ne kadar attığını takip edecek bir kontrol mekanizmasının oluşturulması şart. Fakat bugün hala kayıt tutmak ne çiftçide ne de devlette rutin bir uygulama haline gelmiş değil maalesef.

Yine toprak analizlerinin kolay ve ucuz yapılabilmesini teşvik edecek bir sistemin yaygınlaştırılması önemli. Toprak tahlilleri, hâlihazırdaki element durumu söylediği  gibi ürüne göre nasıl bir gübre rejimi uygulamasının reçetesini de veriyor çünkü.

Lakin toprak tahlili yaptırmak gibi bir geleneğimiz de oluşmuş değil. Bunun en temel sebebi işlemin birçok çiftçinin bütçesine göre pahalı olması. Bu yüzden birçok çiftçi bu harcamayı yapmaktan kaçınıyor.

Diğer sebep ise ülkemizde toprak örneğinin alınması ve laboratuarlara gönderilmesi hususlarının henüz yeterince kolaylaştırılmış olmaması.

Bu konuda milyarlarca lira kazanan gübre endüstrisini de günahı çok. Memleketin doğal kaynaklarını korumak kadar velinimetleri olan çitçinin destekçisi olup, toprak analizlerinin yaygınlaşmasında rol oynayabilirlerdi.

Destekten kastım elbette gübre çuvalın arkasına uyarıcı bilgiler yazmak değil. Her bir gübre üreticisi firma her yıl belli sayıda çiftçinin toprak analizlerinin alımını ve masrafını üstlenebilir ya da kendi toprak analiz laboratuarlarını yaygınlaştırıp, hizmet verebilirlerdi.

Çiftçilerin bu konudaki bilinçlenmesinin ekonomik kaygılarla ilişikli olduğunu Tarım Bakanlığı ve Gübre Sektörü es geçtikçe maalesef doğal kaynaklarımız daha fazla zehirleniyor, bizler de daha çok hasta oluyoruz.  

Dileriz bundan sonrasında böylesi güzel hareketler görülür. Yoksa Milli Tarım başka türlü nasıl milli olabilir ki?

Elbette bu önemli adımların yanında Türkiye'nin doğal gübrelere daha fazla önem vermesi de gerekiyor.

Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ‘Doğal gübreye dönerken de yapmamız gereken işlerin başında bana göre hani bu 'çöp atıkları' diyoruz ya bunları biz kompost gübreye çevirmek suretiyle gübrelemede rahatlıkla kullanabiliriz' diye dikkat çektiği kolay yoldan.

Türkiye, toprağına doğal gübre olacak büyük bir nimetin hala farkında değil maalesef. Her gün binlerce tonluk gübreye dönüşecek evsel ve bitkisel atıklar halen işe yaramaz, çöp muamelesi görüp, heder ediliyor çünkü.   

Tarımı millileştiren kadın…

Burçin Karababa, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dönülmesini istediği doğal gübreye epey zaman önce dönenlerden.

Tamamen ailevi bir meseleye çözüm bulmak için girdiği bir iş, onu bugün tarımı millileştirmek isteyenlere ilham verecek bir noktaya getirmiş durumda.

tarim

Yıllardır evlatlarım dediği Kırmızı Kaliforniya Kültür solucanlarıyla birlikte Türkiye'nin organik gübresini üretiyor.

Solucanlar, Allah'ın insanlara sunduğu bir lütuf. Çöp diye attığımız birçok atığı yiyip dışkılarını topraklarımızı besleyecek ve ticari gübrelerle bozulan dengesini düzeltecek bereketli doğal bir gübreye dönüştürebiliyorlar.

Akıl sır ermez sindirim sistemlerinde bitkilere yararlı çok sayıda mikroorganizmalar, azot fikse edici bakteriler, mikorizal mantarlar, doğal büyüme hormonları, amino asitler, enzimler, toprak kaynaklı patojenlere karşı etkili birçok madde var.

Burçin Hanım ile İzmir-İstanbul arası yaptığım bir yolculukta tanıştım. Manisa Saruhanlıdaki tam bir sanayisel fabrika görüntüsü veren işletmesine uğradım ve solucan gübresiyle başlayıp, ülke tarımına uzanan uzun bir sohbet yapma fırsatı buldum.

Bugünlerin en popüler konusu olan solucan gübresi konusunda işin uzmanından dinlenmesi gereken o kadar çok şey var ki, yazacağım...