09 Nisan 2020

Milyonlarca Kahramanı Olan Bir Millet

Salgınlar, afetler ve savaşlar milletlerin karakterini ortaya çıkaran bir imtihan gibidir. Bu tür zorluklar karşısındaki dayanışması, bir milletin tarih sahnesindeki var oluşunu yahut yok oluşunu belirler. Milletimizin binlerce yıllık tarihi bunun emsalsiz örnekleriyle doludur. Tüm dünyayı saran bir virüs salgınıyla bunun son örneğine hep birlikte şahit oluyoruz.

Korona virüsü salgını, küresel boyutta bir tehdit halini aldı ve milyonlarca insanın hastalanmasına, on binlerce insanın ölümüne yol açtı. Çoğu ülkede ekonomik kriz baş gösterdi. Ülkelerdeki iktisadi faaliyetler neredeyse durma noktasına geldi. Milyonlarca insanın rüyasını süsleyen dünyanın süper güçleri vatandaşlarına ve sağlık çalışanlarına, maske, eldiven ve koruyucu kıyafet dahi temin edemediler. Ölmüş insanların bedenleri sokaklarda, parklarda kaldı günlerce. Dünyanın süper güçleri yine çalarken suçüstü yakalandılar. Fakat bu defa mazlum coğrafyalardan kıymetli cevherleri aşırırken değil, birbirlerinin maske ve eldivenlerini çalarken yakalandılar. Batı rüyası görenler için bu aslında bir rüyanın sonuydu.

Peki ya bizden dünyaya yansıyanlar nelerdi. Medeni batının metropollerinde yağmacılığa karşı işyerleri metal ve tahta zırhlarla giydirilirken benim güzel vatanım paylaşmak, yaraları sarmak, asla namerde minnet etmemek üzere kıldığı yemininin gereğini yapıyordu. Elinde olan olmayana veriyor, yaralar hep birlikte sarılıyordu. Bir millet sadece kendine değil dünyanın pek çok milletine yetiyordu. Evet bu süreçte biz bize yettik ve biz ne kadar asil ve merhametli bir millet olduğumuzu tüm dünyaya gösterdik. Dünyanın farklı coğrafyalarından 90 civarında ülke Türkiye'mizden yardım isterken aslında bir dirilişi ve güzel günleri de müjdeliyordu, görebilenler için.

Bu süreçte gazetelerden okuduğum, televizyon ekranlarından ve sosyal medyadan şahit olduğum kimi kahramanlar var ki gözyaşları içerisinde izledim onları. Anadolu'nun mübarek topraklarından sanki ölümsüzlüğe uzanıyordular ve ferasetleriyle bu zifiri karanlığın üzerine bir güneş gibi doğuyordular. Onlarla birlikte yüreğimdeki tüm hayal kırıklıkları, ruhumdaki yeis ve yılgınlık silindi gitti. Onlar bizim sayısız kahramanlarımızdan birkaçı. Evet, biz milyonlarca kahramanı olan büyük bir milletiz.

Bahsettiğim kahramanlardan biri, iki oğlunu ve damadını hain darbe girişiminde şehit veren Muzaffer Gülşen annemizde. Bir annenin vatanı için verebileceği her şeyi vermişti aslında. Fakat bu zor günlerde emekli maaşını da devletine bağışlamıştı. Virüs salgınıyla mücadele ederken kendisine virüs bulaşan ve yoğun bakıma götürülürken "Tüm bilimsel ilaçları üzerimde deneyebilirsiniz" diyen, Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu'nu tanıdık hep birlikte. Milletini bu salgından kurtarmak için aşı çalışmalarına başlayan ve kendi yaşamını tehlikeye atan Prof. Dr. Ercüment Ovalı gibi bilim adamları umudumuz oldu, bu kara günlerde. Milyonlarca aileye gıda ve ihtiyaç kolisi ulaştıran devlet yöneticileri, dışarı çıkamadığı için tarlasını süremeyen vatandaşın tarlasını süren kahraman Mehmetçikler, öğrencileri derslerden geri kalmasınlar diye evini sınıfa çeviren öğretmenler, kendi eşlerinden ve çocuklardan kopup cepheye koşar gibi hastaneye koşan sağlık çalışanları gördük. Gördük ve bu asil milletin bir ferdi olmaktan bir kez daha şeref duyduk.  

Bu zor günlerin ardından zihnimizde ve yüreğimizde kalacak olanlar acılarımız ve milletimizin eşsiz kahramanlığı olacak. Ve bugün bir kez daha diyorum ki, Anadolu'nun iman pınarları aktıkça bu mümbit topraklarda hiçbir kötülük kök salamayacak ve hiçbir felaket bu aziz milleti yıkamayacaktır.

Vesselam…