11 Nisan 2017

Mimar ve îmar

Mimar; Îmar eden kişi demektir, yani yeryüzünü güzelleştiren kişi. Allah'ın yeryüzüne halife olarak indirdiği Âdem'in ve onun soyundan gelenlerin yaptığı ve yapması gereken en kadim işlerden biridir mimarlık ve imar faaliyetleri. O yüzden olumlu ve hayırlı olan bir işin yapanı olarak “bu işin mimarı” deyimi kullanılır.

Genel olarak güzelleştirme eyleminin bir bina, yapı ya da yapılar bütünü olarak taçlandığı işe de mimarlık deriz. Böylece mimari, tüm güzel sanatların bir binada mücessem hale geldiği, içine girilen, barınılan, korunulan, seyredilen, yaşanılan bir mekânın oluşturulma eylemidir.

Bir binanın inşa edilme niyetinden başlayarak; arsası, yapım şekli, taşıyıcı sistemi, kullanılan malzemesi, fonksiyonu, plan şeması, yüksekliği, eni ve boyu, kat adedi, üslubu, süslemeleri, yönetim şekli, kullanılan renkler, iç tefrişatı, bahçesi, bahçe dış duvarları ve benzeri şeyler bize karşı bir duruş sergiler. Biz de tüm bu bilgilerden o binayla ilgili pek çok mesaj çıkarırız. O binanın ait olduğu kültür ve medeniyete dair, yaptıranın tavrına dair, milletinin yaşam şekline dair, mimarının tarzına ve gücüne dair.

İnsanlık tarihi boyunca Mimar ve mimarlık mesleği sürekli evirilmiş, ait olduğu kültür havzasına bağlı olarak dönem dönem çok önemli bir konum arz etmiş, dönem dönem de toplum ve yöneticiler nezdinde itibarı azalmış, yetkisi ve etkisi kırılmış bir hale düşmüştür.

Bununla birlikte ne olursa olsun mimarlık mesleği, doğası gereği her zaman güç, iktidar, para, zenginlik, sanat, gösteriş ve benzeri eylemlerin yanında ve içinde olmuştur. Çünkü mimarlık, yukarıda saydığımız kavramların dışa yansıtılmasında ve kendini göstermede en güçlü, en etkin araçlardan biridir.

Ancak ülkemizde 28 Haziran 1938 tarihinde çıkan 3458 sayılı Mühendislik ve mimarlık hakkında kanun ile mimarlık mesleği icra edilmeye çalışılmaktadır. Buna ilaveten 27 Ocak 1954 tarihinde çıkan 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği kanunu ile de mimarların süreç içindeki yetki, hak ve sorumluluklarını düzenleyen, bu kapsamda meslek birliklerini oluşturan kanun çıkmıştır.

Uzun batılılaşma süreci sonucunda 20. Yüzyılın başında Cumhuriyet kurulmuş, ilk yıllardaki kültür ve bakış açısıyla belli kanunlar çıkarılmış ancak ülkemizin geçirdiği siyasi, sosyolojik, demografik, teknolojik vb. evreler sonucunda söz konusu kanunlar yetersiz kalmıştır.

Ayrıca ülkemizin geçirdiği köyden kente geç olgusu, gecekondulaşma, belediyelerin hatalı uygulamaları vb. süreç sonucunda, kat karşılığı inşaat yöntemi, kaçak yapılaşma, imar afları, meslek odalarının genel sağ iktidarlara karşı verdiği anlamsız, her şeyi reddeden ve her şeye muhalefet eden sekter tavrı, toplumumuzun şark kurnazlığından kaynaklanan hızlı düşünme, hızlı karar alma ve hızlı inşa edebilme yöntemiyle birleşmiş ve toplum nezdinde genelde teknik adam olarak mühendislerin, özelde mimarların itibar ve güç kaybetmesine sebep olmuştur.

Bu itibar kaybı sonucunda mimarlar yeterli mücadeleyi veremedikleri için de eksilen, gelenek, itibar ve disiplin yaklaşımından dolayı, yetki, hak ve sorumluluk alanlarının çok karmaşık hale geldiği bir durum ortaya çıkmıştır.

Bu durum sonucunda, mimari projelerin hazırlanması ve projelerin uygulanması esnasında; mimar, müteahhit, belediye, diğer kamu kurumları, mühendisler vb. konuya dahil olması gereken tüm taraflar arasında belirsizlik, tanımsızlık, yetki karmaşası gibi sıkıntılar oluşmuş ve halen de devam etmektedir.

Söz konusu sıkıntılar, genel şehirleşme politikalarına, inşaat kalitesine, ekonomik faaliyetlere, zaman yönetimine, adalete vb. şeylere zarar vermektedir. Bu zararın sonucunda en önemlisi insanlar arasında kul hakkı oluşturmakta ve şehirlerimizi içinden çıkılmaz sorunlar yumağı haline getirmektedir.

Dolayısıyla genel imar faaliyetlerinin tanımlandığı, bir yapının genel tasarlanma ve mimari projesinin hazırlanması sürecini belirleyen ve adeta sürecin anayasasını oluşturan bir metin olan İmar Yönetmeliğinde yeni bir düzenleme yapılmaktadır.

Düzenleme çalışmalarının yapıldığı sırada tüm taraflardan bilgi ve görüş alınmaktadır.

Ancak yayınlanan son taslakta da alınan görüşlerden faydalanıldığını ve düzeltmeler yapıldığını maalesef görmedik.

Şu an için taslağın 4. Maddesinde konu ile ilgili olarak toplam 130 adet tanım yapılmıştır. Ancak bu tanımlarda Mimar kelimesi unutulmuştur. Bununla birlikte yaklaşık 55 sayfa olan ve yüzlerce maddeden oluşan imar yönetmeliğinde Mimar kelimesi rastgele bir şekilde mühendis kelimesinden sonra geçmekte, o da Mimarın müelliflik haklarının elinden nasıl alınacağını tarif eden maddelerin içinde bulunmaktadır.

Bu sürecin esas yürütücüsü, sorumlusu, bu işin eğitimini almış ve eğitim sonucunda Mimar ünvanı almış kişilerin tasarlama, mimari proje çizme, inşaat uygulaması esnasında söz konusu projenin fenne ve tekniğe uygun bir şekilde ve onaylı mimari projesine uygun olarak inşa edilmesine dair yetki, hak ve sorumluklarının düzenlendiği, ayrıca söz konusu işler yürütülürken ilgili taraflar ve kamu kuruluşlarında karşılaşılan problemler esnasında Mimarın genel durumunu ve duruşunu belirtmek için hazırlanan İmar Yönetmeliğinde;

 “Bu imar yönetmeliğinin uygulanmasında Mimar bir taraf olarak yetkili ve sorumludur” diyerek bir tanım yapılsa,

Çok mu şey istemiş oluruz.