10 Haziran 2020

Modern Dünyanın Çocuk İşçileri

Kalem tutması, uçurtma uçurması gereken küçük ve narin ellerin, kazma ve kürek tutması, motor yağına ve metal pasına bulanması ne acı. Bir evi geçindirmenin devasa ağırlığını küçük bir çocuğun henüz güçsüz ve zayıf omuzlarında taşıması ne kadar da hüzünlü. Evet küçük adam, burası modern dünya! Burada sadece çalışan ve para kazananlar hayatta kalabilir.

Oysa çocuklar, okullarda olmalı, çiçekli bahçelerde, yemyeşil ormanlarda özgürce koşmalı, eğlenmeli, öğrenmeli ve büyümeliydi. Fakat kimilerinin çocukluk sevinci, sanayi dükkanlarında, atölyelerde, fabrikalarda yok olup gitti. Onlar büyük ve acımasız dünyanın küçük çalışanları, çocuk işçiler. Modern dünyanın acımasız çarkları arasında sevinçlerini, hayallerini ve geleceklerini kaybeden küçük işçiler.

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) tanımına göre “çocuk işçi; 15 yaşının altında olan, yaşamını kazanmak ve aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışma yaşamına erken yaşta atılan çocuklar” şeklinde tanımlanmaktadır.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), tarafından sonuçları açıklanan “Çocuk İşgücü Anketi” ne göre 2019 yılı itibariyle ülkemizde 5-17 yaş grubunda yer alan çocuk nüfusu oranı 16 milyon 457 bin kişi. Aynı yaş grubunda yer alan çocuk işçi sayısı ise 720 bin kişi. Çocuk işçilerin dağılımı yaş gruplarına göre incelendiğinde 5-11 yaş grubunda yer alan çocuk işçi sayısı 32 bin, 12-14 yaş grubunda yer alan çocuk işçi sayısı 114 bin, 15-17 yaş grubunda yer alan çocuk işçi sayısı ise 574 bin (TÜİK, 2019).  (http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=33807).

Aynı araştırmada, çocukların %12,9'unun aşırı sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı, %10,8'inin kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı, %10,1'inin zor duruş şekli veya harekete maruz kaldığı veya ağır yük taşıdığı, %10,0'ının ise gürültü veya şiddetli sarsıntıya maruz kaldığı belirtilmektedir.

Uluslararası Çalışma Örgütü'ne (ILO) göre 2016 yılında dünya genelinde 5-14 yaş grubunda yer alan çocuk işçi sayısı 114 milyon (ILO, 2019). Uluslararası Çalışma Örgütü'nün 2025 yılı hedeflerinden biri de dünya genelinde çocuk işçiliğinin bitirilmesidir. Mevcut durum ile hedefler arasında büyük bir uyumsuzluk olduğu açıkça görülmektedir. Ve ne yazık ki çocuk işçiliğinin daha uzun yıllar süreceğini tahmin etmek çok da zor değil. (https://www.ilo.org/wcmsp5/groups/public/---dgreports/---dcomm/---publ/documents/publication/wcms_670554.pdf)

Behçet Necatigil, “Dünya Çocuk Yılında I” isimli şiirinde bu derin acıyı hissederek şöyle seslenmektedir;

Bütün çocuklar,

Yokluk bilmesinler.

Et, şeker, süt bulsunlar.

Giyimli, tok ve rahat,

Gitsinler okullara,

Sınıflarını geçsinler.

Para kazanmak dışında başka bir ideale sahip olmayan ve bu uğurda hiçbir değer tanımayan modern muhterisler için çocuk işçi çalıştırmak daha az gider, daha çok kazanç demek. Bu yüzden çocuk işçiler bazıları için tercih nedeni.

Nasıl ki çiçekler bahçelere, kuşlar gökyüzüne yaraşırsa, çocuklarda okullara, camilere, spor salonlarına ve laboratuvarlara yaraşırlar.

Demiri bile eriten koca bir şehir edasındaki fabrikaların sağır duvarları küçük bir çocuğun derin ıstırabıyla yıkılır mı hiç?

Maddenin ve metalin kutsandığı ve makineler orkestrasının tüm sesleri bastırdığı sözde modern çağda, çocuk işçilerin çığlıkları karanlık şehirlerde duyulur mu hiç?

Çocuklar bir ülkenin geleceğidir. Ortak bir anlayış ve mücadele ile çocuk işçiliğine engel olmak zorundayız. Çocuklar önce sağlıklı bir şekilde gelişimlerini tamamlamalı, eğitimlerini almalı ve sonrasında iş yaşamına atılmalıdır. Burada en büyük sorumluluk anne babalara düşmektedir. Lütfen çocuklarımızı erken yaşta çalışmaya teşvik etmeyelim, onları çocukluk sevincinden, hayallerinden ve geleceklerinden mahrum bırakmayalım.

Hakkıyla yaşanmamış bir çocukluğun sonu, travmalar, acılar ve mutsuzluktur.

Vesselam…