17 Temmuz 2019

Modern Dünyanın Gerçeği Tek Ebeveynli Çocuklar

İnsanın varoluşuyla aynı tarihe sahip ve ilk toplumsal kurum olan aile, birey için yaşamın başladığı yer. Her şeyin baş döndürücü bir hızla değiştiği modern çağda, aile kurumu da yapısal ve niteliksel olarak ciddi değişimler yaşamakta. Bu değişimin bir sonucu olarak geniş aile, çekirdek aile, tek ebeveynli aile ve nihayetinde tek kişilik aile gibi farklı aile modellerimiz oldu. Ve ne yazık bu olumsuz değişim burada duracak gibi de görünmüyor.

 

Toplumsal bir kurum olarak aile, bir taraftan üyeleriyle toplumu şekillendirirken diğer taraftan da kendisi toplumdan etkilenmektedir. Bugün aile kurumu evrensel boyutta tehlike altındadır ve bir var olma mücadelesi vermektedir. Bu durum araştırma sonuçlarında açıkça görülmektedir. Yirmi yıl öncesine göre bugün daha fazla çocuk tek ebeveynle veya hiç ebeveyni olmadan büyümek zorunda kalmaktadır.

 

Tek ebeveynle büyüyen çocukların oranı Hollanda'da yüzde 19, Kanada'da yüzde 20, Yeni Zelanda'da yüzde 24, Kenya'da yüzde 31, İngiltere'de yüzde 33, Güney Afrika'da yüzde 35 düzeyinde. Herhangi bir ebeveyni olmadan büyüyen çocukların oranı ise Macaristan'da yüzde 5, İtalya'da yüzde 5, Şili'de yüzde 9, Güney Afrika'da yüzde 33 düzeyinde (World Family Map, 2017). Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; ülkemizdeki tek kişilik ailelerin oranı 2014 yılında yüzde 13,9 iken 2017 yılında yüzde 15,4'e, tek ebeveyn ve çocuklardan oluşan ailelerin oranı aynı dönemde yüzde 7,6'dan yüzde 8,5'e yükselmiştir.

 

Amerika Nüfus Sayımı Bürosunun verilerine göre, 1960 ve 2016 yılları arasında, iki ebeveynli ailelerde yaşayan çocukların oranı yüzde 88'den yüzde 69'a düşmüştür. Aynı dönemde, sadece anneleriyle birlikte yaşayan çocukların oranı yüzde 8'den yüzde 23'e, sadece babaları ile birlikte yaşayan çocukların oranı yüzde 1'den yüzde 4'e, herhangi bir ebeveyni ile yaşamayan çocukların oranı ise yüzde 3'ten yüzde 4'e, tek kişilik ailelerin oranı ise yüzde 13'ten yüzde 28'e yükselmiştir (United States Census Bureau, 2019).

 

Bugün modern dünyanın acı bir gerçeği olarak karşımızda duran ve küresel düzeyde gözlenen tek ebeveynlilik, hem anne ve babalar için özellikle de çocuklar için ciddi zorlukları ve yoksunlukları beraberinde getirmektedir. Ölüm veya boşanma sonucu ortaya çıkan tek ebeveynli aile modelinde, tek bir ebeveyn her iki ebeveyninde sorumluluğunu yüklenmek durumunda kalmaktadır. Çocuk büyütmek uzun soluklu ve pek çok zorluğu içinde barındıran bir süreçtir ve çocukların sağlıklı bir kişilik gelişimi için hem anneye hem de babaya ihtiyaçları vardır.

 

Tek ebeveynle büyüyen çocuklarda travma sonrası stres bozukluğu, içe kapanma, depresyon, öfke ve saldırganlık, davranış bozukluğu ve akademik başarıda düşüş gözlenmektedir. Bununla birlikte ebeveynleriyle sağlıklı bir bağlanma gerçekleştiremeyen çocuklarda düşük benlik algısı ve duygusal anlamda bazı sorunlar gelişebilir. Yapılan araştırmalar, biyolojik anne babasıyla büyüyen çocukların mutluluk düzeylerinin, tek ebeveynle büyüyen çocuklara göre daha yüksek olduğunu göstermektedir (Carlson ve Corcoran, 2001; Hofferth, 2006).

 

Anne veya baba yoksunluğunun çocuğun yaşamındaki etkileri çok derin ve uzun soluklu olmaktadır. Bugün batı toplumlarındaki gençliğe bakıldığında, inanç ve değer yoksunluğunun, uyuşturucu ve alkol bağımlılığının, gayri meşru ilişkilerin ve şiddet eğiliminin ulaştığı boyut çok korkutucu düzeydedir ve bunun temelinde bozulan aile yapısı vardır. Türkiye'deki çocuk suçluluğu ve boşanma oranlarını incelediğinizde iki durum arasındaki korelasyonu çok net görebilirsiniz.

 

Çocuklarımızı korumak, onları kendileri ve toplum için faydalı bireyler olarak yetiştirmek için aile bütünlüğünü korumak zorunda olduğumuzu unutmayalım.

 

Vesselam…