24 Haziran 2016

Modern Yunus Emre: Mehmet Görmez Hoca

Türkiye Taptuk Emre dergâhı misali, dünyanın dört bir yanında ne kadar mazlum, mağdur, biçare varsa bağrında toplayan bir ülke maşallah…

Son 10 yılda dünyada insani yardımlarda ABD'den sonra ikinci duruma gelmişiz. Hatta gayrı safi milli hâsıla göz önüne alınınca 1. sıradayız. Dünyaya yaptığımız yardımlar 135 ülkeyi kapsıyor. Birçoğumuzun ismini dahi bilmediği ülkelere, bölgelere yardımlarda bulunuyoruz. Sadece gıda göndermiyoruz, o ülkeden gelen talep neyse ona göre hareket ediliyor. Gıda isteyene gıda, Kur'an-ı Kerim isteyene Kuran-ı Kerim, öğrenci göndermek isteyen ülkelerin ve toplulukların öğrencilerini okutuyoruz. Dünyanın yoksul ülkelerine tarım öğretiyoruz, mühendislik öğretiyoruz, tıp öğretiyoruz, ilahiyat okutuyoruz. Bunu yaparken de dünyayı sömürmüyoruz.

Yakından takip ediyorum, Somali'de kuraklıktan etkilenen bölgeye yardım yapıldı, Zimbabve'de kuraklıktan etkilenenlere yardım yapıldı, Bakü'de Kur'an dağıtıldı, bu yıl 700 öğrenci daha gelecek, Morogoro İslam üniversitesi kendini Diyanet'e devretmek istiyor… Haberleri okuyunca göğsüm kabarıyor. Elhamdulillah diyorum inşallah bu işlere bir vatandaş olarak benim de bir damlacık bir katkım olmuştur, diyorum. Sonra evet, evet ben bu ülkenin vatandaşıyım, mutlaka katkım olmuştur diyerek seviniyorum.

Dile kolay tam 135 ülkeye durmadan yardım yapıyoruz. Evimize sığınan kardeşlerimize yaptıklarımız da cabası… 10 yıl öncesini düşünüyorum, bir de şimdiyi; şükrediyorum. Ya Rabbi bu günleri bize gösterdiğin için şükrediyoruz. Hz. Ömer misali dünyanın neresinde olursa olsun, mazluma el uzatma çabasının Allah'ın yardımıyla böylesi güzelliklere dönüştüğün görmek gurur verici.

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez Hocayla Medine'de tanışmıştık. O zaman Diyanet İşleri Başkan Yardımcısıydı. Riyad'da bir toplantıya gelmişler iki üst düzey yetkiliyle, sonra buralara gelmişken Medine'ye uğramadan, Hz. Peygambere selam vermeden gidilmez ki deyip, Riyad'dan Medine'ye gelmişlerdi. Aynı gün İsrail, Mavi Marmara gemisine baskın yapıyordu. Görmez Hoca, Ravzai Mutahharanın karşısındaki otele gelmişti, Medine şartlarında mütevazi bir oteli sırf Hz. Peygambere daha yakın olmak için tercih etmişti. Odaya sadece üstünü değiştirmek için geçti. Sonra lobiye indi, selamlaştık, tanıştık, onlar ziyaret için geçtiler, birkaç saat sonra geldiklerinde Mavi Marmara baskını olmuştu. Hoca bizimle beraber gece 3'e kadar baskını takip etti. Çok üzülmüştü. Odasına hiç çıkmadı. Gece 3'te otelden ayrılırken eşyalarını bile almaya çıkmadı odaya, o hüzünle ayrıldı otelden… Sonra birkaç görüşmemiz daha oldu Hocamızla, her birinde daha da sevdik Hocayı… İşte o Görmez Hoca İslam aleminin dertleriyle hemhal olup, bugün dünyada 135 ülkede var olup insanların dertleriyle hemhal olmamıza vesile oluyor. Hiç reklamı yapılmıyor bu hizmetlerin, çünkü mayasına Allah rızası katılmış şeyler bunlar, sizin, benim katkılarımız bu vesileyle taşınıyor dünyanın dört bir yanına…

Ben Türkiye'yi hep Taptuk Emre dergâhına benzetirim, içinde bol alçak gönüllülük olan, elinde avucunda olanı paylaşan, asla haksızlık yapılmayan bir dergâh… Bu dergâhın Yunus Emre'si de hiç kuşkusuz Diyanet işleri Başkanı Mehmet Görmez Hocadır. En zor zamanda İslam âlemine ışık olma yolunda güzel adımlar atmamızı sağlayan bu mümtaz insan bu ülkeyi güzelliklere taşıyan güzel geminin kaptanı olarak, en güzel hayır limanlarına taşıyor bizleri…

Bakmayın siz bir araba meselesinde fırtına kopardıklarına, kendi altlarındaki arabanın yarısı etmeyen bir arabayı göze sokup, bu güzel hizmetleri engellemeye çalışmışlardı. Mesele araba değildi, mesele bu ülkenin dünya ile buluşmasına engel olmaktı. Elhamdulillah bu tuzağı büyük gayretlerle aştık, önümüze bakıyoruz, hedefimiz daha güzel hizmetler sunmak…

İyilik her yere ulaşmalı, buna vesile olan herkesten Allah razı olsun. Dünyayı iyilik değiştirecek…