17 Kasım 2021

​Modernin üç dogması: Evrim, eşcinsellik ve evrensellik

Lafızlar kimi zaman gösterdiklerinin tam tersi yahut maksadının ötesinde mefhumlarla başka mana ve maksatların sebebi olabilirler. Aydınlanma çerçeveli modernite aklı özgürleştirerek dogmaları aşmayı sağladığı iddiasıyla eleştirel düşünce doğrultusunda bir çağa tahakküm etti ve ediyor. Hayatı dogmalardan temizleyerek hakikate yol açtığını iddia eden bu yaklaşım, dogmanın yeniden üretildiği bir kuluçka haline geldiğinin farkında mı? Bunu bilerek yahut isteyerek ya da bilmeden istemeden yaptı ama hayatımıza giren kimi kavramlar bize dogmanın yeniden doğuşunu gösterir gibidirler. Bu cümleden gündelik dolaşımda aklımıza dokunan evrim, eşcinsellik ve evrensel gibi lafızlar artık siyasallaşan bir ideolojik boyutta üretilmiş dogmalara dönüşmekte, üzerlerine konuşmanın bile kabul edilemez görüldüğü hatta suç gibi telakki edildiği, neredeyse kanunlarla korunacak bir çerçeve ile hayatımıza tahakküme çalışıyorlar. Bu olunca da bu lafızlardan kimilerinin içerdiği bir miktar gerçeklikte o puslu havada görünmez oluyor.

Hayatının ortaya çıkışı bu cümleden insanın tezahür ve teşekkülü ile alakalı ortaya atılan evrim teorisi modern zamanda varoluş izahının tek açıklaması olarak kabul ediliyor. Modern insana dogma olarak sunulan dinin izahları saçma iken evrim teorisinin siyasallaşmış ideolojisi bize tek gerçek olarak bu teoriyi sunuyor/dayatıyor. Her bilim yaklaşımı kendi mantık çerçevesinde varlığı açıklayan bu yaklaşım kendi izah alanı ve yöntemi içinde bir teori iken bunun doğruluğuna yan bakmak, sorgulamak bile cahillik, gericilik hatta suç gibi görülebiliyor. Bazı bilim dallarında bu yaklaşıma dayanmadığınızda yahut şerh düştüğünüzde akademik sayılma şansınız yok oluyor hatta dışlanıyorsunuz. İşte sorun da burada başlıyor. Dogmayı ortadan kaldırdığını ve eleştirel düşünceye yol açtığını iddia eden bir teoriyi eleştirmek bir dogma duvarına çarpıveriyor. Adeta bir inanç gibi kutsanarak “bilimsel” bir mahkeme sizi yargılayıp hükmünüzü boynunuza asıyor. İşte dogma tam burada siyasallaşan bilim ile ideolojik bir yapı olarak karşımıza dikiliyor. Burada mesele ne evrim teorisi ne de onunla hayatın varoluşunu açıklamak; sorun bunu bir dayatma halinde mutlakmış gibi yaparak ilim zihniyetini ve tenkidi bakışı yok sayarak teoriyi adeta tanrılaştırarak kutsallaştırıp aksini söyleyenleri suçlayan bir siyasal/dogmatik dil kurulmasıdır. Bu yazıdaki amaç da bu dayatmacı ve üstten bakan dogmatik zihniyet ve dile dikkat çekmektir.

İnsan ilişkilerinin kadın ve erkek çerçevesindeki düzlemine başka bir yaklaşım ekleyerek bir tercih alanı oluşturan eşcinsellik konusu da bireyin hayatındaki doğru ya da yanlış bir kararı olmanın ötesinde üzerinde konuşmanın bile söz konusu edilemediği, itirazın gericilik, yobazlık, çağdışılık gibi dogmanın yeniden üretildiği bir düzlemde bize bayrak sallıyor. İşin insani ve ahlaki yönlerini konuşmaya bile gerek görmüyoruz. Lakin bu meseleyi savunanlar için eşcinsellik bir tabudur. Dogmatik bir kutsal alanıdır. Taraf olmak gibi karşı olmanın da bir insanlık durumu olduğunu bile kabullenmek istemeyen bir anlayış söz konusudur. Bunun bir genetik sonuç olduğu gibi ultra bilimsel tezler de caridir. Dünya üzerinde bazı ülkelerde bu konunun eleştirilebilmesi söz konusu değilken, eleştirel bakışlar ise adeta suçtur. Neredeyse yasalar çıkıp eşcinsellik yanlıştır, demek bir kamu suçu haline getirilecek ve ağzını açan gözünü mahkeme de açacaktır. Konunun kendi varoluşundaki iç sorunu ötesinde modern zamanın dogmalar üreten zihni burada kendisini bir lafzın kalesine hapsederek insanlığın idrakine caka satmaya çalışmaktadır. Doğal eğilimleriyle bir cinsi temayülü seçmek durumunda kalan bireylerin durumu ise bahsedilenin tamamen dışındadır. Cinsiyetçi temayülün cinsiyetsizleştirmek noktasındaki tefriti olan bir bakış açısı da bu işin arkasında değnek sallar görünmektedir.

Evrensellik iddiası da modernin kendi tarihi ve fikri şartlarından çıkan zihniyet ve kavramların adeta tarihin sonunu inşa edecek güçte ve kifayette olduğu iddiasıyla ortaya konulmaktadır. Bilim kendi dogmasını adeta kendi eliyle üretmiştir. Evrensel olana karşı söz etmeye kalktınız mı insanlığın en yüce sesleri insanlık mabetlerinden size vaazlar verilmektedir. Hayatı piyasa mantığı ile yöneten bir zekâ insanı da ekonomi kadar dar sanmaktadır. Evrim veya eşcinsellik gibi dogmalarını da aynı şekilde bilim yaftası/kutsaması ile meşrulaştırarak insanlığa dayatmaktadır. Korona olayı göstermiştir ki insanlık küresel ve evrensel bir düzende falan değildir. Küreselin ürettiği bir belaya herkes kendi dünyasında karşı koymaya çalışmaktadır. Aşı piyasası acımasız bir ağ olurken insanlığı bu çukurdan çıkaracak evrensel bir makuliyet görülememektedir. Evrensel dogması konuşulamaz üzerine konuşmayı ve aydınlanmayı temel tezi kılan bir zihniyetin kendisini tükettiği bir yerdir.

Sözde Ermeni iddialarını mahkeme kararları ile korumaya çalışarak aksini söyleyenlere söz ettirmeyen, mahkemeler kuran bir zihniyetin dünyasındaki dogmatik siyasal ideolojik çerçeve aşikârdır. İnsanlık bugün korona belasında nasıl kurtulmak için aşılar, ilaçlar ve tedbirler arıyorsa dogmalar zihniyeti içinde kaynağı her neresi olursa olsun içinden ve dışından gelen tüm bu baskılara bir isyan ahlakı geliştirmek zorundadır. Lakin günün sonunda isyan ahlakının kendisinin kutsanıp dogmaya dönüştüğü, menfaatler ve çıkarlar ürettiği o yerde yeni bir tecdid ve isyanda kapıda hazır beklemelidir. İnsanlık klasiklerle kendisine özündekini gösterdiği o yerden, o kaynaktan hayata ve kendisine bakarak geleceğini düşünmelidir. Modernin örnek olarak verilen üç dogması gibi gelenek de kendine şekilden ibaret yahut lafızları mefhumunu çoktan kaybetmiş dogmalar üretmektedir ki bunlar moderninkiler kadar hatta daha fazla hayatımızı ve değerlerimizi ziyan etmektedir. Bu bakımdan dogmaları yeniden üreten zihniyetin esası benzer ve muhtevası aynıdır.

Dogmanın konuştuğu yerde hayat susar.

Vesselam.