01 Ağustos 2016

Muhterem Hocaefendiden, FETÖ’ye

Ne kadar sert bir süreçten geçmiş değil mi kırk yılda… Hayır hayır bu işler son üç yılda oldu. Gülen 3 yıl önce ölseydi binlerce kişi katılırdı cenazesine... Bakanlar, vekiller, iş adamları, halk, asker, bil umum herkes…

Ama 15 Temmuz gecesi sonrası cenazesi meydana gelse namazını kıldıracak imam bulamayacaklar. Darbeci askerlerinin cenaze namazını kıldıracak imam bulamadıkları gibi...

Kitapları yüz binlerce basıyordu, evinde Muhterem hoca efendi kitabı bulunmayan Allahın kulu kalmamıştı. Kullandığı o ağdalı diline rağmen illaki birkaç kitabı bulunmalıydı, her ihtimale karşı, eve sigorta gerekiyordu çünkü… Zaman gazetesi olmalıydı, Sızıntı dergisi veya dergilerden en azından biri…

Devletin kılcallarına işlemiş korku imparatorluğundan korunmanın yolu buydu, ne yazık ki… Hatta biri bana şöyle demişti bir zamanlar “Gün gelecek Zaman Gazetesi aboneliğinin kaç yıllık olduğunu insanlar kendine referans olarak sunacak” hakikaten de öyle oldu. Gün oldu, onların oldu her şey, Eğitimle başladı, sonra Adliye, Emniyet… Askeriye zaten onlarınmış meğerse…

Darbe girişimine kadar insanların bir kısmı hala onlara iyi çocuklar gözüyle bakıyordu. Sonra insanlar uykularından sert bir tokatla uyandırılan ergenler gibi “bu neydi” moduna geçtiler. Muhterem Fetullah Gülen, korku filmlerinden fırlamış gibi sahneye daldı, yüzündeki maskeyi yırttı ve korkunç sesiyle “Hah ha haaa” dedi birden… Herkes yerinden irkildi. Birileri dona kaldı, birileri birkaç saatte üstündeki korku perdesini yırttı ve “Fetö”nün finali oldu. Kırk yılda kurulmuş bir imparatorluk yirmi saatte yerle yeksan oldu. Salya sümük akıtarak insanlara din üzerinden siyaset yaparak toplanan milyar dolarlar değerindeki arsalar, okullar, şirketler hepsi devletleştirildi. Halktan rızaya dayalı zorla alınan mallar halkın devletinin malı oldu.

İnlerine girildi, in bulamayıp ortalıkta dolaşan sözde suikast timleri, domuz avına gidenler tarafından görülüp avlandılar. Soruları çalıp SAT komandosu olanlar devleti satmaya çalışırken domuz avının oyuncağı oldular. Her ne kadar biz şu bu değiliz deseler de aklıma bir reklam filmi sahnesi geldi, “Biz satıcı değiliz, yiyiciyiz biz yiyici” repliği kulaklarımda çınladı.

Eh Muhterem Hoca efendiden, Fetö'ye kadar düşmüşken, düşene bir tekmede siz vurun ki tekmenizin değeri anlaşılsın, birileri kalkıp bir daha kendini Mehdi filan ilan etmesin.

Allah'ım sen bizi aziz iken rezil etme, insanlara rüsva etme, namusumuzla, şerefimizle emaneti sana teslim etmeyi bize nasip et. Bizi Fetullah Gülen'in düştüğü duruma düşürme… Amin…