28 Haziran 2016

Müslümanlar ve Yahudiler

2010 yılındaki Mavi Marmara hadisesi ve Gazze ablukası nedeniyle Türkiye ve İsrail arasında ciddi sorunlar yaşanıyor. Son günlerde gelen bilgiler bu konuda bir antlaşmaya varıldığı ve çözüm bulunduğu şeklinde…

Yahudiler tarihten günümüze kadar ciddi şekilde inat eden, ihanet eden bir toplum olarak karşımıza çıkmışlardır.

Peki, Müslümanlar tarihte ilk defa karşılaştıkları Yahudi kabileler olan Beni Kaynuka, Beni Nadir ve Kurayza oğullarıyla neler yaşamışlardır. Hz. Peygamberle münasebetleri nasıl olmuştur, bugün biraz bu konuyu irdeleyelim istedim.

Rasulullah (sav) Medine'ye teşrif ettiği gün Müslümanların toplam nüfusu, 1050 nüfuslu şehirde, 550 idi. Rasulullah s.a. Medine'ye 3 gün daha geç teşrif etse, Abdullah b. Übey b. Selül ‘Yesrib site devleti' başkanı olacaktı. Rasulullah (sav)'in, teşrifinden kısa süre sonra Medine'ye hâkim olmasının temelinde üç sebep yatmaktadır.

  1. Hz.Muhammed (sav)'in bölgede güvenilirliği.
  2. Hicretin her an artan oranda devam etmesi.
  3. Müslümanların karşısındaki grupların aralarında devam eden ihtilafların varlığı.

Rasulullah s.a. hazırladığı Medine sözleşmesiyle, hem Müslümanların güvenliğini, hem Medine'nin güvenliğini teminat altına almış; kabileler arasındaki ihtilaflarda, nihai çözümün kendisinde olduğunu ilan etmiştir. Sözleşme şartlarına riayet kaydıyla isteyen kabileler Medine sözleşmesine katılabiliyordu.

Medine'de yerleşik olan en önemli Yahudi kabilesi Kureyza Oğulları da Evs kabilesinin müttefiki olarak Medine sözleşmesine katılmıştı. Kureyza oğullarının canları, malları ve inanç hürriyetleri Medine sözleşmesine katılmakla garanti altına alınmıştı. Buna karşılık Medine'ye yapılacak bir saldırıda Yahudiler de savunmaya katılacaklar; Müslümanların aleyhine düşmanlarıyla özellikle Kureyşle ittifak yapamayacaklardı.

Medine sözleşmesini ilk delenler Kaynuka oğulları oldu. Kaynuka çarşısında, bir kuyumcuda Müslüman bir hanımın eteğini tuzak kurarak düşürüp eğlenmeye başladılar. Kadın yardım isteyince Müslüman bir erkek yardımına koşup, alay edenlerden birini öldürdü. Oradaki Yahudiler de toplanıp o Müslüman'ı öldürdüler. Rasulullah (sav) Kaynuka oğullarının 2/3 sini sürgüne gönderdi. 1/3'ü Medine'de kaldı. Ancak sürgüne gidenler, istedikleri zaman Medine'ye gelebilecekler, 3 gün kalabileceklerdi.

Nadîr oğulları da Medine sözleşmesine katılanlardandı. Medineli bir Müslümanın öldürdüğü iki kişinin, paylarına düşen diyetini Rasulullah'a vermek için, Rasulullah'ı mahallelerine davet ettiler. Rasulullah ile müzakere yaparlarken, gölgesinde oturdukları şatonun tepesinden Rasulullah s.a in üzerine değirmen taşı attılar. Taş Hz. Peygamber s.a.'e isabet etmedi. Nadir oğulları bu türlü suikastlarla epey kimseyi ezerek öldürmüşlerdi. Rasulullah s.a. bunları kuşatmaya aldı ve Haybere sürdü. Hem Kaynuka oğullarının hem de Nadîr oğullarının kuşatılması sırasında fiili bir çatışma olmadı. Nadir oğullarının elinde hîn-i hacette kullanabilecekleri müşterek bir tasarruf sandıkları vardı. Hem bu sandıklarını, hem de Medinelilerdeki alacaklarını tahsile imkân sağlandı. Rasulullah, Yahudilerin vadesi gelmemiş alacaklarının erken ödenmesi için, Yahudilere, belli miktarlarda alacaklarından tenzilat yapmalarını istedi. Bir de, İslamdan önce, çocuğu olmayan Araplar çocukları olduğu takdirde Museviliğe adıyorlardı. Bu çocuklar Nadîrli aileler içindeydi. Nadir oğulları, sürgüne giderken bu çocukları götürmek istedi. Çocukların ebeveynleri buna karşı çıktılar. Bu konuda Rasulullah, Müslümanlardan taraf olmadı. Çocukları götürdüler. Nadîr oğullarının bu sürgünü sırasında, Kureyza oğulları ise onlara arka çıkmadı.

Haybere sürülen Nadîr oğulları, Kureyş ve Gatafanlılar birlikte bir tertip düzenlediler ve Dümet'ül Cendelde Müslüman kervanları vurdurarak orada maraza çıkardılar. Rasulullah ordusuyla Dümet'ül-Cendel üzerine yürüyünce, Nadir oğulları, Kureyş ve Gatafanlılar Medineyi basıp yağmalamayı, Medine'nin altını üstüne getirmeyi planlamışlardı. Kureyza oğulları, Müslümanların durumu kritikleşince Nadîr oğullarının teklifini kabul etmişler ve Müslümanlara hıyanet etmişlerdir. Resulullah Hz. Cebrail'in emriyle Kureyza oğulları yurdunu kuşatmıştır. Kuşatma 25 gün sürmüş sonunda Beni Kureyza teslim olmuştur. Daha önce müttefekleri olan Evs kabilesinden Sa'd b. Muaz'ın hakem olması şartıyla kalelerinden inebileceklerini ifade edince, Mecsid-i Nebevinin yanındaki askeri hastahanede yatmakta olan Sa'd b.Muaz Rasulullah'a haber gönderdi, Sa'd bir eşek sırtında Kureyza oğulları mahallesine geldi. Sa'd önce kendi kabilesi olan Evs'e, verdiği kararı itirazsız kabul edip etmeyeceklerini sordu. Kabul edeceklerini söylediler. Aynı soruyu Rasulullah'a sordu, Rasulullah da kabul edeceğini beyan etti. Aynı soruyu Kureyza oğullarına sordu, onlar da kabul edeceklerini ifade ettiler. Bunun üzerine Sa'd: Kureyza oğullarından eli silah tutanların öldürülmesine, kadın ve çocuklarının esir edilmesine, mallarının Müslümanlar arasında paylaştırılmasına karar verdi. Bunun çok ağır bir hüküm olduğunu bilen Rasulullah “Bu, yedi göğün üzerindeki Allahın takdir ettiği hükümdür.” diye mırıldandı. Bu Tevratın hükmüydü. (Tesniye 20/10-15).Bu hüküm Kur'ana da uygundu.(KK 5/33-34) Hz.Aişe'nin rivayetine göre öldürülen Kureyza'lı sayısı 400 dür. Bazı rivayetler sayının 700 ila 900 olduğunu da ifade ederler. Bu olayla birlikle geriye kalan Beni Kurayzalılar Suriye bölgesine göçmüş uzun süre Müslümanlarla, Yahudiler arasında herhangi bir münasebet olmamıştır.

Yahudi Devleti ile yapılan antlaşmalarda çok dikkatli olunması gerekiyor. Onlar kendi yumurtlarını pişirmek için dünyayı yakmaktan çekinmeyecek kadar pervasızdırlar. Her kelimesi, her satırı iyice incelenerek, Gazze ile ilgili kesin ve net çözümler bulunarak bir antlaşma imzalanmalıdır. Aksi takdirde bu kavim hainliğine devam etmeyi kendine görev addedecektir.