Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 111

Dolmabahçe'de misâfir edildi

Hasan Rıza Soyak, İnönü'nün, Şubat ayı içerisinde Dolmabahçe Sarayı'nda misâfir edildiğini kaydediyor. Bu misâfirliğin hangi târihlerde, kaç gün olduğunu tam olarak tesbît edemedik. Mâmâfih, “Tek Adam”, 24 Şubat 1938'de Ankara'da Balkan Devletleri Toplantısını tâkîb etmek üzere İstanbul'dan trenle yola çıktığında, yanında İnönü ve Dr. Refik Saydam da vardı. (Soyak 1973: 738)

Soyak'ın yazdıklarından, İnönü'nün, sanki (“Tek Adam”ın zâtürreye yakalandığı) Şubat başından aynı ayın 24'üne kadar Saray'da misâfir edildiği intibâı hâsıl oluyor. İnönü, el yazması Hâtırât'ında, bu husûsta:

“1938, geçen şubat, İstanbul'da ilk hastalık; beni çağırdı. Beraber Ankara'ya döndük.”

şeklinde kayıd düşmüş. Şifâhî Hâtırât'ında ise, zamân karışıklığı var:

“Atatürk kasım ayında (12-20 Kasım) [1937] Diyarbakır taraflarına uzunca bir seyahat yaptıktan sonra Ankara'ya döndü. Bu kış [1937 kışı] boyunca, hemen hemen haftada bir defa beni Köşk'e çağırırdı. Onunla ve arkadaşlarla beraber yemek yerdik. Atatürk ile görüşürdük. Nihayet Atatürk, 1938 ilkbaharında İstanbul'a gitti ve bir daha gelmedi. İstanbul'da, Dolmabahçe'den, bir gün bana Atatürk'ün hasta olduğunu haber verdiler. Derhal gelip görmek için müsaade etmesini istedim. Cevap verdiler. Çağırıyordu. İstanbul'a geldim. Saray'da beni misafir etti. Bir hafta kadar kaldım. Eskiden olduğu gibi arkadaşça bir hafta geçirdik ve Ankara'ya döndüm. Bu günlerde sıkı bir perhiz ve kontrole tabi tutulmuştu, fakat hastalığı henüz ağırlaşmamıştı.” (İnönü 1998: II/84-85)

1969'da anlattığı bu hâdisede, hâfızası İnönü'nü yanıltmış ve Dolmabahçe Sarayı'nda misâfir edildiği târihleri yanlış hatırlamıştır. Buradaki ifâdelerinden, “Tek Adam”ın 27 Mayıs 1938'de İstanbul'a gelip bir daha Ankara'ya dönemediği ve hastalık şüyû bulduktan sonraki devrede Dolmabahçe'de misâfir edildiği mânâsı çıkıyor. Hâlbuki, henüz hâtıralarının çok tâze olduğu bir vakitte (Şubat 1939) kaleme aldığı el yazması Hâtîrât'ında, yukarıda naklettiğimiz gibi, târihi, Şubat 1938 olarak veriyor; ki hem Soyak'ın şahâdetiyle, hem de hâdiselerin seyri hakkındaki mâlûmâtımızdan bunun böyle olduğunu biliyoruz.

Bununla berâber, Saray'da ne kadar müddetle misâfir edildiği açık değildir. Kendisi “bir hafta kadar kaldım” diyor. Onun bu ifâdesini, Soyak'ın, Efendi'si hakkında, “Doktorların, henüz tamamen iyileşmediğini kendisine iyice izah etmiş olmalarına rağmen, Ankara'ya dönmekte ısrar ediyor ve 24 Şubat [1938] günü İstanbul'dan yola çıkıyor” şeklindeki ifâdesiyle birleştirerek, İnönü'nün misâfirliğinin, henüz zâtürre hastalığının devâm ettiği Şubat'ın ortasında başlayıp aynı ayın 24'üne kadar sürdüğü tahmîn edilebilir.

Har hâl-ükârda, Dolmabahçe'deki misâfirlik, aralarına nifâk sokmak istiyenlerin planlarının pek de muvaffak olmadığının alâmetidir. Filvâki, münâsebetleri, “Tek Adam”ın intihâî komaya girmesine kadar “Büyük Üstâd” – Tilmîz, “Büyük Şef” – “Râdife” şekliyle devâm edecek, “halef” olabilmek için İnönü'ne karşı vâkî veyâ mutasavver tertîbler, bu sıkı münâsebetler sâyesinde akamete uğrıyacaktır.

27 Şubat 1938'deki çay ziyâfetinde berâberdiler

Çalışmamızın “Tedâvîsi ve Ölümü Hakkında Aykırı İddiâlar” başlıklı 4. Fasl'ında, “Büyük Şef”in, 25 Şubat 1938 günü, refâkatinde İnönü olduğu hâlde Ankara'ya gelip burada  Balkan Antantı Dâimî Konseyi'nin 23, 24, 27 Şubat 1938 günleri devâm eden çalışmalarını tâkîb ve iştirâkçileri 27 Şubat 1937 akşamleyin Çankaya'da çay ziyâfetine dâvet ettiği, bu ziyâfet esnâsında, Sıhhiye Vekâleti Müsteşârı Dr. Asım Arar vâsıtasıyle, evvelâ Dâhiliye Vekîli Şükrü Kaya ve Başvekîl Celâl Bayar'ın, arkasından da bütün Hükûmet ricâlinin, müşârünileyhin ölümcül hastalığından haberdâr olduğu gibi husûslara temâs etmiştik. Bu çay ziyâfetinde, İnönü de dâvetli idi. Nitekim, 28 Şubat 1938 târihli Akşam gazetesinin birinci sayfasındaki haberde, onun ismi de zikrediliyor:

“Ankara 27 (A.A.) – Reisicümhur Atatürk, Yunan Başvekili ekselans Metaksas, Yugoslavya Başvekili ekselans Stoyadinoviç ve Romanya Hariciye müsteşarı orta elçi ekselans Komnen ile diğer Balkan murahhasları erkânını bugün Çankayadaki köşklerinde çaya davet buyurmuşlardır.

“Bu çayda B. M. Meclisi başkanı, Başvekil, bütün vekiller, Balkan antantı devletleri orta elçileri, İsmet İnönü, Balkan ve Türk gazetecileri hazır bulunmuşlardır.”

“Büyük Şef”inin ölümcül hastalığını İnönü'nün de o gün öğrenmiş olduğuna şüphe yoktur.

İnönü, azlinden sonra da “Büyük Şef”in işret sofralarının dâvetlisiydi

Burada olduğu gibi, bundan sonra da, İnönü'nün resmî hayâtta varlığı hissedilmeye devâm edecektir. Dahası, “Büyük Şef”in, İstanbul'a hareket ettiği 26 Mayıs 1938 târihine kadar, İnönü, kendisinin de Hâtırât'ında bahsettiği gibi, birçok def'a Köşk'e dâvet edilecek ve Şef'inin işret sofralarında hazır bulunacaktır.

Bu husûs da, Mehmet Soydan'ın “Atatürk'ün Sofrasına Çağrılı Olanlar” hakkında Nöbet Defterleri üzerinde yaptığı araştırmaya istinâden tam sayısıyle tesbît olunabiliyor. Buna göre, İnönü Başvekâletten azlini mütâkiben, 1937'nin son aylarında beş ve 1938'in ilk beş ayında sekiz def'a Mustafa Kemâl'in işret sofralarının dâvetlisi olmuştur. Ayrıca, “Büyük Şef”, onu, aynı devrede, dört def'a da gündüz kabûl etmiştir.

Bundan da anlaşılacağı vechiyle, Mayıs 1938 sonuna kadar muhtelif vesîlelerle, def'alarca yüz yüze görüşmüşlerdir. Sonrasında ise, biraz aşağıda anlatacağımız gibi, birbirleriyle muntazaman haberleşmişler ve bilhassa birbirlerinin sıhhî vazıyetini yakından tâkîb etmişlerdir. Mâmâfih, bu vasatta alttan alta kızışan iktidâr mücâdelesi sebebiyle, İnönü, İstanbul'a gidememiş ve bir daha “Büyük Şef”iyle vicâhen görüşememiştir.  

 

Mehmet Soydan'ın, Nöbet Defterleri üzerinde yaptığı takdîre şâyân araştırmaya istinâden, İnönü, azlinden sonra da, toplam 13 def'a, “Büyük Şef”inin işret sofrasının dâvetlisi olmuştur.  Yukarıdaki liste, devrin önde gelen Devlet adamlarının Mustafa Kemâl'e yakınlıklarını tesbît bakımından mühim bir kaynaktır…
*** 
 

 

Mustafa Kemâl ile İnönü'nün münâsebetleri hakkında Mehmet Soydan'ın bir başka çalışması…
*** 
 
 

 

 

 

 

Ölümcül hastalığın pençesindeyken dahi mahmîsini unutmadı

Yukarıda, M. Kemâl'i tedâvi etmek için Türkiye'ye üç def'a gelen (mâmâfih, hastası,  telefon ve mektup vâsıtasıyle –bir bakıma- devâmlı müşâhedesi altında bulunan) Dr. Fiessinger'nin 2. ziyâretinin, 8-11 Haziran 1938 târihlerinde vâkî olduğunu kaydetmiştik. M. Kemâl, o esnâda İnönü'nün de safra kesesi iltihâbından hasta yattığını bildiği için, Dr. Fiessinger'yi, Ankara'da İnönü'nü tedâvîye göndermiş, kendisine Dr. Tevfik Sağlam ve Dr. Mim Kemâl Öke de refâkat etmişlerdir. (Akşam gazetesinin 10 ve 11 Haziran 1938 târihli nüshaları.) (Bayar, bu fikrin kendinden çıktığını ifâde ediyor. –Milliyet, 12.11.1974, s. 6-)