Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 118

Resimde, Mustafa Kemâl, Savarona yatında, Hasan Rıza Soyak (ortada, bir adım geride) ve Başvekîl Celâl Bayar ile görülüyor… 
“Büyük Şef”, ölümcül hastalığının 55 gününü (1 Haziran – 25 Temmuz 1938) bu yatta geçirmiş, bunun 22 gününde, kendisine, tahsîl çağından beri en yakın dostları arasında yer alan Ali Fethi Okyar ile Ali Fuat Cebesoy da refâkat etmişti…
Cebesoy, “sınıf arkadaşı”na verdiği “sonuna kadar onun yanında ve hizmetinde olma” sözünü yerine getirmek için, Savarona'dan sonra, Saray'da da arkadaşını ziyâret edip onu tesellî etmek istemiş, lâkin Hasan Rıza Soyak ve arkadaşları, siyâsî hesâblarla, buna imkân vermemişler, bunun üzerine, Cebesoy da, Hâtırât'ını, onlara lânet ederek bitirmişti…
*** 

 

 

 

 

 

 

 

Totaliter Şefliğin bile hudûdu var

Bunlar, Cebesoy'un Hâtırât'ının çok ibertâmîz sayfaları…

Bir Diktatörü, bir Müstebid Hükümdârı, daha ötesi bir Totaliter Şefi gözümüzün önüne getirdiğimiz vakit, onu, Müşriklerin beşer kılıklı ilâhları gibi, neredeyse nâmütenâhî iktidâra sâhib bir varlık sûretinde tasavvur edebiliriz. Hâlbuki onun da, en başta beşerî zaafları sebebiyle, iktidârını sarsacak, hayâtı ona zehredecek hatâlara sürüklendiğini görüyoruz. Mâmâfih bundan daha beteri, gayr-i mazbût hayâtını idâme ettirebilmek, dünyevî ihtirâslarını tatmîn edebilmek ve makyavelist siyâsetlerini muvaffak kılabilmek için bir maşa gibi kullandığı etrâfındaki şahısların da onu kullanabildikleridir. Ona kölece hizmet eder, ama karşılığında da ondan bol bol nemâlanırlar… Fırsat bulunca, ya onu alaşağı eder, ya da onu ellerinde esîr tutar, onun nâm ve iktidârını bol bol istismâr ederler…

Velhâsıl, öyle görünüyor ki onun bütün azâmeti, hakîkatte bir serâbdır…

Ali Fethi, İnönü'ne rakîb olmadı

Ali Fethi Okyar, halef namzedi olarak ismi geçenlerden biriydi. Daha evvel, Ali Fethi bahsinde,  Cemal Kutay'ın Fevzi Çakmak'tan, onun da Şükrü Kaya'dan rivâyetine istinâden, “Ebedî Şef”in “Cumhûr Reîsliği mührünü Ali Fethi'ye emânet ettiğini” kaydetmiştik. Mustafa Kemâl'in etrâfından da onu bu istikamette teşvîk edenler mevcûddu. Bunlardan birisi, “Selânik Yârânı”ndan, 2-4. Devrelerde Rize, 5. Devrede (1935-1939) Çoruh Meb'ûsu ve Türk Hava Kurumu Başkanı Fuat Bulca (1881-1962) idi. İnönü'nün onun hakkındaki müşâhedesinden, asırlık Cemâat Kültürüne muvâfık sûrette ikili oynadığı anlaşılıyor:

“Hastalık sırasında en çok telaş edenlerden biri de, Fuat Bulca idi. Fethi Bey ile çok uğraştı, saptıramadı. Her vesile ile bana hulus göstermekten geri kalmıyordu.” (İnönü 1998: II/105)

Bu telkînlere rağmen, İnönü ile hiçbir devirde arası bozulmıyan ve CHP teşkîlâtının da onun halefliğini desteklemiyeceğini bilen Ali Fethi, bu telkînlere iltifât etmiyor:

“Fethi Okyar, fitneye iltifat etmedi. […]

“Fethi Okyar, [Kâzım Karabekir'e nisbetle] çok daha sakin ve vakur…”  (İnönü 1998: II/107, 110)

CHP teşkîlâtının onu desteklemiyeceği husûsunda, Şükrü Kaya'nın, Fevzi Çakmak'la haleflik mes'elesini müzâkere ederken, böyle bir ihtimâle karşı aksülamelini hatırlıyalım:

“- Bütün orduyu harekete getirseniz, Meclisi kuşatsanız, hepsi Halk Partili olan mebuslardan, eski hasımları Serbest Fırka Liderine bir tane rey almanız mümkün olmaz!” (Çakmak'ın 1940'lı  senelerde Cemal Kutay'a verdiği mülâkattan, haftalık Millet mecmûası, 3 Ocak 1963, s. 15)

İnönü, Şeflik makamına oturunca, bu arada –telkîni üzerine- (İnönü 1998: II/109) tekrâr CHP'ye kaydolan Ali Fethi'nin desteğini karşılıksız bırakmadı; Totaliter Rejimin usûllerine muvâfık olarak Bolu Meb'ûsu “seçilen” Okyar'ı, 2. Saydam Hükûmetinde, Adliye Vekîli tâyîn etti (26 Mayıs 1939). Ali Fethi, rahatsızlığı sebebiyle, 12 Mart 1941'de istîfâ edinceye kadar bu Vekâlet onun uhdesinde kaldı. İstîfâsından iki sene sonra, 7 Mayıs 1943'te vefât etti.

 İnönü, kendisine karşı tertîbler sebebiyle, uzun müddet İstanbul'a gidememişti. Partisi tarafından “Millî Şef” ve Partisinin değişmez Reîsi intihâb edildikten sonra, nihâyet 2 Mart 1939 sabahı, eşi Mevhibe Hanım'la berâber İstanbul'a geldi. Burada muhtelif resmî zevâtla ve meslekî teşekkül temsîlcileriyle görüştü, Üniversiteyi ziyâret ederek talebelere hitâben bir nutuk îrâd etti, İstanbul'un bâzı köylerini dolaştı; beş gün süren temâslarından sonra, 8 Mart 1939'da Ankara'ya döndü. Kendisini İstanbul'da karşılıyanlar arasında Okyar da vardı. Gazetelerdeki resimlerde, pek samîmî sohbet hâlinde görülüyorlar…

 

İsmet İnönü'nün “Millî Şef” ünvânıyle Kemalist Rejimin başına geçtikten sonra İstanbul'a ilk ziyâreti esnâsında (2-7 Mart 1939) kendisini karşılıyanlar arasında, Selânik günlerinden beri Dâvâ arkadaşı ve hasbî dostu olan Ali Fethi Okyar da vardı…
***