Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 189

Huzûr veren bir arkadaş”

Altay ve Kinross, Âfet Hanım hakkında birbirini têyîd eden müşâhedelerde bulunuyorlar:

“Atatürk'ün, üzüntüsünü giderecek bir arkadaş bulmuş olmasına hepimiz çok sevinmiştik…” (Altay 1970: 390)

“Âfet Hanım, özellikle, Gazi'ye huzur veren bir arkadaş oldu. Böylece, Latife Hanım'ın ayrılışından beri Çankaya'da hüküm süren boşluk doldurulmuştu.” (Kinross 1981: 711)

 

“Huzûr veren bir arkadaş”…
***  
 

 

 

 

“Sapına kadar Kemalist” Prof. Dr. Mina Urgan'ın müşâhedesi

Bu arada, henüz 11 yaşındayken ilk dansını M. Kemal'le yapan ve ilk içkisini de o sırada onun elinden içen (Urgan 1998: 157), kendisini “sapına kadar Kemalist” olarak târif eden (Urgan 1998: 158)  İngiliz Dili ve Edebiyâtı Prof. Dr. Mîna Urgan'ın (İstanbul, 1915- a.y., 15.6.2000) müşâhedesi de, Altay ve Kinross'un müşâhedelerini hatırlatıyor:

“Mustafa Kemal, Âfet Hanım dışında hiçbir kadınla uzun süren mutlu bir ilişki kuramamıştı.” (Mîna Urgan, Bir Dinozorun Anıları, İstanbul: Yapı Kredi Yl., 1998, s. 164)

Falih Rıfkı Atay'ın üvey kızı olan, Mustafa Kemâl ve etrâfını yakından tanıma imkânı bulan, dünyâ görüşünü “Sapına kadar Kemalistim!” sözüyle târif eden Prof. Dr. Mîna Urgan'ın Âfet Hanım hakkındaki müşâhedesi şudur: “Mustafa Kemal, Âfet Hanım dışında hiçbir kadınla uzun süren mutlu bir ilişki kuramamıştı…”
***   
 

 

Abdürrahim Tuncak muammâsı

Hukūkî hiçbir kıymeti olmadan Mustafa Kemâl'e izâfe edilen evlâdlıklar arasında ona fizikî benzerlikleri bâriz olan iki şahıs var: Abdürrahim Tuncak (1908 – 10.8.1998) ve Ülkü Hanım (27.11.1932 – 1.8.2012)…

Abdürrahim Tuncak muammâsını aydınlatan, gazeteci Mete Akyol'dur (1935 - 2016). Salih Bozok'un oğlu Muzaffer Bozok sâyesinde onunla tanışmış ve ölümüne kadar on yedi sene zarfında onunla arkadaşlık etmiş, kendisiyle uzun uzun mülâkatlar yapmış, bunları 24 Mayıs 1981 târihli Milliyet gazetesinden başlıyarak muhtelif gazete, mecmûa ve TV kanallarında neşretmiştir. İş adamı ve Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal ile sıkı iş birliği hâlindeydi. 2000 senesinden îtibâren Başkent Üniversitesi Mütevellî Hey'eti Âzâlığını ve bu Üniversite nâmına neşredilen Bütün Dünya mecmûasının Umûmî Neşriyât Müdürlüğünü deruhde etti. Kendi İnternet Sitesinden erişilen bu mevzû ile alâkalı bir makalesinde evvelki neşriyâtının bir hülâsasını buluyoruz:

“…Abdürrahim Tuncak'ın tüm yaşamı, ‘kendini bildiği ilk yer' olan Mustafa Kemal'in Akaretler'deki evinde başlamış, çocukluğunun ilk yılları o ev ile, ailece kısa bir süre kaldıkları Mustafa Kemal'in Şişli'deki evinde geçmiştir. Delikanlılık ve gençlik dönemlerini sırasıyla Çankaya Köşkü, Atatürk'ün kayınpederi Muammer Bey'in İzmir, Göztepe'deki köşkü ve daha sonra yine Çankaya Köşkü'nde ve Berlin Üniversitesi'nde geçiren Abdürrahim Tuncak, yedek subaylık görevini yaptığı sürece de Dolmabahçe Sarayı'nda kalmıştır.

(Bütün Dünya, Aralık 2016, s. 102)

“Abdürrahim Tuncak, yaşamının bu dönemleriyle ilgili şu bilgileri vermektedir:

‘- Kendimi bildiğim ilk yer, Akaretler'deki evimizdir. Üç yaşımda kadardım. Annem (Zübeyde Hanım) beni kucağından indirmez, ‘Naciye'min erkeceği' diye severdi.' […]

‘- Kendimi bildiğimde, annem olarak kabul ettiğim Zübeyde Hanım'ı, halam Makbule Hanım'ı, bir de Paşa'mızı tanıdım. Benim ailem, bu aileydi. Ben kendimi bu ailenin çocuğu olarak kabul ettim ve hep de öyle kaldım…' […]

‘- (İlkokuldayken,) okulun tatil günlerinde beni imtihan ederdi. […] …Her akşam Fikriye Hanım'la otururken beni yanına çağırır, o gün okulda ne yaptığımı sorar, dersleri anlayıp anlamadığımı öğrenmek isterdi. İlkokul üçüncü sınıfta olduğum yıldı. Eve karnemi getirdim. Notlarım çok yüksekti. [Bunun üzerine, “Paşa”sı, mektebde ona iltimâs geçip geçmediklerini tahkîk ettiriyor ve notlarını hakkıyle aldığını öğrenince memnûn oluyor… Bunu öğrenen] Fikriye Hanım da en az Paşa kadar memnun oldu…' […]

“Fikriye Hanım kimdi sorusunu ise şöyle yanıtlamaktadır:

‘- Fikriye Hanım, hayatı boyunca bana annelik yapmış olan kişidir.' […]

“Atatürk, Abdürrahim Tuncak'ın (elektrik) mühendisi olmasını istiyordu. [Bunun için ona Fransızca, Almanca ve matematik dersleri aldırıyor ve sonra Berlin Teknik Üniversitesi'ne gönderiyor…]  Orada okuduğu yıllarda Abdürrahim'in tüm gereksinimi, bizzat Mustafa Kemal tarafından, Büyükelçi Kemalettin Sami Paşa'ya gönderilen paralarla karşılandı. [Üniversite'de okurken ona “Tuncak” soyadını verdi… Savarona yatı satın alınırken H. R. Soyak'a tercümanlık yaptı…] Türkiye'ye döndüğünde Ankara'da Elektrik, Gaz, Otobüs (EGO) İşletmesinde elektrik mühendisi olarak çalışmaya başladı. […] EGO'daki bu görevini, tüm çalışma yaşamı boyunca sürdürdü. İstanbul'da Orhaniye Kışlası'nda yedek subaylık görevini yaptığı sırada geceleri Dolmabahçe Sarayı'nda kalmaktaydı… […]