Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 30

(https://www.ahaber.com.tr/galeri/turkiye/ataturk-olduruldu-mu; 4.9.2018)

Mustafa Kemâl'in ölüm fotoğraflarını gün ışığına çıkarmak, târihe hizmettir; lâkin haddini aşan lâflar etmemek lâzım…

***  

Benaroya masalının menşêi: İyi Parti'nin Yeniçağ gazetesi ve Atilhan

Ankara'da münteşir Anayurt gazetesinin 10 Kasım 2009 târihli haberini, yukarıda hemen hemen tam metin hâlinde nakletmiştik. Haberde, Mustafa Kemâl'in, Bolşevik Kremlin'in ve “33 dereceli Farmason Abraham Benaroya”nın tertîbi ve bütün müdâvî ve müşâvir, hattâ ecnebî tabîblerin iştirâkiyle, yavaş yavaş zehirlenmek sûretiyle öldürüldüğü iddiâ ediliyordu. Bu haber, mezkûr gazeteden evvel, İyi Parti destekçisi Yeniçağ gazetesinin 26 Aralık 2005 târihli nüshasında, Hasan Demir tarafından neşredilmiş. Onun kaynağı da Ogün Deli'nin Agoni isimli kitabıymış. Deli de, bu haberi, Cevat Rifat Atilhan'dan iktibâs etmiş. Böylece bu deli saçması senaryonun, tam da o senaryoya uygun bir kaynaktan çıktığını öğrenmiş bulunuyoruz!

Demir, “Benaroysan” şeklinde bahsettiği Benaroya'nın Îtirâfları”nı naklederken, bunların “General Cevat Rifat Atilhan tarafından çevrildiğini” ve “Ogün Deli tarafından kaleme alınan Agoni isimli derlemeye, Atatürk'ün Ölümündeki Sır Perdesi alt başlığıyle” dercedildiğini belirtiyor. Mustafa Kemâl, gûyâ, “10.10.1935 tarihinde, Ankara Çankaya Köşkünde, Doktor Mim Kemal      Öke'ye hitaben: ‘Mason cemiyetinin faaliyetini inkılaplarımıza muarız gördüğüm için kapatılmasını elzem gördüm. Bu dakikadan itibaren bu cemiyeti ölmüş biliniz ve bir daha diriltmeye teşebbüs etmeyiniz' diyesiymiş! Demir, devâm ediyor:

“Evet, Atatürk, Türkiye'deki mason derneklerini, ‘kökü dışarıda Yahudi uşakları' diye kapatıyor ve dünya masonları, bunun üzerine, Moskova'da gerçekleştirdikleri bir toplantıda, ‘O Sarı Lider suret-i katiyede ortadan kaldırılacaktır!' kararı alıyorlar…”

Bu noktada hatırlatmak gerekiyor ki o esnâda, Masonluk, en azından resmen ve “bir burjuva müessesesi olduğu” esbâbımûcibesiyle SSCB'de yasaklanmış bulunuyordu…

Bu senaryo üzerine, Demir şu yorumu yapıyor:

“…Yedi düveli yenen Atatürk, üç buçuk masonun elinde can çekişe çekişe can vermiş ve onun canını alanlardan hesap sorulmamış…. Bu ayıp bu millete yeter de artar bile! […] Atatürk'ün bedenini ortadan kaldıranlar, oklarını onun ilkeleri[ne] ve felsefesine, onun çok sevdiği milletine ve milletinin değerlerine tevcih ettiler…”

 

(İyi Parti'nin tarafdârı Yeniçağ gazetesi, 10 Kasım 2017)
Bu Kemalist gazete de, Mustafa Kemâl'in Komünist-Yahûdi-Mason tertîbi bir cinâyete kurban gittiği efsânesini yaydı…

***  

 

 

Bir sâbık Dâhiliye Vekîli dahi aynı telden çalıyor!

Kemalist Yeniçağ gazetesi, “Ata”larının Komünist-Yahûdi-Mason tertîbi bir cinâyete kurban gittiği haberini neşrettiği aynı günlerde, sâbık Dâhiliye Vekîli ve Yurt Partisi'nin lideri Saadettin Tantan'la da bir röportaj yaparak aynı mevzûda onun görüşünü soruyor. Tantan, esef edilecek cevâblar veriyor:

“- Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk, mason teşkilatını kapattı. Ama bugün geldiğimiz noktada çok fazla bir şeyin değişmediği görülüyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

“- Atatürk'ü de masonların öldürttüğü kesin… Bunlar hep konuşuluyor, zaman zaman medyaya da yansıyor. Çünkü, Atatürk'te bir siroz hastalığı çıkıyor ve bir gecede ölüyor... Atatürk'ün Mason Localarını kapatmasından sonra masonlarla savaş yeniden başlıyor. Atatürk öldükten sonra Mason Locaları yeniden açılıyor. Bu aşamadan sonra dikkat ederseniz, Atatürk'ü kendi halkından soğutma çabalarının ağırlık kazandığı görülüyor.

“- Yani bir noktada diyorsunuz ki, masonlar, kendilerini lağveden Atatürk'ten intikam alıyorlar. Atatürk'ü manen de yok etmek için çalışıyorlar. Bu sonucu mu çıkarmamız gerekiyor?

“- Türkİye Cumhuriyeti o yıllarda İttihat ve Terakki'nin kuruluşundaki mason hakimiyetini temizleyememişti. Yani Mahmut Esat Bozkurt'un 1930'da Bakanken Meclis'te istifa etmesindeki verdiği mesaj da çok önemlidir. Atatürk dahi bir şey yapamamıştır. Atatürk'ün Mahmut Esat Bozkurt'u çağırtıp bu Mason Locaları ile ilgili gündem dışı konuşma yapıp ‘hemen bunu kapatmamız lazım' demesinden sonra Atatürk'ün sonu gelmiştir. Peki bu masonlar ne yaptı? Atatürk'ü din düşmanı yaptılar. Oysa Atatürk, parçalanmaya karşı milletin itikatta ve amelde birleşmesi için o günkü alimlere kitaplar yazdırtmıştır. Ondan sonra gelenler dini bir yaşam tarzı gibi göstermemiştir. Dinin babadan dededen gelme batılın da içine karışması ile yozlaşmış bir şekilde devam etmesini istemişlerdir. Bu, Türkiye'yi kullanmak isteyenlerin işine gelmiştir. Oysa bizim bu gücün empoze etmeye çalıştığı dine karşı geleneksel İslam'ı savunmamız gerekirdi.”

1999 Teşriî Seçimlerinde ANAP İstanbul Millet Vekîli olarak Meclis'e giren Saadettin Tantan (d. 1941), DSP-MHP-ANAP Koalisyonuyla teşkîl edilen Ecevit Hükûmetinde (57. Hükûmet: 1999-2002) Dâhiliye Vekîliydi. 2001'de ANAP'tan istîfâ ederek Yurt Partisi'ni têsîs etmiş, fakat Partisi, bir varlık gösterememiştir.
*** 

 

Sâbık Dâhiliye Vekîli Tantan, Yeniçağ muhâbiri Osman Tıraklı'nın suâllerine esef edilecek cevâblar veriyor ve Kanal 7 televizyonu da bu cevâblara îtibâr ediyor…
***