Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 60

“Ali Fethi de mektubunda, ‘Beni İsmet'in dünyasına kavuşturduğunuzdan dolayı gönül borcumu sunarım,' demişti.

“Ben, bu ‘İsmet'in dünyası' deyimini pek beğenmiştim. Daha sonra, İsmet Bey'e bir fotoğrafımı sunduğum zaman bu deyimi benimsemiş ve fotoğrafın üzerine, ‘Kâşifi olduğum İsmet'in dünyasına sunu' diye yazmıştım.

“Evet. ‘İsmet'i keşfeden bendim. Henüz kimse, Ali Fethi Bey, Talât Bey, İzzet Paşa, Enver Paşa, Cemal Paşa, Mustafa Kemal Paşa, ordu, millet tanımadan önce, onu, ben keşfetmiştim. O, on üç yaşında iken, ‘Geleceğimle benim aramda bir engel ve perde oluşturan yıllardan birini çiğneyip geçtim' dediğini duyduğum zaman keşfetmiştim.

“İsmet Bey, Ali Fethi Bey'in aracılığıyla, 1323 (1907) senesinde, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne girdi ve İttihat ve Terakki'nin Edirne'deki örgütünü kurdu.”

 Untitled-1_2

(http://www.ismetinonu.org.tr/index.php/takvim-2016/125-ekim/3380-tarihte-bugun-2-ekim; 22.8.2018)

Yüzbaşı Mustafa İsmet, Edirne'de, II. Ordu bünyesinde, Macedonia Risorta İTK'sının gizli hücre teşkîlâtını kurduğu günlerde… Erkânıharbiye'den arkadaşı Ali Fuad Erden'le yaptığı fikrî çalışmalarla, kendini hem nazarî, hem amelî planda gayet mâhir bir Komitacı olarak yetiştirmişti… M.R. İTK'sının 31 Mart Tertîbi üzerine teşkîl edilen Selânik Ordusunun (Mustafa Kemâl'in verdiği isimle “Hareket Ordusu”nun) bir uzvu olarak İstanbul'a giren Edirne II. Süvârı Fırkasının Erkânıharbi idi…

***   

 İzmir'de Selânikli Dr. Nâzım'la görüşmesi

Filhakîka, İnönü'nün, o zamân (1907'de), İTK'yı temsîlen İzmir ve Selânik'e gidip oradaki gizli idârecilerle buluşmasına dâir verdiği aşağıdaki îzâhat, kendisinin, İTK'nın Edirne Reîsi olduğunu ve II. Ordu bünyesinde İTK hücrelerini onun kurduğunu belirten Erden'i têyîd ediyor:

“Üçüncü ordu ahvalini yakından görüp öğrenmek üzere Edirne'den birinin gitmesine ihtiyaç hissediliyordu. Eski erlerin götürülmesi için ordu merkezinden memur gönderilmek adetti. Ordu Erkânıharbiyesi bu vazife için beni, yani Topçu Yüzbaşısı İsmet Efendi'yi, Dedeağaç'tan İzmir'e sevkiyata memur etti. İzmir'e gittiğimde, orada, cemiyetten beni bulacaklarını söylemişlerdi.

“İzmir'de, ölünceye kadar ateşli ve hareketli kalmış olan Süleyman Askerî'yi bulmuştum. Oradaki inkılâp hareketi hakkında beni haberdar etti ve ehemmiyetli bir şahsiyetle tanıştıracağını söyledi. Beraberce, bir bakkal dükkânının üstündeki odada oturmakta olan Yakup Ağa isminde bir zatın yanına gittik. Bu Yakup Ağa'nın, Doktor Nâzım Bey olduğunu bana söylediler. Yakup Ağa, İzmir'de her gün dolaşıyor ve her muhitte, benim o zaman misalini görmediğim bir taşkınlıkla Sultan Hamit idaresinin tehlikelerini anlatıyordu. Dr. Nâzım, müthiş bir propagandist idi. Benim üzerimde de çok tesiri oldu. Adeta büyülenmiştim.

“Benim, İzmir'deki izinli erlerin sevki vazifem bitmişti. Ordumuza dönmek için, usulden olduğu üzere Merkez Kumandanlığı'na bilgi vermeye gittim ve ilk hareket edecek vapurla Selanik'e doğru yola çıkacağımı söyledim. Merkez Kumandanlığı bana kolaylık gösterdi. Süleyman Askerî Bey de İzmir askeri makamlarındaki işlerim için yardımcı oldu. O sıralarda, bu makamlarda, Rumeli'deki fikir cereyanına karşı bir ihtiyat ve kontrol tedbiri vardı. Buna rağmen Rumeli teşkilatı çalışabiliyordu.” (1997: 48-49)

Untitled-2 

Sabataî İttihâdcı lider Dr. Nâzım (1870-1926)… İnönü, Gençlik Hâtırâtı'nda: “Dr. Nâzım, müdhiş bir propagandist idi. Benim üzerimde de çok têsîri oldu. Âdetâ büyülenmiştim.” diyor… “İzmir Sûikasdi” denilen mevhûm bir sûikasd iddiâsı ve düzmece bir mahkeme ve muhâkemeyle, hiçbir potansiyel rakîbe dahi tahammülü olmıyan hemşehrîsi tarafından 26 Ağustos 1926'da İzmir'de îdâm ettirildi… İctimâî kanûndur: İhtilâl, sâdece mazlumları değil, kendi fâillerini de yer…

***  

Selânik'de dîğer gizli idârecilerle buluşması ve pekişen üçlü dostluk

İzmir'den Selânik'e vâsıl olunca, orada, Macedonia Risorta İTK'sının gizli idârecileriyle görüştü. En çok görüştüğü şahsıyetler, Ali Fethi ile Mustafa Kemâl'di. Burada teessüs eden Dâvâ arkadaşlığı ve şahsî dostluk, artık ölünceye kadar, bin bir sadmeye dayanabilecek kuvvettedir:

“Selanik'e geldiğim zaman kendimi büsbütün başka bir muhitte buldum. Tanıdığım kurmay subayları ve adlarını işittiğim topçu subayları, hepsi, yakın dostluk gösterdiler. Bana, muteber bir misafir muamelesi yaptılar. Selanik'te kaldığım birkaç gün içinde, Ordu Erkânıharbiyesinden kıt'a merkezlerine kadar, gece gündüz, her tarafı dolaştım. […]

“(Selânik'te) Manastır'daki takipler ve güçlüklerden ayrıca bahsediliyordu. Enver Paşa, Binbaşı Enver Bey olarak, oradaki çalışmalarından dolayı herkesin saygılı dilindeydi.

“Selanik'te tanıdıklarım, Edirne'deki gelişmeyle pek ilgileniyorlardı. Tenkid ve teşvik ediyor, öğüt veriyorlardı.

“Selânik'te dikkatimi çeken bir fark, İttihat ve Terakki hareketinin siviller arasında Edirne'ye nispetle daha geniş yayılmış olmasıydı. [Başka şâyân-ı îtimâd kaynaklardan, o İttihâdcı  “siviller”in, Yahûdi, Sabataî ve sâir Masonlardan meydana geldiği biliniyor…]

“Bu seyahatimde hemen daima Fethi Bey'le beraberdim.

“Atatürk'le çok görüştük. Atatürk'le Erkânıharb sınıflarında da görüştüğümüz olurdu. Fakat, fazla bir münasebetimiz yoktu. Aramızda iki sene var. Yani mesafe, mektep hesabıyla oldukça geniştir. Daha mektepteyken, Atatürk sınıflar arasında dikkati çeken, hususi halleri ve tavırları olan bir şahsiyet tesiri yapardı. Kendisini Selanik'te gördüğüm zaman, şahsiyetinin arkadaşları ve muhiti içinde iyice belirmiş olduğunu anlıyordum… […]

“Mektepte talim hocamız, zamanın en şöhretli topçu subaylarından Albay Bağdatlı Hasan Rıza Bey, orduda yeni fikirlerin kıdemli temsilcisi görünüyordu. Ordu Erkânıharbiyesinden Binbaşı Cemal Bey ile hem dairede, hem toplandığımız evlerde görüştük. Beni Talât Bey'le tanıştırdılar. Hepsi çok nazik, teşvikçi ve cesaretli idiler. […]

“Edirne'ye döndüğümde arkadaşlarım beni heyecanlı bir merak içinde karşıladılar. Çok hareketli bir muhitten getirdiğim duyguları toplamaya ve düzene koyarak anlatmaya çalışıyordum. İşittiklerim ve yaşadıklarım, İstanbul ve Edirne'de açığa vurulması mümkün olmayacak derecede taşkındı. […]

“Her derdin devası Kanunu Esasi'de olduğu iman halinde yerleşmişti.

“Bütün bu gördüklerimi ve öğrendiklerimi Edirne'deki arkadaşlarıma anlatmaya çalıştım.

“O günlerde dimağların vatan kurtuluşu için sağlam ümitler içinde, ne kadar kararlı olduklarını hatırlamak insana kuvvet ve ilham vericidir.” (İnönü 1997: 49-52)

 Untitled-3

  (http://www.internethaber.com/ataturk-ile-inonu-neden-kavga-etti-en-gizemli-olay-foto-galerisi-1708784.htm; 16.7.2018)

Edirne'deki II. Orduda Macedonia Risorta İTK'sını teşkîlâtlandıran Yüzbaşı Mustafa İsmet, 1907'de İzmir'e gidip orada İTK'nın gizli Sabataî liderlerinden Dr. Nâzım ile görüştükten sonra, hazırlanan İhtilâlin merkez üssü olan Yahûdi-Sabataî şehri Selânik'e geçti ve orada da, Emanuele Carasso'nun Macedonia Risorta Locası'na intisâb etmiş dîger gizli İttihâdcı liderlerden Kolağası Ali Fethi ve Kolağası Mustafa Kemâl'le buluştu. Mustafa Kemâl'le Selânik'de teessüs eden Dâvâ arkadaşlığı ve şahsî dostluk, artık ölünceye kadar, bin bir sadmeye dayanabilecek kuvvettedir…

***