Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 61

Ve İhtilâl!

Bundan sonrası mâlûm… Macedonia Risorta İTK'sı, emperyalist müttefîklerinin de büyük yardımıyle, senelerdir mayaladığı İhtilâlini 23 Temmuz 1908'de gerçekleştirdi. Daha doğrusu, bu, İhtilâlin henüz ilk merhalesi idi. 23 Temmuz'da, 1876 Kanûn-i Esâsî'sini tekrâr mer'iyete koydurmuş, Meb'ûsân ve Âyân Meclislerini seçtirmiş, Hükûmet ve İdâre üzerinde büyük nüfûz kurmuş, mâmâfih henüz Abdülhamîd Hân'ı hâl'edip topyekûn iktidârı zaptedememişti. Tam hedefine ulaşmak için fazla beklemedi: 31 Mart 1325 / 13 Nisan 1909'da, daha evvel Selânik'den İstanbul'a göndermiş olduğu kendi murâkabesi altındaki Avcı Taburlarında bir askerî isyân başlattı, İttihâdcılarla alâkası olmıyan pek çok insanı da tuzağa düşürerek buna “İrticâ” süsü verdi ve Selânik'de Yahûdi, Sabataî, Mason ve her cinsden Komitacı ve çapulcuyu dâhil ederek teşkîl ettiği (Mustafa Kemâl'in verdiği isimle) Hareket Ordusu ile İstanbul üzerine yürüyerek Dârülhilâfe'yi zaptetti. Memleket, o günden beri bu Komitacı çetesinin pençesinden kendini kurtaramamıştır…

İttihâdcı İhtilâlini, Yeni Söz'de tefrika edilen “Kemalizm, İsrâil'in Kuruluşuna Nasıl Yardım Etti?” ve “Mustafa Kemâl'in Masonluğunda Merâk Edilen Mes'ele: Nîçin Loca Matrikülünde İsmi Yok?” başlıklı araştırmalarımızda, Resmî Muharref Târihin dışına çıkarak, perde arkasıyle berâber tahlîl etmiştik. Bu gelişmelerde Mustafa Kemâl, Ali Fethi ve Mustafa İsmet üçlüsü, gözden ırak tutulmaması lâzım gelen pek mühim roller oynamışlardır. İlk iki ismin faâliyetlerinden bahsetmiştik. Mustafa İsmet'in hâdiselerdeki rolü ise, en başta, İTK'yı II. Ordu içinde teşkîlâtlandırmasıdır. İkinci olarak da, (19-24 Nisan 1909'da Dârülhilâfe'yi peyderpey işgal eden) Selânik Ordusunun bir uzvu olarak İstanbul'a giren Edirne II. Süvârı Fırkasının [“Tümeninin”] Erkânıharbi idi (http://www.ismetinonu.org.tr/index.php/gelecegi-hazirlama-kurtulus-savasi-oncesi; 22.8.2018); yâni İhtilâlin kanlı tertîbinde de bilfiil vazîfe almıştır… Gençlik Hâtırâtı'ndaki kendi ifâdesiyle:

“Ben bu sırada Edirne'den gelerek, Şevket Turgut Paşa'nın mâiyetine katıldım. (Selânik'ten Hüseyin Hüsnü Paşa kumandasındaki tümen ve gönüllülerden mürekkep kuvvete, Edirne'den Şevket Turgut Paşa kumandasında bir tümen [fırka] eklenmişti; Orduya, -Selânik'teki kumandan- Mahmut Şevket Paşa kumanda ediyordu. –s. 69-) O esnada Mebusan ve Âyan, Yeşilköy civarında toplanarak, Abdülhamit II'nin indirilmesine ve yerine Reşat Efendi'nin, Mehmet V olarak geçirilmesine karar vermişlerdi.” (1997: 70)

1_33

Mustafa İsmet'in İttihâdcı İhtilâlindeki rolü, en başta, İTK'yı II. Ordu içinde teşkîlâtlandırmasıdır. İkinci olar rouge (II. Abdülhamîd rouge (II. Abdülhamîdak da, (19-24 Nisan 1909'da Dârülhilâfe'yi peyderpey işgal eden) Selânik Ordusunun bir uzvu olarak İstanbul'a giren -Şevket Turgut Paşa (resimde, ortada) kumandasındaki- Edirne II. Süvârı Fırkasının [“Tümeninin”] Erkânıharbi idi (resimde, sağda). Soldaki Kâzım Karabekir ise, Fırkanın Erkânıharbiye Reîsi idi.

*** 

“Tek Adam”la zıdlaştırılmak istenen “İkinci Adam” da aynı Resmî Muharref Târihin sözcüsüydü

İnönü'nün, Gençlik Hâtırât'ında, İttihâdcı İhtilâline, 31 Mart Tertîbine ve sonrasına dâir verdiği îzâhat, Resmî Muharref Târihe muvâfıktır. Bu bakımdan da Kemalist çizginin tipik bir temsîlcisi olduğu görülüyor. “Ebedî Şef”i, muâsır Türkiye târihini hangi şablona göre hikâye etmiş, yazmış ve yazdırmışsa, o da sonuna kadar ona sâdık kalmıştır.

2_21 

Fransız karikatüristi Auguste Roubille (Ogüst Rubiy)'in (1872-1955), 1900'de, Le Musée de Sires. Feuille de caricatures politiques mecmûasında neşredilen “Abdul Hamid II; Le Sultan rouge (II. Abdülhamîd, Kızıl Sultan)” karikatürü… Başta Siyonistler ve şoven Ermeniler olmak üzere, bütün Türk, Türkiye ve Müslüman düşmanı mihrâklar, yerli müttefîkleri olan İttihâdcılarla berâber, hayâsızca iftirâlarla ve bin bir tertîble, rahmetli Abdülhamîd Hân'ın şahsında  Osmanlı'ya kıyasıya taarruz ediyorlardı… En büyük zaafı (vâesefâ!) aşırı merhamet olan bir Hükümdârı “Kızıl Sultan” îlân etmişlerdi ve Resmî Muharref Târih sâyesinde, bir asrı geçkin bir zamândan beri, bu nâmûssuzca propaganda devâm ediyor, yeni nesilleri de zehirliyor…

***   

31 Mart Tertîbinin anahtar unsuru: Avcı Taburları

  1. R. İTK'sının 31 Mart Tertîbini kavramak için anahtar unsur, Avcı Taburlarıdır. “Kemalizm, İsrâil'in Kuruluşuna Nasıl Yardım Etti?” başlıklı makalemizde, bu taburların, Tertîbin başlıca âleti olduğuna dikkati çekmiştik. İhtilâlin ikinci merhalesini tetikleyen isyânın, M. R. İTK'sının murâkabesi altındaki bu taburlarda başlaması elbette mânâsız değildir. Üstelik, İnönü, bunların “III. Ordunun seçme kıt'aları” ve “yeni rejimin emniyet kuvveti” olduğunu kaydediyor:

“(23 Temmuz 1908 İhtilâlinden sonra) İstanbul'da vaziyete hâkim olmak ihtiyacı hissolunmuş ve Üçüncü ordudan seçme kıt'alar gönderilmişti. Bu seçme kıt'alar, Batı Rumeli'de teşkil edilmiş ve komita takiplerinde ün salmış avcı taburlarıydı. Subayları fedakâr insanlar ve o zaman başlıca muharebe tecrübe sahası olan Makedonya'da askeri takiplerde tanınmış unsurlardı. Umumi kanaat o idi ki İstanbul'da inkılâp aleyhine herhangi bir taşkınlık artık olamazdı. […]

“Edirne'de bir gün, İstanbul'da pek feci bir askeri ayaklanmanın başladığını işittik. Yeni rejimin emniyet kuvveti olarak 3. Ordudan, yani Batı Rumeli'den İstanbul'a getirilmiş olan avcı taburlarının çavuşları, askerleri harekete geçirmişler, padişah ve şeriat için ayaklanma tertip etmişlerdi. 31 Mart irticaı diye tarihe geçmiş olan bu olay, 13 Nisan 1909'da cereyan ediyordu. Avcı taburları, daha evvel temasta bulunup, hazırladıkları İstanbul Ordusu'na mensup bazı kıt'aları da zehirlemişler ve doğruca Ayasofya'daki Mebusan Meclisi'ne giderek dinsizlerin cezalandırılmasını, İttihat ve Terakki mebuslarının ileri gelenlerinin teslim edilmesini istemişlerdi. Edirne'ye gelen parça parça havadislerde, ayaklanan askerler arasından şeriat istemek manası ile tahribat yapan  birçok adamlardan bahsolunuyor, saray etrafında vaziyetin meçhul olduğu söyleniyordu…” (1997: 66, 67)

3_9 

Abdülhamîd Hân'ın (ve onun şahsında Müslüman iktidârının) hâl'iyle netîcelenecek (ve Siyonist-Sabataî-Mason iktidârını kuracak) İttihâdcı İhtilâline zemîn hazırlamak üzere, Selânik Ordusunun “seçme kıt'aları” ve “yeni rejimin emniyet kuvveti” olarak İstanbul'a gönderilen Avcı Taburları'nın isyânıyle (13 Nisan 1909'da) başlatılan 31 Mart Tertîbi esnâsında, tahrîkçilere âlet olan bâzı bahriye askerleri, 15 Nisan 1909'da, Âsâr-ı Tevfîk zırhlı gemisi Süvârîsi Binbaşı Ali Kabûlî Bey'i, Yıldız Sarayı pencereleri önünde alçakça katletmişlerdi… Mütemâdiyen Osmanlı aleyhinde tahrîkkâr neşriyât yapan Fransız Le Petit Journal gazetesinin resimli Pazar ilâvesinde, bu fecî sahne resmedilmiş, bir kerre daha “Türklerin barbarlığı” gözler önüne serilmişti…

***