Mustafa Kemâl’in hastalığı, ölümü, cenâzesi 66

“(Bir dönem CHP İl Başkanlığı da yapan) Rıza Derviş, Siemens'in temsilcisiydi ve röntgen cihazları, ameliyat masaları, lambalar vs. getiriyordu ve biz rekabet halindeydik... Rıza Bey o zamanlar memleketin büyük zenginleri ve iş adamları arasındaydı. Çok iyi para kazanırdı ve burada kazandıklarının hepsini yurtdışına transfer etti bence. Kemal Derviş'e de bunlar miras kalmış olmalı... Rıza Derviş Prof. Dr. Muhterem Gökben ile Cihat Abaoğlu'na güzel bir Mercedes hediye etti. İkisi de gümrükten benim yardımımla çıktı. Cihat Bey'in Mercedes'ini gümrükçü Raif Önger çıkarttı; Cihat Bey'in değil benim ismimeydi araba... Kamufle etmek için böyle göndermişlerdi. Ve bu, tıp fakültesinde, profesörler kurulunda çok büyük patırtılar çıkarttı. 68 model, 280 ve içi hep grese deri kaplı bir Mercedes... Yedek gresesini bile getirtti. Rıza Bey ile Cihat Bey zaman zaman kavga ederdi; bu kavgaların da usulen yapıldığını sonradan anladık." (Cengiz Erdinç, “Derviş Ailesinin 36 Yıllık Sırrı”, Sabah, 8 Ağustos 2004)

1981-82 senelerindeki “Banker Rezâleti”nin baş aktörlerinden Banker Kastelli (Cevher Özden) ise, çok yakın arkadaşı Rıza Derviş'ten sitâyişle bahsediyor:

"Rıza Bey ile 1969-70'te Büyük Kulüp'te tanıştık. Kulübün en eski üyelerindendi. Fevkalade düzgün ve sözünün eri bir adamdı. Sık sık görüşürdük. Fazla konuşmazdı. Karakter sahibi bir adamdı. Eşi de son derece zarif ve medeni bir insandı…” (Sabah, 15 Temmuz 2001) (Bu haberde bahsi geçen Büyük Kulüp, târihî ismiyle “Cercle d'Orient” hakkında Yahûdilik ve Dönmeler isimli kitabımızda mufassal mâlûmât vermiştik.)

 

Derviş âilesinin gözde ismi, 57. Hükûmetin “Başbakan”ı Bülent Ecevit'in, 2001'de “ekonominin kurtarıcısı” olması ümîdiyle “Devlet Bakanı” yaptığı Kemâl Derviş…
***
 

 

 

 

- Müzeyyen Hanım: Fuat Çiyiltepe ile evlenerek üç çocuk sâhibi oluyor: Muhittin, Kâmuran ve Derviş Çiyiltepe… Muhittin Çiyiltepe'nin (ö. 21 Ekim 1963) eşi, General Mürsel Baku'nun üç kızından Lâmia Hanım (dîğerleri: Adalet ve Aliye Hanımlar)…

General Seyfi Kipmen ve Nâzım Hikmet

Zübeyde Râsime Hanım'ın Tümgeneral Cemal Derviş Bükey'le evliliğinden doğan Leylâ Bükey/Durusoy (Kipmen)'in (1917-1992) Elektrik Mühendisi, General Seyfi Kipmen ile evliliğinden iki çocuk dünyâya geliyor: Ömer ve Orhan Kipmen… Ömer Kipmen, Türkân Hanım'la evleniyor. Orhan Kipmen'in eşi Betül Hanım, büyük sanâyici ve tüccar Erenyol'ların (Nedret ve Nezahat Erenyol'un) kızı…

Bahriyeli olduğu hâlde bâzı mecbûriyetler tahtında Kara Kuvvetlerine geçen ve 1960'da General olarak emekli olan Seyfi Kipmen (1902-23.12.1992), Nâzım Hikmet'in Bahriye Mektebi'nden, yakın arkadaşı ve fikirdaşı… Onun gibi şâirliği de var; arkadaşı öldüğü zamân onu aşağıdaki mısrâlarla anıyor:

“Üç gaspodin gömdü seni Moskova'ya / Şehit Ayşe, ırgat Osman / Mezarlarında sana hasret / Nazım Hikmet.”

Kipmen'in Nazım Hikmet'in kız kardeşi Samiye Yaltırım ile de dostluğu vardı ve onun hem Nazım Hikmet'in doğum günleri vesîlesiyle verdiği kokteyllere, hem de Nâzım Hikmet'e Türk tâbiyeti verilip kemiklerinin Türkiye'ye getirilmesi için yürüttüğü kampanyaya, eşi Leylâ Hanım'la berâber iştirâk etmişti. (Cumhuriyet, 19 Ocak 1988; Milliyet 17 Ocak 1989; Kıymet Coşkun, Nâzım'ın Yurttaşlık Hakkı, İstanbul: Cem Ye., 1988)

Müessisleri arasında bulunduğu Elektrik Mühendisleri Odası'nın nâşiriefkârı Elektrik Mühendisliği mecmûasının 1989'da kendisiyle yaptığı mülâkatta, uzun uzadıya, büyük hayrânlıkla Nâzım Hikmet'ten bahsediyor ve onun muhayyel bir portresini çiziyor. Kipmen'in “Nâzım Hikmet”i, bizim mâlûmumuz olan, yâni şiirini Komünizm propagandasına vakfetmiş, Türkiye'de (1960'lı, 70'li senelerde, binlerce insanımızın hayâtına, milyonlarca insanımızın Îmânına mâl olan, o zamândan beri de PKK belâsını bize ve kardeş milletlere musallat ederek can almaya, memleketleri harâb etmeye devâm eden) Komünist İhtilâl Hareketinin elebaşlarından olan, hem bu sıfatı, hem de Siyonist Âlemiyle sıkı bağları sebebiyle Türkiye'de ve Dünyâda fazla fazla reklam edilen, hapishâneden kurtuluşunu da mâhûd Ahmed Emin Yalman'ın başlattığı af kampanyasına borçlu bulunan, nâmûs hissinden ve ahlâkî değerlerden mahrûm müptezel şahsıyet değildir. Hayâtını, büyük bir kısmı Türkistanlı on milyonlarca mazlumun katili totaliter bir rejimi Türkiye'ye de hâkim kılma mücâdelesiyle geçirmiş bu müseccel vatan hâini, General Seyfi Kipmen'in nazarında, İnsan Hakları Dâvâsı için mücâdele eden, Türk halkına âşık, barışçı, sevecen bir şâirdir! Bu tasvîri, elbette, kendisinin seciyesi hakkında bir mîyârdır:

“Nazım Hikmet, insan haklarına saygılıydı. Toplumun, ırk, milliyet farkı gözetmeden, millî bağımsızlığına, sosyal adalet, barış içinde yaşamak için savaşan toplumu, şiirlerinde övmüştür. [Bozuk cümle!] Ulusların millî bağımsızlığını över. Şairin Rusya'da Stalin'in zalim komünizmiyle bağdaşamadığı kanısındayım. Nazım, kaba kuvvetten, zulümden hiçbir zaman yana olmamıştır. [Bozuk cümle!] O, idealist bir toplumcudur. Sermayenin sömürüsüne karşıdır. Devleti idare edenlerin, önder[lerin] korkularının nedeni, oligarşiye karşı olmasıdır.

“Nazım, çok sevecen, sanat yaratılışlı bir şairdi. […]

“Nazım, Türk diline, halkımıza ve yurdumuza tutkun[du], âşıktı. Büyük hasret çekerek öldüğü, vasıyetlerinden de anlaşılıyor.  O, Türk şiirini Dünya'ya yaydı. Bu hizmeti inkâr edilemez. […]

“Yurdumuzda kalabilmiş olsaydı, dilimize, şiirimize çok büyük hizmeti ve katkısı olacağına inanmaktayım.”

Aynı mülâkatta, Komünist İdeolojinin, Türkiye'de, Kemalizmin müsâmahası altında serpilip geliştiğine dâir ipuçları da var:

“Nazım ve arkadaşları, her 1 Mayıs'ta polis tarafından toplanırlar, baskı olurdu; ama fikir bakımından, edebiyat ve sanat bakımından daha rahat günler geçirdik. Çünkü Atatürk vardı. […] Atatürk'ün zamanında bu memleket fikir ve sanat bakımından rahat günler yaşadı. Maalesef geriye gidiyoruz biz…”

Bu zihniyet ve şahsıyette olan General Kipmen, bekleneceği üzere, mülâkatını, “İrticâ tehlikesi”ne dikkati çekerek bitiriyor:

“Özellikle irtica büyük bir tehlikedir bugün. Atatürk, bu konuda çok titiz davranmıştır.” (Elektrik Mühendisliği, “Seyfi Kipmen'in Anısına”, 1993/1, sayı: 391, ss. 47-54)

 

Nazım Hikmet'in kız kardeşi Samiye Yaltırım ve Elektrik Mühendisi, General Seyfi Kipmen…
***

 

 

Bu mülâkatından da anlaşılacağı vechiyle, cemâatinin bütün ferdleri gibi, katı bir Kemalistti ve bütün Türk gençlerinin Kemalizmin mü'minleri olarak yetiştirilmesini istiyordu. Bu çerçevede, 1977'de tertîb edilen “Atatürk'ün Büyük Söylevi'nin 50. Yılı Semineri”nde gençliğe kâfî derecede Kemalizmin “aşılanamadığından”, gençliğin Mustafa Kemâl'den ziyâde Mao'yla, Lenin'le alâkadâr olmasından yakınmış ve “bu, bizim neslin kabahatidir” demişti. (Uluğ İğdemir; Atatürk'ün Büyük Söylevi'nin 50. Yılı Semineri: Bildiriler ve Tartışmalar, Ankara: T. Tarih kurumu Yl., 1980, s. 257; M. K. Kaynar ve G. Ak, “Radikal Kemalistler ve Mustafa Kemal: Bir Çelişki Analizi”, SOBİDER; Sosyal Bilimler Dergisi, yıl: 4, sayı: 10, Mart 2017, ss. 253-270'den naklen)