Mustafa Kemâl'in havradaki resmî cenâze âyini (41)
Cengiz Şişman, kitabının muharref tercümesine nasıl râzı olabildi?
Cengiz Şişman’ın kitabıyle al̃âkalı son bir tesbîtimiz
de, kitabın tercümesindeki tahrîfât, daha doğrusu, tahrîfen tercüme edilmiş bir
pasajdır.
Kitabın tercümesinde başka tahrîfât var mı,
bilmiyoruz; zîrâ tercümenin tamâmını aslıyle mukâyese etmiş değiliz. Mâmâfih,
aşağıda bahis mevzûu edeceğimiz pasajda, okkalı bir tahrîf olduğu muhakkaktır…
Şişman, kitabının “The Experience of Modernity: The
Emergence of Orthodox, Reformist and Liberal Dönmes (Modernite Tecrübesi:
Ortodoks, Reformcu ve Liberal Dönmelerin Zuhûru)” başlıklı 7. Faslının (pp.
214-261) son Alt-Faslında (“Farewell in the Salonician ‘Golden Age’: Selânik’in
‘Altın Çağ’ına Elvedâ”, pp. 254-261), 1912 Balkan Harbini müteâk̆ib,
Sabataîlerin kısm-ı âzamının Sel̃ânik’i terketmiye başladıklarını ve bu
vetîrenin (24 Temmuz 1923’te imzâlanan Lozan Muâhedesi hükümlerine tevfîkan
tatbîk̆ edilen) 1924 Nüfûs Mübâdelesiyle tamâmlandığını anlatıyor. Şişman’ın
tesbîtine nazaran, Sabataîler, zâten, 19. asır boyunca, Osmanlı’nın birçok
şehrine yayılmışlardı. L̃âkin, Balkan Harbinden sonra, İstanbul ve sâir büyük
şehirlere “kitlevî bir Sabataî hicreti”yle karşılaşıldı. Şişman, bu tesbîtini,
İstanbul’a hicret eden birçok nüfûzlu Sabataî âileyi zikrederek
misâl̃lendiriyor. Kitabının İngilizce aslında (ss. 259-260) bu paragraf, aynen
aşağıdaki gibidir:
“Since the Dönmes were considered by both sides to be
Muslim, they, too, were subject to the population exchange. The Dönme existence
and migration to different cities in Turkey, the Balkans, and Europe for
business and education purposes had already begun in the nineteenth century.
For example, as early as 1830s, an English traveler had identified ‘Hasan
Adjik, one of the ministry at Constantinople, and his brother, who is Gumrukji,
or collector of the customs at Saloniki’. (176) Ottoman documents indicated
that the several Avdetis were stocking merchants in Istanbul in the 1834. (177)
They established themeselves in this business so thoroughly that one of them
(Selanikli Motoş Efendizade) Ali Ağa (d. 1877), served as the kethüda
(chamberlain) of the Stocking Merchants (Figure 7.6). (178) Dr. Nazım and
several other Dönmes went to school in Istanbul in the 1890s. Ahmet Emin
(Yalman)’s family moved to Istanbul at the turn of the century. Several Dönmes
were known to be living in Edirne in the early 1900s. (179) In fact, some of
them were descendants of those who had never left Izmir, Istanbul, or Edirne
for Salonica. Nevertheless, 1912 was a turning point for the mass migration of
Dönmes to major cities in Turkey. For example, Şemsi Efendi and his family;
Kapancı Tevfik Ehat and his family; and Sabiha Sertel’s father, Nazmi Bey, and
the brothers Celal and Mecdi Dervish all left the city in 1912. As Sertel
relates, her family found good jobs and settled in nice houses in Istanbul.
(180) The families of Mustafa Kemal and Ahmet Emin (Yalman) followed them. Faik
Nüzhet (Terem) left the city after World War I.”
Bu metnin, (Fransızcaya yapılmış
makineli tercümesinin yardımıyle) tarafımızdan Türkceye tercümesi, aşağıdadır
(19.7.2022):
“(Lozan Muâhedesinin) her iki
tarafınca Müslüman addedilen Dönmeler de nüfûs mübâdelesine tâbi tutuldular.
Ticâret ve tahsîl maksadıyle, Türkiye, Balkanlar ve Avrupa’nın muhtelif
şehirlerine bir Dönme hicreti, daha 19. asırda başlamış bulunuyordu. Meselâ,
1830’lu senelerde, bir İngiliz seyyâhı, ‘İstanbul’da Nezârete mensûb bir Hasan
Acik ile onun Selânik’de gümrükci
veyâ gümrük tahsîldârı olan bir kardeşini’ teşhîs etmişti. (176) Bâzı Osmanlı
vesîkaları, 1834’te, İstanbul’da, çorab tüccârı birçok Avdetînin mevcûdiyetine
işâret eder. (177) Bu ticârette öylesine bir ağırlık kazanmışlardı ki
içlerinden birisi olan (Selânikli Motoş Efendizâde) Ali Ağa (vefâtı, 1877),
çorab tüccârlarının kethüdâlığını yapmıştı. (Resim 7.6) (178) [260. sayfada bu
Sabataî tüccârın mezarının resmi mündericdir.] [İttihâdcı lideri] Dr. Nâzım ve
daha başka birçok Dönme, 1890’lı senelerde, İstanbul’da tahsîl yapmışlardır.
Ahmed Emin Yalman’ın âilesi, 20. asrın başında İstanbul’a hicret etmiştir.
1900’lü senelerin başlarında, birçok Dönme, Edirne’de yaşamaktaydı. (179)
Vâkıa, bunlardan bâzıları, İzmir, İstanbul veyâ Edirne’yi hiç terketmemiş,
Selânik’e gitmemiş kimselerin ahfâdıydı. Mâmâfih, 1912 senesi, Dönmelerin
Türkiye’nin büyük şehirlerine kitlevî hicreti bakımından bir dönüm noktası
olmuştur. Meselâ [Mustafa Kemâl̃’in muallimi] Şemsî Efendi ve âilesi, Kapancı
Tevfîk Ehat ve âilesi, Sabiha Sertel’in babası Nazmi Bey ile kardeşleri Celâl
[Avukat Celâl Derviş Deriş] ve Mecdi Derviş [Resimli Ay Matbaası T. Ltd. Ş.
Müdürü Mecdi Derviş Eren] hep Şehri 1912’de terketmişlerdir. [Sabiha Zekeriya]
Sertel’in anlattığına göre, âilesi, İstanbul’da güzel işler bulmuş, güzel
evlere yerleşmiştir. (180) Mustafa Kemâl̃ ile Ahmed Emin (Yalman)’ın âileleri
onları tâkîb ettiler. Faik Nüzhet (Terem), Şehri, Birinci Cihân Harbinden sonra
terketti.”
Görüldüğü gibi, Şişman, bu paragrafın sonunda, Mustafa
Kemâl’in âilesini de, Sabataî âileleri arasında zikretmiştir. Hâl̃buki kitabın,
Ahmet Demirhan tarafından yapılmış ve Doğan Kitap tarafından neşredilmiş
tercümesinde, son beş cümleyi ihtivâ eden kısım, şu şekildedir:
“Yine de, 1912 Dönmelerin Türkiye’deki büyük kentlere
kitlesel olarak göç etmeye başladıkları yıldır. Örneğin, Şemsi Efendi ile
ailesi; Kapancı Tevfik Ehat ile ailesi; Sabiha Sertel’in babası Nazmi Bey ile
kardeşleri Celal ile Mecdi Derviş, 1912’de Selanik’i terk etmiştir. Sertel’in de aktardığı üzere, ailesi
İstanbul’da iyi işler bulmuş ve hoş evlerde oturmuşlardır. (180) Faik Nüzhet
(Terem) kenti Birinci Dünya Savaşı sırasında terk etmiştir.” (Şişman / Demirhan
2016: 323-324)
Kitabın aslındaki beş cümle, tercümesinde dörde indi!
Atlanan, sansür edilen dördüncü cümle şu: “Mustafa
Kemâl̃ ile Ahmed Emin (Yalman)’ın âileleri onları tâkîb ettiler.” Yânî Mustafa
Kemâl̃’in âilesinin, (Yâkûbî) Yalman’ın âilesiyle bir arada zikredildiği cümle!
Cengiz Şişman, Mustafa Kemâl̃’in âilesinin -aynen
Ahmed Emin Yalman’ın âilesi gibi- Sabataîlerin Yâkûbî koluna mensûb olduğunu
tesbît ediyor, bunu, kitabın İngilizce aslında yazarak bütün dünyâya duyuruyor;
fakat bu tesbît, Anadolu Milletinden gizleniyor! Bütün dünyânın “hak̆îkat̃i”
öğrenmiye hakkı var, fakat Anadolu Milletinin yok!
Bu sansürün, Cengiz Şişman’ın bilgisi ve izni
hâricinde yapılmış olması imk̃ânsızdır. (Bilfarz, öyle olsaydı, en azından
bil̃âhare bu tahrîfâta îtirâz eder, hattâ neşriyâtevini dâvâ edebilirdi!)
Binâenaleyh, Cengiz Şişman, kitabının muharref
tercümesine nasıl râzı olabilmiştir? Nasıl olmuş da keşfettiği “hak̆îkat̃i”
öğrenmiye Anadolu Milletini l̃âyık görmemiştir? Bu nasıl ilim adamlığıdır? Bu
nasıl ilim ahl̃âkıdır?
Prof. Dr. Cengiz Şişman’ın
The Burden of Silence: Sabbatai Sevi and the Evolution of the
Ottoman-Turkish Donmes isimli
kitabında (ss. 259-260), Mustafa Kemâl̃’in âilesinin de Sabataî olduğunun
kaydedildiği pasaj… Kitabın Türkiye’de Doğan Kitap tarafından neşredilen
tercümesinde, bu tesbîti ifâde eden cümle, sansür edilmiş, bu pasaj tahrîf
edilmiştir. Cengiz Şişman, bütün dünyâya duyurmaktan çekinmediği “hak̆îkat̃i”
Anadolu Milletinden gizlemiş, ona bu hakkı tanımamış, onu “hak̆îkat̃i”
öğrenmiye lâyık görmemiştir…
***
Milletimizden bir
asırdır gizlenen târihî hak̆îkat̃
Buraya kadar verdiğimiz
îzâhattan, Mustafa Kemâl̃ için neden bir havrada cenâze âyini yapıldığı,
üstelik, bu âyinde, Kemalist Totaliter Rejimin resmen temsîl edildiği az-çok
anlaşılmış olmalıdır. Şimdi bizzât âyinin tafsîl̃âtına geçebiliriz.
Mâmâfih, Âyin, Pâris’de bir
Sefarad havrasında yapıldığı için, evvel̃â kısaca Sefaradlar, bahis mevzûu
Sefarad havrası ve başlıca kaynağımız olan Sefarad Cemâatinin nâşiriefk̃ârı Le Judaïsme Sépharadi -bil̃âhare Séphardi- (Sefarad Yahûdiliği) hakkında mâl̃ûmât verecek, müteâk̆iben, Sefarad
cenâze âyinini tertîb edenlerin “Millî Şef”le muhâberâtından bahsedecek ve
nihâyet, doğrudan ve vesîkalara istinâden, Âyini, bütün safahâtıyle ve
iştirâkcilerini de tanıtarak tafsîl edeceğiz.