Mustafa Kemâl'in havradaki resmî cenâzeâyini (7)

Yaşar Nabi Nayır: “İçimizde her zamankinden daha diri bir hak̆îkat̃ hâl̃indeyaşıyan Atatürk’ün mânevî benliği, bir kat daha kudsîleşerek, hârikalar yaratmakta devâmedecekdir!”

“…Hayır, kardeşim, […] emin ol ki ölüm bizden hiç bir şey almış değildir. Ebedî olan için ademin mânası nedir?

“Gözlerini etrafına çevir, o ölmez ışığın üstüne bastığın toprağa ne kadar sinmiş olduğunu, onunla ne kadar hal ve hamur olduğunu göreceksin, gözlerini kendi içine çevir, orada göreceğin berraklık ve aydınlığın nereden geldiğini sana izah edecek ben değilim.

“Hiç bir zaman onun mâneviyeti, maddî benliğinin aramızdan eksildiğini bildiğimiz şu andaki kadar hudutsuz bir genişlik ve şümul almış değildi.

“Ölüler toprağa verildikleri gün hatıra olurlar. Fakat O bir istisna halinde yaşadı. Ölümde de bu istisnayı muhafaza edecektir.

“O, içimizde bir hatıra gibi değil her zamankinden daha diri bir hakikat halinde yaşıyor.

“En büyük ve eşsiz eseri olan Türkiye Cümhuriyetini Ondan ayırt etmek kimin hatırından geçmiştir? Bu ölmez eser varoldukça O da vardır, aramızdadır, eşsiz rehberliğiyle daima önümüzdedir.

“Atatürk’ün on yedi yılda bina etmiş olduğu mucizeli ve dehalı eserin ancak onun ömrünce payidar olabileceğini alttan alta, kulaktan kulağa fısıldamış olan kara ruhlu bedbinler ne kadar yanıldıklarını ve bu kadar tanrıca bir eser için ölümün ne ehemmiyetsiz bir hâdise olduğunu, türklüğün her zamankinden daha vahdetli ve daha kudretli manzarası karşısında anlıyacaklardır. Anlıyacaklardır ki, Atatürk’ün mânevî benliği, bir kat daha kudsîleşerek, bir kat daha azizleşerek ve milletleşerek, başlamış olduğu eserin başında eskisi gibi harikalar yaratmakta devam edecek ve büyük emaneti,  genç omuzlar üstünde, aynı dindaranehuşûla asırdan asra intikal edecektir.” (“Büyük Yasımız”)

Üsküp muhâciri bu Sabataî muharrir, şâir, mütercim, nâşir, 29 Ekim 1933’te de, hiç şüphesiz “Ebedî Şef”inin ve Rejiminin takdîrkâr nazarları altında, Türk milletini açıkça ona tapmıya dâvet eden bir şiir (“Cumhuriyet Bayramında”) neşretmişti:

“Çok değil bütün millet şimdi taparsa ona!”

“Şarkımız İnkılâbın dillenmiş heyecanı… / Gökte yanan güneşi koparıp yerinden… / Biz aldık bu ateşi Gazi'nin gözlerinden… / Ceddimiz nasıl önce tapardıysa ateşe, / Öyle Cumhuriyetle doldurduk kalbimizi. / Öyle bir savaştı ki bu İnkılâp yılları, / Sonunda ya var olmak, ya ölmek mukadderdi. / Gazi bir kartal gibi üstüne kanat gerdi, / Ve Türk, bir mucizeyle durdurdu akılları. / Bir milletin toplayıp bütün ıstırabını, / Bir ihtilâl halinde doğdu Mustafa Kemal. / Tarihi o çevirdi gittiği sapa yoldan, / O verdi nesi varsa bugün on beş milyona. / Çok değil bütün millet şimdi taparsa ona, / Tarih kaydetmemiştir daha böyle kahraman. / Ona şeref, ona şan, ona bütün minneti / Asırlık zincirlerden kurtulan bir milletin. / İşte dev akisleri bu ebedî minnetin / Bakın bir tek ses gibi sarıyor memleketi.”

Ahmet Şükrü Esmer: “Atatürk ölmez ve ölemez!”

Ulus’un aynı nüshasının 3. sayfasında Ahmet Şükrü Esmer yazıyor:

“Hayır; Atatürk ölmez ve ölemez. Çünkü bir millet diriltmiş ve o millete ebedî hayat vermiştir. Millet yaşadıkça, Atatürk de yaşıyacaktır. […]

“Bugün siyasî, iktisadî ve kültürel hayatımızın hangi safhasına bakarsak bakalım, orada Atatürk’ü görürüz. O evvelâ istiklâlini kazandırmak için milleti zaferden zafere götürdü. İstiklâlini temin ettikten sonra devlet teşkilâtını kurdu. Ona alfabesini verdi. Tarihini öğretti. Ve istikbalde yürüyeceği yolun istikametini gösterdi. Bu yol, Cümhuriyet Halk Partisinin artık devlete mal olan altı umdesiyle işaret edilmiştir.

“Atatürk’ün manevî varlığı daima yolumuzu aydınlatacak bir nur halinde bizimle beraber olacaktır. Şefimiz bize kıymetli bir vedia bırakmıştır. Türk milleti, şuurla ve disiplin içinde onu, işaret ettiği yoldan işaret ettiği hedefe doğru götürürken, Ata’sının daima yanıbaşında olduğunu hissedecektir. Atatürk ölmez.” (“Atatürk ölmez”)

Kemal Ünal: “Onun ölmez varlığı”

Kemal Ünal’ın yazısı da 3. sayfada karşımıza çıkıyor:

“Yaşıyan ebedî Mustafa Kemal’e sığınalım. Bize acımızı yenme kuvvetini gene onun kalplerde fikirlerde duyulan ölmez varlığı verecektir. Bizi bu sonsuz acı içinde de gene ebedî Mustafa Kemal teselli edecektir.

“Ölmiyen Mustafa Kemal, yarattığı milletin, yaptığı vatanın, her yerde haysiyetini yükselttiği insanlığın tâ içinde ebediyen yaşıyacaktır.” (“Yaşıyan ve ölen Mustafa Kemal”)

“Tavâf” ve “Kıyâmet”

4. sayfada, Sabataîşâir, müellif, mütercim İbrahim AlâettinGövsa’nın “Ebedî Şef”i için “Tavâf” şiiri var. Aynı sayfada, Kemal Zeki Gencosman, nasıl olup da Kıyâmetin kopmadığına şaşıyor:

“Bir fani ebedileşti. Kıyametin niçin hâlâ kopmadığına, kâinatın nasıl hâlâ yok olmadığına şaşıyoruz.” (“İnsanlığın yas günü”)

Ulus gazetesinin sekiz sayfalık 11 Teşrînisânî 1938 târihli nüshası, son sayfasına kadar bu minvâl üzere devâm edip gidiyor; sayfalar, onun hayâtı, şahsıyeti, eseri hakkında taşkın, tahrîfkârmedhiyelerle dolup taşıyor…

11 Teşrînisânî 1938 târihliTan’daki tapınış

Sertel’lerinTan gazetesi, temsîl ettiği Cemâat̃ nâmına, “Babamızı kaybettik” gibi pek mânîdâr bir başlıkla intişâr ediyor ve 12 sayfasının (onuncusu hâric) 11’ini, hak̆îkat̃ endîşesi taşımadan, Mustafa Kemâl̃’in ve Kemalizmin hadsiz medh-ü-senâsınatahsîs ediyor…

Mehmet Zekeriya Sertel’in birinci sayfadaki başmakâlesini, ikinci sayfada, Sabiha Sertel’in “Türkiyenin Büyük Adamı” başlıklı makâlesitamâmlıyor…

2. sayfadaki başlık: “Hükûmetin tebliği: Atatürk Türk Milletine Çok Güvendi. Türk Milleti Onun Eserlerini ve Türk Gençliği Onun Vediası Olan Türkiye Cumhuriyetini Ebediyyen Yaşatacaktır.”

3. sayfadaki başlık: “Türk Milleti, Matem İçinde… Halk, Dün Ebediyete Kavuşan Büyük Ölünün Nâşı Önünde 3 Gün Hürmet Ve Tazimle Son Selâm Vazifesini Yapacak…”

4. sayfadaki başlık: “Genclik Hem Ağır Bir Matem İçinde, Hem Kavî Bir İmanla Dolu… Üniversitede Hazin Bir Manzara… Güftesiz ve Bestesiz Bir Istırap Marşı Gibi Hıçkıran Yüzlerce Genç ‘Ölen Atatürk, Bizim İdealimiz Olan Atatürk Değildir. O, Ölemez’ Diyordu… [Birkaç Üniversiteli kızın resmi altındaki yorum:] Mesut İnkılâpların mesut çocukları; münevver Atatürk kızları, dün üzerlerine dünyalar yıkılmış kadar müteessir  ve gözleri yaşlıydı.”

5. sayfadaki fâhiş mübâl̃ağa: “Bir Dehanın Tarihi… Bir ‘Cihanı Husumet’ Elinden Kurtardığı Harap Vatanı Bir Mamure ve Türklüğü Dünyanın En Kudretli Milleti Haline Getirerek Ebediyete Çekildi.” Bu hak̆îkat̃siz “tedk̆îk̆”, 6. sayfada da devâm ediyor.

6. sayfadaki başlık: “Büyük Kemalin Hayatından Hâtıralar”… Yorumlanmış 11 fotoğraf…

7. sayfadaki başlık: “Vecizeler… Büyük Kemalin Nutuklarındaki Yüksek Fikirler Millî Kudreti Yaratan Umdelerdir.”

8. sayfadaki başlıklar: “Atatürke Ait Canlı Hâtıralar… Sivas Kongresi Toplandığı Günlerde Mustafa Kemal… / Atatürk İçin Yabancılar Neler Düşündüler, Neler Söylediler? / [Mahmut Yesari’ninmakâlesi:] Korku Bilmiyen Adam… Ağır düşman Ateşlerine Hiç ‘Kırpılmadan Bakan Gözler’ Kapandı. Buna İnanmıyorum.”

9. sayfadaki başlık: “Atamızın Millete Vasiyetleri: Biz İlhamlarımızı, Gökten ve Gaipten Değil, Doğrudan Doğruya Hayattan Almış Bulunuyoruz. Biz Bütün Türk Milletinin Hâdimiyiz. Kuvvet Birdir ve O Milletindir.”

11. sayfadaki başlık: “Türk Milletinin Derin Mateminden Levhalar”… Yorumlu 7 fotoğraf…

Tan gazetesinden –gâyetibretâmîz- dört misâl vereceğiz: Zekeriya Sertel, Sabiha Sertel, Naci Sadullah ve Ömer Rıza Doğrul’unmakâleleri…

Zekeriya Sertel: “Türkiyeye ve Türklere nur saçan ışık”

Eşi Sabiha Derviş Sertel gibi, Sel̃ânik’degenc yaşlardan îtibârenMarksizme gönül veren, bu inancla, bütün ömrünü Sovyetler Birliği Komünist Partisi’ne tâbi –yine aynı Cemâat̃ten Dr. Şefik Hüsnü Değmer liderliğindeki- Türkiye Komünist Partisi’nin gizli bir militanı olarak geçiren, “Burjuva (veyâ Millî) Demokratik Devrim” sıfatıyle Kemalist İhtil̃âl̃i Sosyalist İhtil̃âl̃e geçişte elzem bir merhale olarak gören ve Komünist militanlara da hep böyle bir stratejik anlayışla Kemalizmesâhib çıkmalarını telk̆în eden, dîğer taraftan Kemalist Rejimin ilk MatbûâtUmûm Müdürlerinden ve -“Mutlak Şef”in emri ve tahsîs ettiği imk̃ânlarla- Cumhuriyet gazetesinin Yunus Nadi ve NebizâdeHamdî’yleberâber üç müessisinden biri olan Mehmet Zekeriya Sertel’in başmakâlesi: