24 Şubat 2018

Müstakbel bir akademisyene nasihat niyetine…

Bizim irfanımızda ileri gidenlere nasihat, geri de kalanlara vasiyet edilir. Sevgili İsmail Kayabir, ilçenin kenar mahallesinde yoksulluk ve sefaletin içinde doğdu. Belki imkânları küçüktü, fakat ufku ve düşünceleri hep büyük oldu. O acılar ve çaresizlikler önünde diz çökmeyi reddedip,  azimle gayretle çalışarak acılara diz çöktürdü. Tarsus ilçesinin Bağlar mahallesinde başlayan ilim, irfan yolculuğu onu mesleğinde zirvelere taşıdı. Yüksek lisansını yapmış, kıraati aşere okumuş, Dünya Kur'an-ı Kerim Okuma Birinciliği elde etmiş bir mihrap gönüllüsü idi, O. Tamam, yeter, buraya kadar demedi. Daha fazlasını istedi. Cenabı Hak'ta kendisine istediğini verdi. Bugün akademisyenler kervanına katılmanın heyecanını yaşıyor. Bütün zor kararların arefesinde olduğu gibi bu kararın arefesinde de kendisi ile istişare özel gündemi ile bir seher vakti nezih bir mekânda sıcak bir çorba etrafında bir araya geldik.

İsmail dedi ki; “Abi bu zamana kadar bana yaptığın tavsiyeler benim için hep aydınlatıcı oldu. Mihraptan kampüse gidiyorum. Bana neler tavsiye edersin.”

Evet, İsmail epey ileri gitmişti. Nasihati hak etmişti yani. Baktım ki ona yaptığım nasihatler camiadaki herkesi ilgilendiriyor. Bende sana diyorum İsmail, sen anla; Ahmet, Mehmet, Ali, Veli, Ayşe, Fatma, Hatice ve Zeynep, dedim. Ve ona şu nasihatlerde bulundum.

İlim ile bilimin aynı şey olmadığını, her ikisinin menşeinin de, maksadının da asla bir olamayacağını unutma. Bütün enerjini bilim adamı olmaya teksif edipte, ilim adamı olmaktan mahrum kalma.

Bilginin gücüne inan fakat bütün gücü bilgide zannetme.

Bulunduğum konum sana asla geldiğin yeri ve gideceğin yeri unutturmasın. Akademik kariyerin önünde akademik bariyerlerle karşılaşırsan üzülme, pes etme, şaşırma, yılma, yıkılma…

Üniversitenin bu toprağın irfanından beslenen bir millet mektebi olması için var gücümle çalış.

Adın ile ünvanın arasındaki hassas dengeyi iyi kur; adın ünvanının her zaman önünde olsun. Asla ünvanın, adını geçmesin. Ünvanın uğruna adını feda edenlerden olma. Tozu dumana katarcasına dünyalık pâyelerin peşinde değil, seni iki cihanda aziz kılacak ulvi gayelerin peşinde koş. Gayesini dünyalık sermaye çevirerek ömrünü heba edenlerden olma.

Üniversiteyi, bu toprağın insanıyla, bu toprağın irfanı arasında kalın bir duvar değil, muhkem bir köprü gör. Yapacağın çalışmalar o köprüde birer tuğla olsun.

Görev yaptığın üniversitenin bilginin gücüyle meşgul ve maruf olmasına gayret göster. Unutma ki bilginin gücüne hizmet etmeyen üniversiteler, bilginin göçüne hizmet eder.

İçinden çıktığın halka ve onun değerlerine bakışın hep yüksek olsun. Onlara asla tepeden bakma. Engin bilgiyle ve yüksek düşünce menzillerine yüksel. Bil ki yüksek düşünceli insanların eşi, yüksekten düşen insanların ise parçası bulunmaz.

Üniversite âlem de kalem savaşlarının cephesidir. Kaleme hâkim olanın, âleme hâkim olacağı yer burasıdır.

Mademki “Eşyanın aslı ibahadır” öyleyse üniversiteyi kimin, nerede, kime karşı kurduğuna, üniversitenin bu toprakta neye karşı durduğuna bakmadan üniversiteye gir. Onu eline al. İçindeki batıl zehirleri iyice temizle. İçini ilim, hikmet, tefekkür ve mağfiretle doldur. İman kuvvetiyle onu işgal ettiği yerden kaldır. Hemen medresenin yanına getir. Medreseyle tanışsınlar, konuşsunlar, barışsınlar ki ilim bilim ile insan din ile hayat hakikat ile geçmiş gelecek ile buluşsun. Âlim, profesör ile kucaklaşsın. Payitahtı İstanbul yine çağ kapatsın, çağ açsın. Bunu hayal görenlere de ki hayale gelmeyen hayata geçmez.

Akademik yürüyüşte yabancı dil fevkalade önemli hatta bu yürüyüşte dil bilmeden yol bulmak neredeyse imkânsız. Bundan dolayı İngilizce'yi bir İngiliz kadar, Fransızca'yı bir Fransız kadar, Almanca'yı bir alman kadar akıcı ve güzel konuş.  Bir İngiliz, Fransız, Alman gibi konuş fakat asla onlar gibi düşünme ve yaşama. Yabancı dillere yaklaşman seni yerlilikten asla uzaklaştırmasın.

Üniversitenin inancını yaşamak isteyen öğrencileri inançsızlaştırmak için kurulan ikna odalarının değil, bu aziz milletin asil evlatlarını inançla yaşatmak için kurulacak ihya odalarının mekanı ve merkezi olması için hiçbir fedakârlıktan kaçınma. Geçmişte olduğu gibi bilim yuvalarını zülüm yuvalarına dönüştürmek isteyenlere asla fırsat verme.

Bütün öğrencilerini büyük bir nimet, kutlu bir emanet bil. Her açıdan onları ihmal ederek, bu kutlu emanete ihanet etmekten sakın.

Yeri geldiğinde özgürce konuşmayı bildiği gibi yeri geldiğinde de edeple susmayı bilen öğrenciler yetiştir.

İnsan hayatında üniversite umumiyetle kopuşların mekânıdır. Öğrencilerin sadece derslerine değil gözlerini ve gönüllerini de girerek, onların ailesinden, çevresinden, tarihinden, kültüründen; hepsinden önemlisi de inancından kopmalarına izin verme.

Bir konunun doktoru olayım derken dengeyi bozupta başka konuların hastası olma. Bir konuya yoğunlaşmış olman, seni başka konulara karşı körleştirmesin. Her alanda asgari bilgilere sahip ol. Fakat bir alanda azami bilgiyi yakala. Özgürlüğün büyüsüne kapılıp da hürriyetin esiri olma.

İsminin önünde titri olmayanların, meselelerimiz üzerine fikri yok sanma.

Fikir ve düşüncenin bütün damarlarına tanımak, seni zamanla tanınmaz bir kişi haline getirmesin.

Bilgiyi rakiplerine taş atmak için değil, dini, ahlaki ve insani değerleri yaşatmak için üret. Bilgi sadece güç değil, güç olduğu kadar da ağır bir vebaldir.

İlahiyat, seni her zaman kitabına uyduran değil her şartta kitaba uyan bir şuura götürsün.

Hukukla her zaman ve zeminde adil ve âkil bir insan ol.

Edebiyatla; fikir düşünce ve mesajlarını insanlara ağzı ve sözü bozmadan, en etkili bir şekilde ulaştır.

Tıp ile Rahman'ın şifa hazinesi olan şu kâinat eczanesinden insanlara sağlık, sıhhat ve şifa dağıt.

Uluslararası ilişkilerle uluslararası çelişkilerin tamamını çözüp, yok etmeye niyet et.

Sosyoloji ile içinde yaşadığı toplumu iyice tahlil et. Nedir, bu toprakları vatan kılan? Nedir, bu toplumu millet yapan? Bu mühim sorulara esaslı cevaplar ara…

Tarihle, geçmişten geleceğe milletçe emin adımlarla yürüyeceğimiz yol haritaları çiz.

Coğrafyayla yer altı zenginliklerimizle yer üstü zenginliklerimizi buluştur.

İktisatla emek ve alın terinin amansız düşmanları olan faiz, israf, enflasyon, sömürü düzeni ve tüketim çılgınlığıyla kahramanca savaş.

Matematikte dünyamızın bütün kronik problemlerine esaslı çözümler ara. Bize öyle bir hesap öğret ki gücümüzü toplayalım, kin ve nefreti çıkaralım,  sevgi ve muhabbeti çarpalım,  dünyanın bütün nimet ve kaynaklarını aramızda adilce bölelim.

Psikolojiyle bizi içimizdeki o geniş dünyaya seyri sefere çıkar. Bize insanı tanıt ki Rahmani tanıya bilelim.

Siyasal bilimlerle insanlığı ayrıştırmadan, çatıştırmadan, kapıştırmadan hikmet ve adaletle yönetecek bir iradenin kapılarını arala.