04 May 2018

Mutluluğu ders olarak almak ister miydiniz?

Geçtiğimiz sene dünyanın en iyi ekonomisine sahip 10 ülkenin 10'u da mutluluk endeksinde hedeflenen sıralarda yer alamadı. Teknoloji ile birlikte gelişen endüstriyel devrimle beraber acımasızlığın hüküm sürdüğü yeni bir döneme giren insanoğlu şimdilerde manevi açlığını doyurmanın telaşı içine girdi.

İnsanların iyi oluşunu etkileyen farklı çevresel, ekonomik, sosyolojik, kültürel birçok etken olsa da insanların temel güdülerinin birleştiği ortak noktalar vardır; haz ve acı gibi. Elbette hiç kimse acı çekmek istemez ama haz almak için çabalar. Bu çabanın sonucunda ise faydasını maksimize etmek ister. Kısaca söylemek gerekirse, haz, fayda ve mutluluk arasında yakın bir ilişki vardır. Birey, çevresinden elde ettiği tatminle fayda sağlar ve bu faydayla hazza ulaşır. Haz ile faydasını maksimize eden birey ise mutluluğa ulaşır.

Rekabetin ve performans kaygısının “kültür”ün bir parçası haline geldiği yeni dünyada maddiyat esaslı çoğu hedef gerçekleşiyor ancak haz konusunda insanlara gerekeni vermiyor. Hal böyle olunca “mutluluk” konusunda karışan akıllara alternatifler üretmek için herkes var gücüyle çalışıyor.

ABD'nin saygın üniversitelerinden Yale de şimdilerde mutluluk üzerine dersler vermeye başladı. Üniversitenin PSYC 157 kodlu ‘'Psikoloji ve İyi Yaşam'' dersine, ders kayıtlarının açılmasının hemen ardından 300 kadar kişi kaydolmuş. Daha sonra bu sayı katlanarak 1200'e kadar çıkmış. Üniversitenin tamamında ise aktif eğitim alan 4800 öğrenci yer alıyormuş. Yani öğrencilerin 4'te 1'i bu derse kayıt yaptırmış.

Daha mutlu ve tatminkar bir hayatın yollarının arandığı dersi 42 yaşındaki Psikoloji Profesörü Laurie Santos veriyor. Dr. Santos bir röportajda ‘'Öğrenciler kendi kendilerine mutlu olabilmek ve kampüs kültürünü değiştirebilmek için değişmek istiyor.'' ifadelerini kullanıyor. Dr. Santos'a göre öğrencilerin liseden bu yana idealleri uğruna geride bıraktıkları tutumları ve edindikleri zararlı alışkanlıklar mutluluklarının önünde engel oluşturuyor. Santos bu konuda çok da haksız sayılmaz. Çünkü hocası olarak bulunduğu Yale'de lisans öğrencilerinin yarısından fazlası akıl sağlığı desteğine ihtiyaç duyuyor.

Dünyanın en gelişmiş ekonomileri arasında yer alan ABD'de günümüzde nüfusun yarısına yakını psikolojik destekle hayatlarını idame ettiriyor. Yine dünyanın en büyük ekonomilerinden birine sahip olan Çin'de ise her 3 kişiden biri ruh sağlığı açısında yeterliliğe sahip olmadığını kabul ediyor.

Kimi ülkeler mutluluk temelli politikalar üretmek için farklı alternatifler üretmeye çalışıyor. Örneğin demokratik bir yönetime sahip olmamasına rağmen “mutlu” olduğunu iddia eden Butan Krallığı. Himalaya sıradağları üzerindeki Butan Krallığı “Gayri Safi Milli Mutluluk” politikasıyla biliniyor. Ülkede mutluluğun hüküm sürdüğü, üzüntüye kapıların kapalı olduğu söyleniyor. Bunun bir devlet politikasından ziyade budist inanış temellerine dayandığı da iddialar arasında. Yani mutluluğu bir icraat olarak gören devlet yönetiminden ziyade geleneksel ve kültürel ögeler mutluluğun ilacı olarak görülüyor. Ülkede ölüme karşı büyük bir saygı mevcut. Ölen bir kişinin ardından 50 gün boyunca yas tutuluyor. Çoğu Butanlıya göre bu durum mutluluğu daim kılan en önemli etkenlerden biri.

Yani mutluluğun kendisi kadar bu olguya yönelik yaklaşımların çoğu da soyut temeller üzerinden ilerliyor. Bilim insanları, araştırma şirketleri ve devletler mutluluğun çözümünü bulma konusunda her adımı atmaya çalışırken uzmanlar mutluluk üzerinde toplumsal bir çözümün pek mümkün olamayacağı kanısına sahipler. Materyalist hayat tarzının yol açtığı boşluğun hüküm sürdüğü günümüz dünyasında yüzyıllar önce mutluluğa ve hazza yönelik bulunmuş çözümlerin ise neredeyse pek bir geçerliliği yok. Oysa çoğu insan burunlarının dibinde duran çözümden bi' haber… Yaşamı anlamlı ve ona bir değer katan ne varsa inanmak ve şükretmek üzerinden ilerliyor. Ama gelin görün ki 21. yüzyılda bunu insanlara anlatabilmek, en az mutluluğa alternatif çözümler bulmak kadar zor.