10 Mart 2022

​Namaz, depresyona izin vermiyor!

Sevgili okur, vücudumuzun fizyolojik ihtiyaçları olduğu gibi ruhsal ihtiyaçları da vardır. İnsan manevi anlamdaki açlığını, anlaşılabilirliğin nirvanası olan “namaz” ile giderebilir. İslam, muhatabını başıboş bırakmıyor ve namaz ile ruhuna şifa veriyor. Namaz insana, zamanın kontrolüne kapılmayıp onu kontrol edebilme yetisi kazandırıyor. Müslümanca bir duruşun neticelerinden biri de hiç şüphesiz budur. Yani kontrollü ve bilinçli bir insan olma yolu üzerinde sabit bulunmaktır. Basit bir örnek verecek olursak; depresyonda olan bir bireyi düşünün. Bütün gün evden hiç çıkmayıp saatlerce ağlayıp yas tutuyor. Onu bu durumdan çıkartacak bir insan dahi çevresinde yok. Fakat bu depresyonda olan insan günde beş vakit namazını kılıyorsa, Allah ile olan iletişimi onun saatlerce, günlerce; ağlayıp, sızlayıp o hal üzere kalmasına müsaade etmez. İşte namaz, insanın depresyona girmesini engelliyor. Çünkü İslam dini, muhatabına şu bilinci aşılamaktadır:

Ey insan! Seni başıboş bırakmayacağız. Sen sahipsiz ve kimsesiz değilsin. Senin yaratılış amacın ve görevlerin var. Bu yüzden bizimle iletişimini kesemezsin. Günde 5 vakit Rabbinin huzuruna çıkma zorunluluğun var. Onunla konuşup, meramını anlatman gerekiyor. O, sana çok yakın ve bu yakınlıktan kaçma. Senin Onunla konuşmaya ihtiyacın var. İçinde gizlediklerini dahi sen anlatmadan bilebilecek olan Rabbin ile muhabbete ihtiyacın var.

Kıyamet suresi 36. Ayette şöyle buyurulmuştur:

“İnsan, kendisinin başıboş bırakılacağını mı sanıyor!”

Yüce Allah, yarattığı her varlığın fıtratına kodlar yerleştirmiştir. Yeryüzündeki bütün varlıklar kendi fıtrat kodlarına uygun davranmaktadır. Güneş, hem ısı hem de ışık kaynağı olarak kodlarına sadık kalır. Dünya dönüşü esnasında yörüngesinden sapmayarak fıtratına sadık kalır. Atmosfer, zararlı ışınların dünyaya girmesine engel olarak fıtratına sadık kalır. Arı kendisine kodlandığı üzere çiçeklerden polen toplayarak bal yapar ve fıtratına sadık kalır. İnek yediği otları bembeyaz süte çevirerek kendi fıtrat koduna sadık kalır. Bu kuralı bozan, yani kendi fıtrat kodunun dışına çıkabilen tek varlık, insandır. Allah, insana fıtrat kodlarını hatırlatmak için vahiy göndermiştir. Fıtrat kodunu unutup ondan uzaklaşan insana, başıboş bırakılmayacağını bildiriyor.

İnsan zamanı kontrol etmekten çıkıp onun kontrolü altına girdiği zaman da fıtrat kodunun dışına çıkmış olur. Çünkü yeryüzünde halife olarak gönderilen ve yaratılmışlar üzerinde bir hâkimiyetinin olması istenen insan, zamanın esiri olmuştur. Zamanın kontrolü altında ezilmekten, hiçliğe sürülmekten, dünyevi meşguliyetlere dalıp gitmekten bizi alıkoyan ezana icabet etmek her Müslümanın sorumluluğudur. Zira insan kendi kul hakkına girmekten de çekinmelidir. İnsanın dünya denizine daldıktan sonra arada su üstüne çıkıp nefes almaya ihtiyacı vardır. İşte namaz, insanı deryaya dalıp gitmekten alıkoyar. Bir Müslüman için namaz, kontrolün ve bilincin açık tutulduğunun, iradesinin hâlâ kendi elinde olduğunun bir nişanesidir.

Her daim insanı zinde tutabilecek olan ve her düştüğünde kolaylıkla kalkması için onu silkeleyerek fıtratına kavuşturan namaz ile bağınız hiç kopmasın sayın okur..

Namazla, bilinçle ve sağlıcakla kalın.