NEREDESİN EY SELAHADDİN?
Siyonist yahudi Devleti İsrail, Filistinde toplu cinayetler serisine devam ediyor. İsrailin Kadir Gecesi öncesi başlayan saldırılarında çoğunluğu çocuk 100 civarında kardeşimiz şehid oldu.
İsrail ne zaman zulüm yapacağını biliyor. Zalimliğini hiç elden
bırakmıyor ve unutmuyor. Unutan biziz…..
Bundan 11 önce, 31 Mayıs 2010 günü, İsrail Askerleri Gazze’ye
insani yardım götüren Mavi Marmara
Gemisine saldırı düzenlemiş ve burada bir büyük katliam gerçekleştirmişti.
Mavi Marmara gemisi birçok, milletten, dinden aktivistler,
gazeteciler, sanatçılar, gönüllüler İsrail’in Gazze’ye uyguladığı ambargoyu
kırmak için Sarayburnu’ndan demir aldı ve menziline doğru harekete geçti. İHH (
insani Yardım Vakfı) organizasyonuyla Gazze’ye insanî ve tıbbî yardım götüren
MV Mavi Marmara adlı gemiye İsrail, uluslararası karasuları kanunlarında
karasuyu sayılmayan 70 km açıklarında operasyon düzenledi.
İsrail onlarca asker, gemi ve helikopterle düzenlediği operasyonda
9 Türk vatandaşını şehit ederken birçok yolcuyu da yaraladı. O Gece gemiye
yapılan operasyon öncesi gemiye özel bir sistemle kurulan canlı yayın
vericilerini engelledi.
İsrail silah ve mühimmat taşıdığını iddia ettiği Mavi Marmara
gemisine önce botlarla yanaştı ardından havadan helikopterle askerler gemiye
indi. Ellerinde hiçbir silah bulunmayan Mavi Marmara yolcularına tam teşekküllü
silahlarla müdahalede bulunan İsrail askerleri tarafından açılan ateş sonu 9
kişi hayatını kaybetti bazıları ağır olmak üzere 50’den fazla kişi yaralandı.
Şehitlerin isimleri şunlardı: Ali Haydar Bengi, Cengiz Akyüz,
Cengiz Songür, Cevdet Kılıçlar, Çetin Topçuoğlu, Fahri Yaldız, Furkan Doğan,
İbrahim Bilgen, Necdet Yıldırım.
Allah Şehitlerimizin hepsine rahmet eylesin…
…………..
Mescidi Aksa'da yaşanan
elim olaylar ve Mescid-i Aksa'nın yakılması üzerine bir Müslüman Adam
dertlenerek Kudüs’teki cami minarelerinden birine çıkarak “Neredesin ey
Selahattin?” diye feryat ediyor.
O feryadı duyunca aklıma
geldi. Evet gerçekten de Selahattin nerede? Gözümün önüne tanıdığım
Selahattinler geldi bir bir….
Selahattin isimli üst düzey
bir devlet yöneticisi arkadaşım vardı. İşini hakkıyla yapmak yerine, işi gücü
bırakmış, bir üst makama gelmek için kendini Amirine beğendirme peşindeydi.
Selahattin isimli bir
devlet dairesi arkadaşım vardı. Derdi olduğu zaman yanımdan eksik olmazdı.
Benim derdim olduğu zaman onu hiç ortalıkta bulamazdım.
Selahattin isimli bir asker
arkadaşım vardı. Ömrünü, askerlik yapmaktan daha çok, ‘arazi’de vakit
öldürmekle geçirirdi. Ona ne zaman
ihtiyaç olsa ‘arazi’deydi. Yahut subay gazinosunda…
Selahattin isimli bir
patron arkadaşım vardı. Kul hakkına hiç dikkat etmediği için onun yanında
çalışan arkadaşım her gün bu kişiden şikayet ederdi. Ne maaşları zamanında
verir ne de fazla çalışma mesailerini öderdi.
Selahattin isimli bir
komşumuz vardı. Her gün verdiği ızdıraptan dolayı evimi taşımak zorunda
kalmıştım.
Selahattin isimli bir
Belediye Başkanı arkadaşım vardı. Yönettiği şehri berbat etmişti. Her tarafı çöp götürüyordu. Şehir, Yahudi markalarının
yabancı isim tabelaları ile dolmuştu. Onun yönettiği şehirden taşınmak zorunda
kalmıştık.
Selahattin isimli bir hakim
arakadaşım vardı. Karar verirken, Adaletten daha ziyade dengelere dikkat
ederdi.
Selahattin isimli bir doktor arkadaşım vardı. Hastayı bir hasta olarak değil, tamir edilecek bir eşya gibi görürdü.
Selahattin isimli bir cami
imamımız vardı. Camideki hali, camiye ziyaret için gelmiş yabancı turistten farklı değildi.
Selahattin isimli bir imam
hatip okulu meslek dersleri hocamız vardı. Yakop isimli matematik öğretmenimiz
bize kendini sevdirirken O ise
kendisinden nefret ettirirdi.
Selahattin isimli bir
gazeteci arkadaşım vardı. Kalemini kiraya vermişti. Hakikatleri yazmak yerine
lafu güzaf üretirdi.
Kudüs’lü dertli dostumuzun
Selahattin'i araması tesadüf değil.
Hem ben hem de Ümmet-i
Muhammed, uzun zamandır Selahattin'i arıyor…
Müslümanlar 99 gün Yahudi gibi davranıp 1 gün
Müslümanlıkları akıllarına geldiği için yapılan protestoların ve bu öfkelerin
hiçbir kıymeti harbiyesi olmuyor.
Her
Müslüman kendi Kudüs'ünü fethetmeden, Kudüs tekrar fethedilemeyecektir. Her
Müslüman, Kudüs'ün bir minberini yapıp bitirmeden Kudüs fethedilmez.
Senenin 364 günü Telaviv
gibi yönetilen İslam başkentleri, 365.gün Filistin Meselesini çözemez.
Herkes,
Selahaddin olmayı başkasından bekliyor. Kimsenin Selahaddin olmaya niyeti yok
velhasıl……
……..
Hamiş:
Doğu Türkistan'daki zulme, dengeden dolayı sessiz kalan her kesimden ve
makamdan kişilerle, Doğu Türkistan’ı medyasında haber yapmayan dostlarımızın
İsrail'deki zulme öfke göstermelerini, riyakarca ve iki yüzlü bir tavır olarak
görüyorum.
Cumhurbaşkanı
Doğu Türkistan’daki konuyu gündeme getirmedikçe, bu zulüm bizim vicdan
alanımıza girmeyecek mi?
Yeryüzünde zalimin kim olduğunu iktidarlar mı belirleyecek?