25 Aralık 2015

Nijerya, enerji ve Türkiye

Muhammadu Buhari'nin, 28 Mart seçimlerinden galip çıkarak Goodluck Jonathan'ın iktidarına son vermesi sürpriz bir netice olarak kayıtlara geçmişti. Askeri bir darbe sonucu 1983-1985 yılları arasında devlet başkanlığı yapan Buhari, bunun diyetini 2003, 2007 ve 2011 seçimlerini üst üste kaybederek ödemişti.

 Goodluck Jonathan'ın üyesi olduğu Halkın Demokratik Partisi (People's Democratic Party - PDP) 1999'dan beri her seçimi kazandığı için 2015 seçimlerinin de favorisiydi. Fakat devlet bankalarından hortumlanan 30 milyar doların ve Boko Haram'ın önlenemeyen yükselişinin faturasını Jonathan'a kesen Nijerya halkı bu kez Muhammadu Buhari'yi seçerek göreve getirdi.

Nijerya'da siyasal hayat etnik gruplardan ve dini kimlikten büyük oranda etkileniyor. Ülkenin yarısından fazlası Müslüman olsa da, geri kalan nüfusun petrol zengini güneyli Hristiyanlardan oluşması çift kutuplu bir ortama neden oluyor. Bu demografik yapı ise, başkanlık sistemiyle yönetilen Nijerya'da devlet başkanı ve yardımcısı görevleri teamüller gereği bir Müslüman ve bir Hristiyan şeklinde dağıtılıyor.

ÇOĞUNLUK MÜSLÜMANLAR FAKİR AZINLIK HIRİSTİYANLAR ZENGİN

Kuzeydeki fakir Müslüman çoğunluk ile güneydeki zengin Hristiyan azınlık arasında büyük bir çatışma olmasa da, bir siyasi rekabet var. Buhari örneğinde olduğu gibi kuzeyciler ve güneyciler arasında dengeyi kurabilen siyasi hareketler iktidara gelebiliyorlar.

Boko Haram'ın son beş yılda palazlanıp güçlenmesinde Jonathan'ın basiretsizliğinin yanı sıra, artık gitgide çoğalan yolsuzlukların da büyük payı var. Kuzeydeki bölgelerin kendi hallerine terk edilmiş olmaları ve işsizlik-yoksulluk gibi faktörler Boko Haram gibi örgütlerin çok işine yarıyor.

Müslümanların çoğunluk olmalarına rağmen uzun süredir devlet başkanı çıkarmamış olmaları, tek istisna olan Umaru Yar'Adua'nın 2007'de göreve gelip 2009 yılı sonlarında önce esrarengiz biçimde kaybolması ve şüpheli şekilde hayatını kaybetmesi, Müslümanların temsiliyeti tartışmasına sebep olmuştu.

Buhari'nin göreve gelişinde Müslüman bir aday olması, (Boko Haram tehdidine karşı) asker kökenli olması ve sıkı denetimlerle idareyi ıslah etmeyi vaat etmiş olması büyük önem taşıyor. Buhari'nin iktidara gelişi sonrası, önce güvenlik birimleriyle ilgilenmesi, genelkurmay ve istihbarat kurumlarında yönetimi yenileme çabaları bu taleplere cevap verme amacı taşıyor zaten.

Gerçekleştirmek istediği reformlarda PDP'nin mukavemetiyle karşılaşan Buhari, özellikle ekonomik programıyla ilgili eleştirilere karşılık vermek ve istikrarlı bir iktidar kurmak istediği için şimdilerde petrol sektörüyle ilgili önemli reformlar yapmaya hazırlanıyor.

Ülkenin milli petrol kuruluşu NNPC'nin başına ExxonMobil Afrika eski başkan yardımcısı Emmanuel Kachikwu'yu getiren Buhari, bu alandaki yatırımların artırılmasını istedi.

NİJERYA, KATAR'DAN ÖNEMSİZ Mİ?

Bir kısım Amerikan enerji şirketlerinin Boko Haram ve iklim koşullarını bahane ederek ayrıldığı Nijerya, petrol üretimini artırmak için çareyi kendi içinde arıyor.

37,2 milyar varil kanıtlanmış petrol rezervi ile Afrika'da en çok rezerve sahip ikinci ülke ve dünya sıralamasında ilk dokuzda olan Nijerya'nın ihracatı enerjiye dayanıyor. Bizim de çok yüksek olmamakla beraber LNG (sıvılaştırılmış doğalgaz) müşterisi olduğumuz Nijerya bu alanda da dünyada dördüncü sırada yer alıyor.

Rusya ile uçak krizinden dolayı tırmanan gerginlik bizi enerji konusunda endişeye ve arayışlara sevk ediyorsa, Nijerya'nın mevcut durumunu dikkate almamız gerekiyor. Katar'da gösterdiğimiz hassasiyeti Nijerya'ya karşı da kesinlikle göstermeliyiz. 

Üstelik Buhari'nin iktidarda olması Türkiye için de bir fırsattır ve bunu karşılıklı olarak değerlendirmek uzun vadede elimizi güçlendirecektir. Afrika'ya bigâne bir Türkiye, zincirlerini kırma yolunda eksik kalır.