Nüfus meselesi, nüfuz meselesidir!
'Türkiye'nin nüfusu artıyor' diye telaşa kapılanlar ya cahil olmalı yahut da Türkiye'nin düşmanı. Kapitalist bir işadamı için en önemli şey üretmek, satmak ve kazanmaktır. Oysa bu ülkenin liberal/kapitalistleri ülkenin nüfusu artıyor diye neredeyse kafayı yiyecekler.
Bir kısmı da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın üç çocuk talebini küçümsüyor, hayatlarına karışmak olarak görüyor. Gerekçeleri farklı olsa da Erdoğan'ın üç çocuk talebine karşı çıkanların bir bölümü de "dindarlar!" Erdoğan'ın üç çocuk talebini hayatlarına müdahale sayanların çocuk yapmamalarında hiçbir sakınca yok. "Dünya bu kadar nüfusu nasıl besleyecek" diye tereddüt edip de kendini dindar addedenler yarattığı tüm canlıların rızkına yaratan ve ona kefil 'O'lana güvenseler böyle yapmazlardı elbette. İnsanlar sanıyor ki, kendileri üretiyor, kendileri kazanıyor. Oysa Razzak olan yalnızca Allah'tır. Eğer rızkımız bir kula ait olsaydı, hepimiz açlıktan ölürdük. Şükür ki öyle değil. Kâinatta milyonlarca türü sayısız adedinin günlük rızkını veren, dünyada iki insan varken de, insan sayısı 7 milyara geldiğinde de besleyen Allah, değil 10-20, 70 milyara da gelse -hâşâ- beslemekten aciz mi sanıyorsunuz? Yaklaşan facia Rockefeller'in teşviki ile Türkiye'nin nüfusunu azaltmaya kalkan Vehbi Koç ve darbecilere rağmen Türkiye'nin nüfusu 78 milyona ulaştı ama son verilere dünya nüfusu 2100'de 11,2 milyar, Türkiye ise 2050'de 95 milyona ulaştıktan sonra inişe geçerek 2100'de 87 milyona inecekmiş. Aslında bunlar çok iyimser rakamlar. Bugün yani 2015'de 78 milyonuz, 2050'de 95 milyona erişeceğiz. Bu veriler BM Ekonomik ve Sosyal İşler Bölümü'ne ait. TÜİK'e göre 95 değil en fazla 93 milyona erişebileceğiz. 2000'deki nüfusumuz 68 milyon iken, 15 yılda yüzde 14,7'lik artışla 78 milyona eriştik. 2015'den 2050 ulaşmak için 35 yıl var. 15 yılda yüzde 14,7 artarken 35 yılda sadece yüzde 22 artabilecek. BM haklı çıkarsa böyle, TÜİK haklı çıkarsa bu artış yüzde 20'de kalacak. Sonraki düşmeler bir yana bu kadarcık veri bile faciayı görmek için yeterli. Nüfus neden önemli? 'Nüfus' demek, 'nüfuz' demektir. Nüfusu olmayanın nüfuzu da olamaz. Dünyaya bir bakın toprağı çok olanlar mı yoksa nüfusu çok alanlar mı daha etkinler? Keyfiyet önemli ama keyfiyet kemiyetin içinden çıkar. Mesela menisi az olan bir erkeğin çok olana oranla çocuk yapma oranı çok daha düşüktür. Sperm sayısı düştükçe kaliteli hücre sayısı da azaldığından hem dölleme kapasitesi, hem de bebeğin sıhhati de etkilenir. Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya, Çin, Rusya bu kadarı nüfusu olmasaydı aynı güç ve etkinliğe sahip olabilirler miydi? İsrail, işgal ettiği bir avuç toprağa neden dünyadaki Yahudileri üst üste toplamaya çalışıyor. Bugünün için hiçbir MOSSAD teröründen dahi geri durmuyor. Az nüfus sorun olmasa neden yapsınlar bunu? Yaşlı Türkiye, ölü Türkiye'dir! Yaşlı nüfus açısından Almanya ve Japonya dünyanın yaşlı ülkeleri. Afrika ülkeleri ise en gençleri. Türkiye'de 65 yaşını geçenlerin oranı yüzde 8'i geçti. 2050'ye geldiğimizde ülkenin yarısı yaşlanmış olacak ve gelirlerimiz emekli maaşına zor yetecek. Emekli maaşını alan, her açıdan üretimden çıkıp sadece tüken haline dönüşüyor. Artık köylüler bile emekli maaşı aldığından kimse çalışmak istemiyor. Bahçesine marul, maydanoz dahi ekmiyorlar. Ayran bile yapmıyorlar. Ekmek dahi artık şehirlerden gidiyor köylere. Bu kapitalizmin işine gelse de Türkiye için yıkımdır. CIA'nın raporlarına bakılırsa önümüzdeki 50-60 yıl içerisinde ülkelerin nüfus sorunu yüzünden ekonomik ve siyasi yapılarında büyük değişiklikler yaşanacak. Türkiye'de bundan nasibini alacak. Türkiye'nin nüfusu sermaye ve darbecileri rahatsız etti Türkiye'nin doğurganlığı sadece Siyonist Rockefeller'i değil, aynı zamanda Koç'un başını çektiği sermaye, Sabetayistler ile 12 Eylül darbesini yapan askerleri de rahatsız etmişti. Kenan Evren'in emri ile 2827 Sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun çıkarılırken Adalet Komisyonu Başkanı Deniz Hâkim Yüzbaşı Tevfik Odman komisyondaki görüşmelerde gerçeği şu cümlelerle ifade eder: "Nüfus planlamasının devlet politikası olduğu ve nüfus planlamasının devletin gözetim ve denetimi altında yapılacağını daha açık bir şekilde maddeye monte ettik" Erdoğan'ı huzursuz eden şey neydi? Nüfusumuzdan dolayısıyla da nüfuzumuzdan rahatsız olanların aksine Türkiye değişmiş, yeni lideri aksine bu konuda önlemler almaya başladı ve Recep Tayyip Erdoğan 2010'da yaptığı bir açıklamada içine düşülen dramatik durumu şu cümlelerle izah ediyordu: "Türkiye'nin şu anda nüfus artış hızına baktığımız zaman bir rivayete göre 1.5, bir rivayete göre 1.8. Bu demektir ki bu milletin nüfusu yaşlanıyor. En azından 2,5 olmalı ki mevcut durum korunsun. Dünyada geçmişte 'doğum kontrolü' diyenler, 'nüfus planlaması' diyenler, şu anda 'yandık' diyorlar ve üste para veriyorlar. Ama nüfus artmıyor. Artık kötü alışkanlıklar başladı. Biz de şimdiden diyoruz ki eğer böyle giderse 2030'dae durumumuz kötü. Bu durumu düzeltmemiz lazım." Son elli yılda değişen hayat tarzı ve uygulanan politikalar hem çocuk sayısını azalttı, hem de çocuk yapabilme kabiliyetini yok etti. Dünya Sağlık Örgütü'ne göre erkeklerin sperm verimliliği 10 kat azaldı.Sperm oranları | mm³'de |
1950 öncesi | 150 milyon |
1970'li yıllar | 120 milyon |
1990'lı yıllar | 50 milyon |
2000'li yıllar | 40 milyon |
2005 yılı | 20 milyon |
2010 sonrası | 15 milyon |