14 May 2015

NUH METE YÜKSEL'İN KASET HİKAYESİ VE FETÖ'NÜN MHP PLANI

17 Aralık sonrasında Fetullahçı Terör Örgütü'nden tamamen kopan Latif Erdoğan'ın gündeme getirdiği "Meral Akşener'e kaset şantajı" iddialarını tasvip etmediğimi peşinen söylemek istiyorum. Bunun dile getirilmesinin bile ahlaksızlık olduğu konusunda ısrarım devam ediyor.

İğrenç iddianın muhattabı Meral Akşener'in olayı köpürtüp bir siyasi rant aracı haline getirmesini ise yadırgamamak mümkün değil.

İddia sahibi Latif Erdoğan, Akşener'in bu tavrı sonrasında kaynağını da bütün detaylarıyla açıkladı. Latif Erdoğan'a göre kaset iddiasının asıl sahibi firari örgüt lideri şüphelisi Fetullah Gülen'in kontrolündeki Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı'nın Başkanı Mustafa Yeşil.

Latif Erdoğan'ın deşifre ettiği Mustafa Yeşil ise Erdoğan'ı yalanlarken korkunç bir gerçeği itiraf etti adeta. "Neden şimdiye kadar sustun, o görüntüleri izlemeden içinde ne olduğunu nereden biliyorsun" diyen Mustafa Yeşil, açıklamalarında somut verilerle iddiayı cevaplamak yerine, Fetullançı Örgüt'ün bildik beddua seansına geçti.

Fetullahçı örgütün, "İktidara geldiklerinde tutuklanan ve görevden atılan polislerin tümünü görevlerine iade edecekleri" taahhüdünde bulunacak kadar kontrole aldığı ve Bahçeli sonrası MHP liderliği için hazırladığı Meral Akşener, FETÖ'nün kasetleme faaliyetlerini gerçekten bilmiyor mu?

Mesela o kasetlerle görevinden olan partisinin Başkanlık Divanı üyelerinden M.E'nin, 'kasette yer alan evin giriş katında Fetullahçı öğrenci evi olduğu, kendi evine de kimi zaman imanlı ihlaslı ihtiyaç sahibi çocuklar diye yardımda bulunduğu bu evi kullanarak sızdıkları ve o kasetleri çektikleri, kasetlerin internete düşmesinden hemen sonra o evin apar topar boşaltıldığı' sözlerini Meral Akşener dinlememiş veya hiç duymamış olabilir mi?

Kasetle tasfiye edilen bir başka MHP yöneticisinin, 'kasetlendiği bayanın Fetullahçı yapı ile ilişkisini bildiği, o bayanın birkaç öğrenci evinden sorumlu 'ABLA' olduğu o nedenle güvendiği ve gelecek planları yaptığı' söylemlerini sayın Akşener hiç mi işitmemiş?

Neymiş iftiraymış. Doğrudur; size yönelik iddia iftiradır. Ama sizin üzerinizden en iyi yaptıkları iş olan kasetleme faaliyetini örtmeye çalıştıklarını ve bu yöndeki algıyı kırma çabasına düştüklerini de mi göremiyorsunuz?

Bakın bizzat bu yapı içerisinde yetişmiş birinin resmi makamlara verdiği bilgilerde, Nuh Mete Yüksel'e kurulan tuzağın dehşete düşüren detayları nasıl yer alıyor:

"Ankara Terörle Mücadele Şubesinin yasadışı sol bir örgütle ilgili bastığı hücre evinde Nuh Mete Yüksel'e karşı bir suikast düzenleneceğine dair belgeler ve krokiler ele geçirilir. Ancak cemaatin talimatıyla bu durum adliyeye sevk edilmez ve yakalanan örgüt üyeleri kayıt dışı olarak nezarethanede tutulur. Bu arada TEM Şube Müdür Yardımcısı S. T, Nuh Mete Yüksel'e giderek kendisine bir suikast düzenleneceğine dair çok önemli ve kesin istihbarat aldıklarını, suikastı düzenlemeyi planlayan örgütün hücre yapılanmasını çözmeleri gerektiğini ve bu sebeple Ankara Terörle Mücadele Şube ekipleri tarafından koruma altına alınmasının kendileri için önemli olduğunu ifade eder. Oysa ki suikastı planlayan hücre çoktan yakalanmış ama kayıt dışı olarak nezarethanede tutulmaktadır. Buradaki amaç Nuh Mete Yüksel'in güvenini kazanmak ve sürekli olarak yanında adam bulundurmaktır. Nuh Mete Yüksel bu korumayı kabul eder ve Ankara TEM Şubede cemaate bağlı polisleri tarafından korumaya başlar. Bu ekipler sürekli olarak Nuh Mete Yüksel'in yanında bulunduklarından özel hayatına dair bütün gelişmelere de vakıf olur ve Nuh Mete Yüksel'in, dönemin DGM Başkanı O.K'nın özel kaleminde görevli bir bayana ilgi duyduğunu tespit ederler. Daha sonra bu bayanı tehdit ve zorlamayla kontrol altına alıp Nuh Mete Yüksel'le bir gönül ilişkisine girmeye zorlarlar. Bu ilişkiyi kasetledikten sonra kayıt dışı olarak tuttukları örgüt üyelerini yeni yakalamış gibi, ele geçirdikleri plan ve krokilerle birlikte adliyeye sevk ederek, suikastı engellediklerini söylerler. Daha sonra arşivledikleri kaseti DGM Başkanı O.K ve basına servis ederek Nuh Mete Yüksel'in DGM Başsavcılığı görevinden alınmasını ve ve cemaat soruşturmasının da kapanmasını sağlarlar"

İnşallah o gün kaset maarifetiyle soruşturma kapattıran örgüt, dün aynı maarifetle Başkanlık Divanını şekillendirdiği MHP'yi, bugün Meral Akşener üzerinden ele geçirme planını uygulamıyordur.

Taktir edersiniz ki; "esarete" dayalı birliktelikte "ihanet" boyutları ölçülemeyecek kadar yaygınlaşıp meşruiyet kazanır.