03 Kasım 2015

O “koro” yine devrede!

SPOT: AK Parti Başkanlık Sistemi ve 2023 vizyonunu hedefliyorsa, PKK ve FETÖ ile mücadelede çıtayı daha da yükseltmeli, belli bir etnik yapıya pozitif ayrımcılık getiren değil; toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir “sürecin” mihmandarı olmalı!

 

AK Parti'ye yakın bir kesim iki gündür ‘Çözüm Süreci' korosu başlattı adeta. Bu sandık sonuçlarını manipüle etmenin dikalasıdır bence... Üstelik buna, AK Parti ve Erdoğan'a karşı PKK ve FETÖ terör örgütleriyle işbirliğine yönelen medya da dahil oldu.

Evvela şunun altını çizmek istiyorum; 1 Kasım'da sonucu belirleyen 4,5 milyona yakın seçmen profili, “Milliyetçi Muhafazakar” kitleden başkası değil... Bunu görmeden, buna kör kalarak yapılan her değerlendirme, havada kalmış manifülatif algının ötesine geçmez.

AK Parti'nin 7 Haziran'da karşı karşıya kaldığı tablonun en önemli sebebi “çözüm süreci”... Ama buna rağmen, bugün AK Partiye başarı getiren seçmen profilinin kendi hegemonya alanlarını daraltacağını görenler, “Kürt seçmen AK Parti'ye geri döndü” algısını işliyor.

Oyse eldeki tüm sayısal veriler, AK Parti'nin elde ettiği başarıda, Kürt seçmen etkisinin yüzdelik dilime bile denk gelmediğini gösteriyor.

1 Kasım'ın belirleyici unsurunun açık ve net bir şekilde Ülkücü seçmen olmasına karşın neden böyle bir algı oluşuturlmak isteniyor peki?

Cevabı basit... Onların maksadı sandık sonuçlarını doğru analiz etmek değil; Küresel aklın bölgesel projesine örtülü desteği sürdürmek.

Ben çok basit bir teklifte bulunuyorum; AK Parti'deki hegemonya alanlarını muhafaza etmek için “Çözüm Süreci” çığırtkanlığı yapanlar, bu söylemlerinde samimiyseler, etnisiteye dayalı bir süreç yerine, ülkede her kesme mağduriyet getiren, rejimin kurucu iradesinin farklılıkları ötekileştiren refleksini törpülmeye dair bir süreç önersin...

Dürüst olalım; 1 Kasım'da AK Parti'ye dönen Kürt seçmen sayısı maksimum 350-400 bin! Onlar da süreç bitirilip, PKK'ya gözaçtırılmadığı için dönüş yaptı.

HDP'ye baraj kabusu yaşatan oy geçişkenliğinin adresini arıyorsanız, bu CHP'den başkası değil! Peki CHP oylarında neden artış yok diyorsanız; oradaki milliyetçi vatansever kitle de, CHP'nin PKK, PYD ve HDP ile arasına yeterli mesafeyi koyamamasına yönelik öfkeyle AK Parti'ye oy verdi.

Demem o ki AK Parti'ye gelen 4,5 milyona yakın oyun yaklaşık 4 milyonu çözüm sürecinin bitirilip PKK ve Fetullançı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması ile kararlı mücadelenin bir sonucu.

O yüzden de, AK Parti Başkanlık Sistemi ve 2023 vizyonunu hedefliyorsa, PKK ve FETÖ ile mücadelede çıtayı daha da yükseltmeli, belli bir etnik yapıya pozitif ayrımcılık getiren değil; toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir “sürecin” mihmandarı olmalı!

Dahası; AK Parti 1 Kasım'da gelen 4,5 milyona yakın seçmen kitlesinin parti üst yönetiminde temsili için de adım atmalı.

Emin olun terörle mücadeledeki kararlılığı bu adımlar da eklendiğinde AK Parti için 2019'da yüzde 55-60 bandı hiç uzak değil.

Bütün bunlara rağmen, Parti 7 Haziran şokunun temel sebebi olanların hegemonya alanını geniş tutmayı sürdürmek adına, yeniden çözüm süreci derse, 2023 hayal olur!

Burada ne ırkçılık yapıyorum ne ayrımcılık. Sadece kripto Kürtçülere ve belli bir etnik kesimden elitist oluşturma projesine başkaldırıyorum.

İnanıyorum ki; 1 Kasım'ın belirleyici psikolojisi de, terörle mücadele kararlılığından cesaret bulan bu başkaldırının kitleselleşmiş hali...

En önemlisi de; AK Parti, bilhassa Doğu ve Güneydoğu açısından, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'la çelişecek politikalardan uzak durmalı. 1 Kasım'ın itici gücü Terörle Mücadele iradesi asla ve katta esnetilmemeli.

Çünkü bu ülkenin temel dinamikleriyle çatışma halindeki kesimleri mutlu etmek adına bir “süreçte” ısrar edenler ağır bedeller öder.