30 Ocak 2016

O masada hangi konuda “uzlaşacaksınız”?

CHP ve HDP'nin, Türkiye'yi 2023-2050 ve 2071 vizyonuna taşıyacak Yerli ve Milli Anayasa çalışmalarının bileşeni olamayacağını, olmaması gerektiğini daha önce yazmıştım.

Bu iki partinin, demokratik fonksiyonları, ideolojik ve silahlı terör sarmalına hapsetme hevesi, Yerli ve Milli Anayasa çalışmaları için oluşturulacak “uzlaşma masasının” dışına itilmelerini gerektiren en önemli iki realite.

Yerel sorunların, dış müdahalelerle çözülmesine yönelik teslimiyetçi tavırların odağına dönüşen bu iki parti, ne toplumsal bir sözleşme olan Yerli ve Milli Anayasa ne de Başkanlık Sistemine geçiş sürecinin aktörü olabilir. Olmamalı da.

Biri silahlı terörün vesayeti altında ve hatta bileşenine dönüşen diğeri de Parlamenter Oligarşinin yılmaz savunucusu iki muhalefet partisi, Yeni Türkiye kavramının altını dolduracak siyasal, sosyal ve ekonomik reformları da beraberinde getirecek sistemsel revizyon çalışmalarının öznesi olduğunda, buradan bir sonuç çıkarmanız mümkün değil.

Bugün oligarka dönüştüğü için yaşanan sorunların ana sebebi olan Parlamenter Sistemin sacayaklarından medet uman bu iki muhalefet partisinin özne olduğu uzlaşma komisyonu, Türkiye'ye zaman kaybettirmekten başka bir işe yaramaz.

Belki AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile TBMM Başkanı İsmail Kahraman, topluma “uzlaşı arayışında oldukları” yönünde bir mesaj vermek açısından “uzlaşma komisyonunu” önemsiyor olabilir.

Bu bağlamda oluşturulan komisyona daha önceki bütün karşı çıkışlarını unutan HDP'nin üye vermesi umut ederiz sadece “göstermelik” bir hamledir.

Bu partiye, Yerli ve Milli bir Anayasa vaadinin çalışmaları noktasında “özyönetim” veya “özerklik” yönünde açık kapı bırakılmamış olmasını umuyorum. Hendeklerle “özyönetim” arayan PKK'nın parlamentodaki bileşeni olan HDP'ye, “yöntem farkıyla özyönetim” konusunda bir ışık yakılmışsa, “anayasa uzlaşma komisyonunun” örtülü misyonu “ülkeyi bölme komisyonuna” dönüşecektir ki bu ihanet olur.

ERDOĞAN'A TUZAK MI KURULDU?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın “Yerli ve Milli Anayasa” çağrısını “Türk tipi Başkanlık” önerisiyle tamamladığı malum.

Eline geçirdiği her mikrofon ve kürsüde Erdoğan için, “Seni Başkan Yaptırmayacağız” sözlerini sarf eden HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Başkanlık Sistemi'nin “Diktatörlük” getireceği tezini öne süren ve bu kavram ışığında galiz hakaretlerle TBMM'nin atmosferini bile kirleten CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Erdoğan'ın bu tamamlayıcı önerilerine rağmen AK Parti'nin hakim olduğu Anayasa Uzlaşma Komisyonuna üye vermesi sizce de manidar değil mi?

AK Parti yönetimi ve Meclis Grubunun, Erdoğan'ın Yerli ve Milli Anayasa ile Türk Tipi Başkanlık Modeli önerisi konusundaki kararlılığını sürdürdüğü ön kabulünden yola çıkarsak, muhalefetin o masaya “uzlaşı” için oturmuş olma olasılığı var mı? Elbette yok.

Milli hassasiyetler noktasında “amasız fakatsız” duruş sergileyen MHP bir kenara; CHP ve HDP'nin “Yerli ve Milli” kavramlarına olan mesafesi malumken, “Anayasa Uzlaşma Komisyonuna” üye vermelerinin altında yatan sinsi plan ne olabilir? Tabii ki Erdoğan...

Ümit ediyorum AK Parti muhalefetin gizli ajandasında yer alan bu plana karşı bir B Planı hazırlamıştır.

Muhalefet, Yerli ve Milli Anayasa metninin yazımı konusunda diyelim ki azami uzlaşı koşullarına yanaştı. Ve hatta diyelim ki muhalefet, yeni Anayasa konusunda yapılan çalışmalarda “makul uzlaşı” çizgisinden çıkmadı.

Son tahlile gelindiğinde kesinlikle karşı olduğu Başkanlık Sistemi için ise hiçbir esneme göstermedi. Ve hatta Yeni Anayasa'yı Başkanlık Sistemi olmadan desteklemeyi kabul etti.

AK Parti'nin bu durumdaki B Planı var mı?

Muhalefet, “Bakın biz Yeni Anayasa konusunda bütün kırmızı çizgilerimizi esnettik ve daha önce uzlaşılan 60 maddeye ek olarak kalan maddelerde de reddiyelerimizi geri çektik ama Erdoğan'ın Başkanlık hevesi yüzünden yeni Anayasa yapma fırsatını yine kaçırdık” dediğinde ve hatta o masayı bu gerekçe ile deviren olduğunda, AK Parti kamuoyuna nasıl bir izahta bulunacak?

Erdoğan'ı, oluşturulacak bu algının cenderesinde yok etmeyi hedefleyen sinsi planı nasıl bozacak?

Kimse “B Planı da var” demesin. B Planı olan bir aklın daha önce denenmiş bir masayı tekrar kurmaya bu denli hevesli olması mümkün değil.

Erdoğan'ı yalnızlaştırmaya yönelik yürütülen sistematik kuşatmayı yaracak atraksiyonlarda bile aciz kalan bir aklın, muhalefetin dış merkezli bu sinsi planını engelleyebilecek tek hamlesi var; o komisyon masası kurulmadan dağıtmak ve millete gitmek. Aksi durum, Erdoğan'a kurulan tuzağın ortağı olmaktır.

zihnicakir@gmail.com

@zihnicakir