22 Ekim 2015

Öfkeyi besleyen popülist diller mi barış istiyor?

Söylemek istediklerini olabildiğince ‘basit' bir dille yazmayı tercih ediyorlar.

Yazılanların kolay anlaşılması için kelimelerin sıradan olması ve ‘nokta ateşi' mantığıyla yan yana dizilmesi önemli.

Alelâde, gösterişsiz ve akılla alay eden bir düzeyde olması da hınzır bir üslup ve muhteviyatla yazılmaları da işin olmazsa olmazı.

Kendilerinden başkasına layık görmedikleri ‘aydın' hallerin ne derinliğinden, ne zekâsından, ne ilkesinden ne mantık düzeyinden eser olmaması ise dert değil.

Popülist olanın etkisini iyi biliyorlar.

Kalemlerinden düzeyli bir edebi dilden çok, bir zamanlar pazarlarda satılan destanların ağdalı ve hüngürtülü hallerinin dökülmesi ondan.

Normal koşullarda cahillik, körlük, gerilik, mantıksızlık olarak tanımlayacakları her durumu övmekte bir beis görmemeleri de.

Bugün sahiplerini birer ‘klinik vaka'ya dönüştüren toplumdaki Erdoğan öfkesinin ateşini harlandırmanın elden geldiğince basit bir dile ihtiyacı var çünkü.

Ardı ardına kendilerinin dahi inanmadıkları durumları varmış gibi sıralamak ‘otoriterlik' ve ‘gayrimeşruluk' olgusunu taze tutan yazıların en hayatî özelliği.

Gerçekte olmayana dair ‘varmışta yok oluyormuş' telaşıyla dövünmek…  

Var olan problemi veya eksiği aşırı abartmak

Olmayanı yalanla harmanlayıp ortalığa savurmak

Rezil rüsva zamanları bugünü karalamak adına sürekli ‘asri saadet' yılları olarak reklam etmek…

Eskiyi sürekli şimdiyle karşılaştırıp kutsarken bugünü devamlı yermek

Küfrü, hakareti, küçümsemeyi, küstahlığı, çamur atmayı, tehdidi kendilerine hak olarak görmek…

Kirli teşkilatları, girift ilişkileri, art niyetli planları, lekeli hesapları temiz, hukukî, masum göstermek yazıların genel özellikleri.

Her gün dört bir koldan onlarcası yazılıyor, yüzlercesi televizyon ekranlarından konuşuluyor, binlercesi soysal medyadan paylaşılıyor bu popülist dil örneklerinin.

Temel hedef Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı itibarsızlaştırmak ve seçilmiş siyasetçileri ‘gayrimeşru' göstermek. Bunun için yığınla abartı ve yalanı sıralamakta bir beis görmeyen kalemlerin başında Hasan Cemal geliyor.

 ‘Sen nasıl bir cumhurbaşkanısın?' (http://t24.com.tr/yazarlar/hasan-cemal/sen-nasil-bir-cumhurbaskanisin,12955) başlıklı yazısı popülist dilin hilekâr ve mantıksız üslubuna iyi bir örnek mesela.

Dildeki düzeysizliği ve küstahlığı bir kenara bırakın, ‘hangi iddia gerçekten doğru' diye, sormadan edemiyorsunuz. Ya da hangi biri aklı kesenin, vicdanı olanın ‘bu kadarına da pes' demeyeceği türden?

‘Türkiye'yi demokrasiden uzaklaştırdın' derken Erdoğan öncesindeki demokrasinin nasıl bir ucube olduğuna dair sadece kendisini silkeleseler yüzlerce yazı dökülür oysa.

Peki, hangi vakit Erdoğan öncesindeki hukuk ve özgürlükler konusunda memnun olduğuna dair bu denli methiyeler dizmiş, var mı örneği?

Ya  ‘Türkiye'yi kutuplara böldün, insanları birbirine düşman ettin' gibi uçukluğun günahını bütünüyle Erdoğan'a yüklemesine ne demeli?

Türkiye'yi Erdoğan mı böldü gerçekten yoksa değişimin dindar birinin elinden olmasını içine sindiremeyen vesayetçi zihniyetin işgalindeki kendi gibiler mi?

Sahip olunan iflah olmaz üstenci karakterler, tavan yapmış egolar, küçümsediğinin başarısı karşısında zıvanadan çıkan kompleksler olmasaydı insanlar arasında tahammülsüzlük bu denli kök salabilir miydi?

Dün çokta olmayan yargı bağımsızlığına bugün deli divane şakşakçılık yapılması nasıl bir ruh halinin işaretidir? Gerek yargı bağımsızlığının gerekse güçler ayrılığının yere göğe sığdıramadıkları Eski Türkiye'de nasıl birer kuru söylemden ibaret olduğu nasıl unutulur?

Evet, birileri kuşandıkları öfke diliyle kukumav kuşu misali felaket senaryoları yazıp, popülist dilin bütün avantalarını kullanarak tehditler savuruyorlar sabah akşam.

Kendileri gibi düşünmeyen seçilmiş siyasetçilere vurmak adına yalan, yanlış, abartma ve saptırmaların eşliğinde basit yazılar yazıp, söylevler çekmeyi görev biliyorlar kendilerine.

Daha fazla çatışmayı, kavgayı, didişmeyi istediklerini gizlemeyen halk yardakçısı kalemleriyle yalanla gerçeği ters yüz ediyorlar.

Hem de ‘İnadına Barış' garabetliğini dillerinden düşürmeden.