Öğretici bir kitap: 'Romanda Bilgi İktidar İdeoloji'
Korona günlerinde hasbî bir dost arıyorsanız kitaplara dokunun. Kitapları sevmek ve onlarla arkadaşlık etmek lâzım. Karşılık beklemeden yalnızlığımızı paylaşıyor, kalp ve dimağımıza fikir ve mânevî güç veriyor, zihnî ameliyemizi diri tutuyor. Bu hâlleri yaşamaya çalıştığım korona günlerinde, daha önce yazdığım üzere kitaptan yana nasibimiz bol. Korona kısıtlamasının bir faydası oldu; nâçiz şahsımıza kitap gönderiliyor…
Okuyup başucumuzda tuttuğumuz
kitaplar arasında birkaç kitap var ki, adını, muhtevasını ve değerli
bilgilerini kitapseverlerle paylaşmak istedim. “Romanda Bilgi İktidar
İdeoloji-Türk Romanı Üzerine Bir Söylem Çözümlemesi”, “Sesini Arayan Şair Faruk
Nâfiz Çamlıbel- Hayatı-Sanatı-Şiirinin Kaynakları” ve “Avrupa Mâcerasının Erken
Dönem Bir Örneği-Avrupa’da Cevelan”
Türk edebiyatının yakın
geçmişi hakkında araştırma yapmak isteyen edebiyatseverler için faydalı olan bu
üç kitabın müellifi KSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde
görevli Doç. Dr. Selim Somuncu’dur. Okuduğumuz kitaplarından anladığımız
şudur ki, Öğretim üyesi Selim Somuncu maişeti için rutin bir şekilde
akademisyenlik yapan biri değil. Edebiyatı seven, Türk edebiyatını
araştırmaktan mesleğinin üstünde bedîi bir zevk alan, yakın dönem edebiyatımıza
damga vuran yazarlarla hâtırası olan ve bu sahada bir hayli akademik makâleler
yayınlayan velud bir insan.
Kitaplarından ilgimi en çok
çeken “Romanda Bilgi İktidar İdeoloji-Türk Romanı Üzerine Bir Söylem
Çözümlemesi” dir (Hece Yayınları). Akademik bilgi naklinin ötesinde akıcı
bir üslûba sahip sürükleyici bir kitap. “Bilgi ve iktidar”,” Bilgi
iktidar-ideoloji söylemi ve edebiyat”, “Edebiyat ve ideoloji”, “Marksizm ve
edebiyat”, “Romanda ideoloji ve söylem”, “Modernizm ve kapitalizmle yükselişe
geçen bir tür: Roman” başlıkları kitabın birinci bölümünün bâzı başlıklarıdır.
İkinci bölümde Ahmet Midhat, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu,
Peyami Safa, Kemal ve Tarık Buğra’nın bâzı romanlarının anlatımı ve bir diğeriyle
karşılaştırmalı tahliline ayrılmış mufassal metinler yer almaktadır.
Kitabın İkinci Bölümü
Batı’nın roman anlayışını ve Batılılaşma dönemiyle başlayan Türk romancılığını
akademik bilgiler çerçevesinde akıcı bir üslûpla karşılaştırmalı ve tenkitli
bir şekilde önümüze koyuyor. Bu sahada çokça kitaplar yazılmıştır. Selim
Somuncu’nun bu kitabının farkı, edebiyatçı bakışın yanında, incelenen
romanların konularını devrin toplum yapısını, kültür, gelenek ve siyasî
durumunu da dikkate alarak âdeta bir yakın tarihçi, bir sosyolog bakışı gibi
ele almasıdır. Dahası var; Türk romancılığına dair karşılaştırmalı akademik
nakillerin arasına girip bir toplumbilimci bakışıyla romandaki olayları ve
kişilerin ideolojik ve kültürel mensubiyetlerini akademik sınırları aşarak
metinlerin içine yerleştirmesidir. Bu özelliğinde dolayı roman tahlillerinde
alışılmış sıkıcı akademik tarzın ötesinde içinde yaşadığımız toplumun tarihi,
insan tiplerinin hikâyeleri anlatılıyormuşçasına bir okuma tadı veriyor. 305
Sayfalık akademik bir kitabın bir solukta okunması bu özelliklerinden
dolayıdır. Ahmet Midhat’tan Halide Edip
Adıvar’a, Yakup Kadri’den Peyami Safa’ya, Kemal Tahir’den Tarık Buğra’ya uzanan
Türk romancılığının anlatıldığı bu kitabın bir farkı da adı geçen roman
yazarlarının dünya görüşünü, düşünce yapısını ve tercihlerini romanda nasıl ve
niye yansıttıklarını son derece tarafsız ve eğip bükmeden ortaya koyuşudur.
İKİ AYRI ROMANDA FARKLI
OSMANLI KURGUSU
Meselâ; Kemal Tahir’in
“Devlet Ana” romanı ile Tarık Buğra’nın “Osmancık” romanını son derece isabetli
tahlil eden yazı bu kitaptadır. Âcizâne ölçü değilim, fakat bu tesbitimi yakın
zamanların “sol” ve “sağ” cenah dâhil, roman tahlillerini okuyanlar kabul
edeceklerdir. Kemal Tahir’in “Devlet Ana” romanının Osmanlı ve Türk’e ve
İslâm’a bakışındaki Marksist ve Şamanî bakışın çarpıklığını anlatan bölümler
ayrı bir yazı konusudur. Bu tahlile göre, “Devlet Ana” romanında büyük nisbette
“cinsellik” ağır basmakta ve müstehcen anlatımlar var. Osmanlı Türk’ü “kadına
düşkün” olarak gösteriliyor. Namaz, ezan, mescid gibi, Müslüman Türk’ün günlük
hayatında yer alan vecibeler ve mekânlar hemen hiç yer almamaktadır. Bu noktada
sözü Selim Somuncu’ya bırakalım: “Devlet Ana’da çizilen Osman Bey tiplemesinden
hareketle söyleyecek olursak-bau kadar kanaatkâr ve cömert olan bir liderin
hangi değerler adına savaştığı ya da niçin fetihler yaptığı sorusu cevapsız
kalır. Çünkü yayılmacı politikayı salık veren dinî kavram olan fetihte
‘îlâyıkelimetullah’ temel amaçtır. Tarihteki gâza hareketleri bunun için
yapılır. Bilgi eksenli dönüştürümlerden ve ideolojik temayüllerinden dolayı
Kemal Tahir, Osmanlı’yı bir inanç devleti olmaktan çıkarır. Dini, Marksist
olmasının gereği olarak bir kenara koyup kendince inanç meselesi olmayan, salt
samimiyetle, imkânsızlıklarla, tesadüflerle ve aşklarla büyüyen, gelişen hattâ
iktidarını pekiştiren bir beyliğin hikâyesini anlatmaya çalışır.”(Somuncu,
a.g.e., s. 254)
“DEVLET ANA” ÇARPIK,
“OSMANCIK” YERLİ
Selim Somuncu, “Devlet Ana”
nın Osmanlı’yı çarpıtmasına karşı Tarık Buğra’nın “Osmancık” romanındaki
Osmanlı’yı pek isabetli tesbitlerle ortaya koyuyor: “Osmancık’ta ise Devlet
Ana’nın aksine kurgu daha din eksenli bir kurgudur. Bu romanın kelime
hazinesine bile yansır. Osmancık’ta, Devlet Ana’da geçmeyen sözcükler itinayla
kurgunun içine dâhil edilir. Ümmet sözcüğü sıkça geçer. Ezanlar okunur. Hutbe
okutulur. Cemaatle namaz kılınır. Savaşın gayesi fetihtir ve fethedilen
topraklara İslâmiyet götürülür.
Özellikle fethedilen yerlerde kilise câmiye, manastır mescide çevrilir”
(Somuncu, a.g.e., s.255)
Halide Edip’in romanlarında
“Batıdan esinlenen sentezci bir söylem” olduğunu ve “Sinekli Bakkal” romanının
“Yeni rejimin din algısına ilişkin ideolojik bir okuma” olduğunu Somuncu’nun
adı geçen kitabın okuyoruz. Tanzimat Dönemi yazarlarından en çok roman yazan
Ahmet Midhat’ın romanlarındaki modernleşmeci muhafazakâr ideoloji ve söylemi
roman yazma tutkusu olanların okuması gerektiğine inanıyorum. Yakup Kadri’nin
sol Kemalist ve seküler ideolojiye sahip romanlarının ve Peyami Safa’nın Doğu
Batı sentezi söylemine sahip romanlarının tahlilleri edebiyatseverler için ufuk
açıcı metinlerdir.
Selim Somuncu’nun “Sesini
Arayan Şair Faruk Nâfiz Çamlıbel…” kitabı bu şair hakkında yazılan kitapların
mufassal olanıdır. Bibliyografyasından anlaşıldığı üzere, Çamlıbel hakkında
daha önce yazılmış kitaplardan farkı geniş ve ilâve bilgilerle yeni bir
anlatıma sahip bir kitap. Üçüncü kitap ise, Ahmet Midhat’ın o devrin seyahat
edebiyatının has örneklerinden olan “Avrupa’da bir Cevelan” eseri üstüne, on
altı akademisyen ve Selim Somuncu’nun yazdığı akademik makâlelerden oluşan ve
“Avrupa Mâcerasının Erken Dönem Bir Örneği: Avrupa’da Bir Cevelan Üzerine
Yazılar” adıyla Selim Somuncu tarafından derlenerek yayına hazırlanan bir
kitap. Ahmet Midhat’ın romancılığı ve yazarlığı hakkındaki ayrıntılı bilgileri
merak edenlerin müracaat edebileceği bir kaynaktır.
Hülâsa-ı kelâm; bütün güzel
ve faydalı kitaplar gibi bu kitap da Türk romancılığına karşılaştırmalı bakış
kazandıran öğretici bir kitaptır.
* * * * *
Bir açıklama
“Kitap âlimlerinin efendisi
Ali Emirî” başlıklı yazımızın “Bir kitabın peşinden ölümüne gitmek” bölümünün
birkaç cümlesinde eksik kelime ve ifade karışıklığının olduğunu fark ettik ve şu
şekilde düzelttik:
“Halep Defterdarı iken, Yemen
hükümdarlarının silsilesini yazan bir kitap geçer eline. Kitabın ikinci
cildinin Yemen’de olduğunu öğrenir. Bu kitaba kavuşmak için, Bâbıâli’den,
Yemen’e Mâliye Müfettişi olarak tayin edilmesini ister. ‘Yemen’de isyan var…’ deseler de,‘Bengiderim’ diyerek kararında ısrar eder. Kısa sürede tayin işlemi
tamamlanır ve yola çıkar.” (ilbeyali@hotmail.com)
Aynı yazının bir paragrafının kaynak bilgisini de, metnin aslında olmasına rağmen eksik yazmışız. Korona başımıza vurdu her halde.