21 Ocak 2021

​Öğretici bir kitap: 'Romanda Bilgi İktidar İdeoloji'

Korona günlerinde hasbî bir dost arıyorsanız kitaplara dokunun. Kitapları sevmek ve onlarla arkadaşlık etmek lâzım. Karşılık beklemeden yalnızlığımızı paylaşıyor, kalp ve dimağımıza fikir ve mânevî güç veriyor, zihnî ameliyemizi diri tutuyor. Bu hâlleri yaşamaya çalıştığım korona günlerinde, daha önce yazdığım üzere kitaptan yana nasibimiz bol. Korona kısıtlamasının bir faydası oldu; nâçiz şahsımıza kitap gönderiliyor… 

Okuyup başucumuzda tuttuğumuz kitaplar arasında birkaç kitap var ki, adını, muhtevasını ve değerli bilgilerini kitapseverlerle paylaşmak istedim. “Romanda Bilgi İktidar İdeoloji-Türk Romanı Üzerine Bir Söylem Çözümlemesi”, “Sesini Arayan Şair Faruk Nâfiz Çamlıbel- Hayatı-Sanatı-Şiirinin Kaynakları” ve “Avrupa Mâcerasının Erken Dönem Bir Örneği-Avrupa’da Cevelan”

Türk edebiyatının yakın geçmişi hakkında araştırma yapmak isteyen edebiyatseverler için faydalı olan bu üç kitabın müellifi KSÜ Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde görevli Doç. Dr. Selim Somuncu’dur. Okuduğumuz kitaplarından anladığımız şudur ki, Öğretim üyesi Selim Somuncu maişeti için rutin bir şekilde akademisyenlik yapan biri değil. Edebiyatı seven, Türk edebiyatını araştırmaktan mesleğinin üstünde bedîi bir zevk alan, yakın dönem edebiyatımıza damga vuran yazarlarla hâtırası olan ve bu sahada bir hayli akademik makâleler yayınlayan velud bir insan.

Kitaplarından ilgimi en çok çeken “Romanda Bilgi İktidar İdeoloji-Türk Romanı Üzerine Bir Söylem Çözümlemesi” dir (Hece Yayınları). Akademik bilgi naklinin ötesinde akıcı bir üslûba sahip sürükleyici bir kitap. “Bilgi ve iktidar”,” Bilgi iktidar-ideoloji söylemi ve edebiyat”, “Edebiyat ve ideoloji”, “Marksizm ve edebiyat”, “Romanda ideoloji ve söylem”, “Modernizm ve kapitalizmle yükselişe geçen bir tür: Roman” başlıkları kitabın birinci bölümünün bâzı başlıklarıdır. İkinci bölümde Ahmet Midhat, Halide Edip Adıvar, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Peyami Safa, Kemal ve Tarık Buğra’nın bâzı romanlarının anlatımı ve bir diğeriyle karşılaştırmalı tahliline ayrılmış mufassal metinler yer almaktadır.

Kitabın İkinci Bölümü Batı’nın roman anlayışını ve Batılılaşma dönemiyle başlayan Türk romancılığını akademik bilgiler çerçevesinde akıcı bir üslûpla karşılaştırmalı ve tenkitli bir şekilde önümüze koyuyor. Bu sahada çokça kitaplar yazılmıştır. Selim Somuncu’nun bu kitabının farkı, edebiyatçı bakışın yanında, incelenen romanların konularını devrin toplum yapısını, kültür, gelenek ve siyasî durumunu da dikkate alarak âdeta bir yakın tarihçi, bir sosyolog bakışı gibi ele almasıdır. Dahası var; Türk romancılığına dair karşılaştırmalı akademik nakillerin arasına girip bir toplumbilimci bakışıyla romandaki olayları ve kişilerin ideolojik ve kültürel mensubiyetlerini akademik sınırları aşarak metinlerin içine yerleştirmesidir. Bu özelliğinde dolayı roman tahlillerinde alışılmış sıkıcı akademik tarzın ötesinde içinde yaşadığımız toplumun tarihi, insan tiplerinin hikâyeleri anlatılıyormuşçasına bir okuma tadı veriyor. 305 Sayfalık akademik bir kitabın bir solukta okunması bu özelliklerinden dolayıdır.  Ahmet Midhat’tan Halide Edip Adıvar’a, Yakup Kadri’den Peyami Safa’ya, Kemal Tahir’den Tarık Buğra’ya uzanan Türk romancılığının anlatıldığı bu kitabın bir farkı da adı geçen roman yazarlarının dünya görüşünü, düşünce yapısını ve tercihlerini romanda nasıl ve niye yansıttıklarını son derece tarafsız ve eğip bükmeden ortaya koyuşudur.

 

İKİ AYRI ROMANDA FARKLI OSMANLI KURGUSU

Meselâ; Kemal Tahir’in “Devlet Ana” romanı ile Tarık Buğra’nın “Osmancık” romanını son derece isabetli tahlil eden yazı bu kitaptadır. Âcizâne ölçü değilim, fakat bu tesbitimi yakın zamanların “sol” ve “sağ” cenah dâhil, roman tahlillerini okuyanlar kabul edeceklerdir. Kemal Tahir’in “Devlet Ana” romanının Osmanlı ve Türk’e ve İslâm’a bakışındaki Marksist ve Şamanî bakışın çarpıklığını anlatan bölümler ayrı bir yazı konusudur. Bu tahlile göre, “Devlet Ana” romanında büyük nisbette “cinsellik” ağır basmakta ve müstehcen anlatımlar var. Osmanlı Türk’ü “kadına düşkün” olarak gösteriliyor. Namaz, ezan, mescid gibi, Müslüman Türk’ün günlük hayatında yer alan vecibeler ve mekânlar hemen hiç yer almamaktadır. Bu noktada sözü Selim Somuncu’ya bırakalım: “Devlet Ana’da çizilen Osman Bey tiplemesinden hareketle söyleyecek olursak-bau kadar kanaatkâr ve cömert olan bir liderin hangi değerler adına savaştığı ya da niçin fetihler yaptığı sorusu cevapsız kalır. Çünkü yayılmacı politikayı salık veren dinî kavram olan fetihte ‘îlâyıkelimetullah’ temel amaçtır. Tarihteki gâza hareketleri bunun için yapılır. Bilgi eksenli dönüştürümlerden ve ideolojik temayüllerinden dolayı Kemal Tahir, Osmanlı’yı bir inanç devleti olmaktan çıkarır. Dini, Marksist olmasının gereği olarak bir kenara koyup kendince inanç meselesi olmayan, salt samimiyetle, imkânsızlıklarla, tesadüflerle ve aşklarla büyüyen, gelişen hattâ iktidarını pekiştiren bir beyliğin hikâyesini anlatmaya çalışır.”(Somuncu, a.g.e., s. 254)

 

“DEVLET ANA” ÇARPIK, “OSMANCIK” YERLİ

Selim Somuncu, “Devlet Ana” nın Osmanlı’yı çarpıtmasına karşı Tarık Buğra’nın “Osmancık” romanındaki Osmanlı’yı pek isabetli tesbitlerle ortaya koyuyor: “Osmancık’ta ise Devlet Ana’nın aksine kurgu daha din eksenli bir kurgudur. Bu romanın kelime hazinesine bile yansır. Osmancık’ta, Devlet Ana’da geçmeyen sözcükler itinayla kurgunun içine dâhil edilir. Ümmet sözcüğü sıkça geçer. Ezanlar okunur. Hutbe okutulur. Cemaatle namaz kılınır. Savaşın gayesi fetihtir ve fethedilen topraklara İslâmiyet götürülür.  Özellikle fethedilen yerlerde kilise câmiye, manastır mescide çevrilir” (Somuncu, a.g.e., s.255)

Halide Edip’in romanlarında “Batıdan esinlenen sentezci bir söylem” olduğunu ve “Sinekli Bakkal” romanının “Yeni rejimin din algısına ilişkin ideolojik bir okuma” olduğunu Somuncu’nun adı geçen kitabın okuyoruz. Tanzimat Dönemi yazarlarından en çok roman yazan Ahmet Midhat’ın romanlarındaki modernleşmeci muhafazakâr ideoloji ve söylemi roman yazma tutkusu olanların okuması gerektiğine inanıyorum. Yakup Kadri’nin sol Kemalist ve seküler ideolojiye sahip romanlarının ve Peyami Safa’nın Doğu Batı sentezi söylemine sahip romanlarının tahlilleri edebiyatseverler için ufuk açıcı metinlerdir.

Selim Somuncu’nun “Sesini Arayan Şair Faruk Nâfiz Çamlıbel…” kitabı bu şair hakkında yazılan kitapların mufassal olanıdır. Bibliyografyasından anlaşıldığı üzere, Çamlıbel hakkında daha önce yazılmış kitaplardan farkı geniş ve ilâve bilgilerle yeni bir anlatıma sahip bir kitap. Üçüncü kitap ise, Ahmet Midhat’ın o devrin seyahat edebiyatının has örneklerinden olan “Avrupa’da bir Cevelan” eseri üstüne, on altı akademisyen ve Selim Somuncu’nun yazdığı akademik makâlelerden oluşan ve “Avrupa Mâcerasının Erken Dönem Bir Örneği: Avrupa’da Bir Cevelan Üzerine Yazılar” adıyla Selim Somuncu tarafından derlenerek yayına hazırlanan bir kitap. Ahmet Midhat’ın romancılığı ve yazarlığı hakkındaki ayrıntılı bilgileri merak edenlerin müracaat edebileceği bir kaynaktır.

Hülâsa-ı kelâm; bütün güzel ve faydalı kitaplar gibi bu kitap da Türk romancılığına karşılaştırmalı bakış kazandıran öğretici bir kitaptır. 

 

* * * * *

 

Bir açıklama

“Kitap âlimlerinin efendisi Ali Emirî” başlıklı yazımızın “Bir kitabın peşinden ölümüne gitmek” bölümünün birkaç cümlesinde eksik kelime ve ifade karışıklığının olduğunu fark ettik ve şu şekilde düzelttik:

“Halep Defterdarı iken, Yemen hükümdarlarının silsilesini yazan bir kitap geçer eline. Kitabın ikinci cildinin Yemen’de olduğunu öğrenir. Bu kitaba kavuşmak için, Bâbıâli’den, Yemen’e Mâliye Müfettişi olarak tayin edilmesini ister.  ‘Yemen’de isyan var…’ deseler de,‘Bengiderim’ diyerek kararında ısrar eder. Kısa sürede tayin işlemi tamamlanır ve yola çıkar.” (ilbeyali@hotmail.com)

Aynı yazının bir paragrafının kaynak bilgisini de, metnin aslında olmasına rağmen eksik yazmışız. Korona başımıza vurdu her halde.