VF kat sol
VF kat sağ

21 Ocak 2021

​ÖĞRETMEN ADAYI OLMAK ve ÖTESİNE GEÇEBİLMEK

Öğretmen, program, materyal ve fiziksel ortam, eğitimin en önemli bileşenleri. Eğitim sürecinde ve çocuk üzerinde en çok etkili olan faktör ise hiç tartışmasız öğretmen. Büyük muallim ve münevver Nurettin Topçu, bu husustaki görüşünü beyan ederken “Maarifi yapan da onu yıkan da muallimdir” diyerek öğretmeni eğitimin tüm bileşenlerinden daha yüksek bir mertebeye çıkarır ve öğretmenin önemine dikkat çekmek ister.

İnancımız ve kadim medeniyetimiz öğretmenlik mesleğini her daim yüceltmiş ve aziz bilmiştir. Dünyanın gelişmiş ve modern her ülkesinde de öğretmenlik mesleği önemli ve değerlidir. Zira milletlerin kalkınması, gelişmesi ve dahi özgürleşmesi mektepleri ve öğretmenleri sayesinde olur.

Milletlerin istikbalinde oldukça etkili ve belirleyici bir rolü olan öğretmenlik mesleğinin sağlıklı bir döngüye sahip olması ve sürdürülebilir olması elbette çok önemlidir. Zira öğretmenlerin bir kısmı emeklilik, sağlık sorunları, istifa ve diğer nedenlerle mesleklerinden ayrılırken diğer tarafta genç öğretmen adayları eğitim sistemine dahil olmak ve öğretmen olarak atanmak istemekteler. Dolayısıyla öğretmenlik mesleğinin bu iki boyutu arasında bir denge olması, öğretmenlik mesleğininim sürdürülebilirliği için çok önemlidir. Bu açıdan konuya bakıldığında ne yazık ki ciddi bazı problemler ve dengesizlikler söz konusu. Konuyu istatistikler ışığında ele almaya çalışacağım.

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından yayınlanan istatistiklere göre 2019-2020 eğitim-öğretim yılında Türkiye genelindeki üniversitelerin eğitim fakültelerine yeni kayıt olan öğrenci sayısı 43.747 kişi. Tüm sınıflar dahil eğitim gören toplam öğrenci sayısı ise 210.679 kişi (https://istatistik.yok.gov.tr). 

Bir başka istatistiğe bakacak olursak, Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) tarafından yapılan Kamu Personeli Seçme Sınavı (KPSS 2020) öğretmenlik alan bilgisi testi (ÖABT) oturumuna 344.457 aday katılırken, 26.875 aday sınava başvurduğu halde ilgili oturuma katılmamış. Sınava başvuran toplam aday sayısı ise 371.332 kişi (https://dokuman.osym.gov.tr/pdfdokuman/2020/KPSS/LISANS/sayisalbilgiler22102020.pdf)

Son olarak Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) öğretmen atama istatistiklerine bakalım. Milli Eğitim Bakanlığı’nın son beş yıldaki öğretmen atama sayıları, 2016 yılı (49.311), 2017 yılı (23.496), 2018 yılı (25.577), 2019 yılı (41.379) ve 2020 yılı (40.925) kişi olarak gerçekleşmiş (https://www.mebpersonel.com/sozlesmeli-ogretmenler/yillara-gore-ogretmen-atama-sayilari-meb-resmi-verileri-2003-2020-h248185.html).

Bu üç farklı istatistiği birlikte değerlendirecek olursak, eğitim fakültelerine, Milli Eğitim Bakanlığının atadığı öğretmen sayısından daha fazla öğrencinin kayıt yaptırdığı, Milli Eğitim Bakanlığının atama yaptığı öğretmen sayısının yaklaşık dokuz katı kadar öğretmen adayının ise atama beklediği görülmektedir. Nüfus artış hızının yavaşlaması, bilişim teknolojilerinin yaygınlaşması, öğretmenlerin emeklilik yaşlarının yükselmesi gibi diğer değişkenlerin öğretmenlik mesleği döngüsünü nasıl etkilediği ise henüz bilinmemektedir. Gelecek on yıllarda daha az öğretmene ihtiyaç duyulacağı da bir gerçeklik olarak karşımızda durmaktadır.

Öğretmenlik mesleğinin sağlıklı bir döngüye ve sürdürülebilirliğe kavuşması için acil tedbirlerin alınması gerekliliği ilgili kurumların istatistiklerinden de anlaşılmaktadır. Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) tarafından eğitim fakültelerindeki ikinci öğretim programlarının kapatılması, eğitim fakültesi kontenjanlarının düşürülmesi ve formasyon uygulamasının kaldırılması gibi kimi tedbirler hayata geçirildi. Fakat bu olumlu adımlara ilaveten başka tedbirlere ihtiyaç olduğu da aşikâr. Zira okuyan-atama bekleyen ve atanan arasındaki uçurum giderek büyüyor.

Eğitim fakültesinde öğrenim gören ve mezun olup diplomasını alan her öğretmen adayı bir an önce atanmayı ve öğretmen olmayı istiyor. Devletimizin de bu isteği anlayışla karşıladığını ve azami sayıda öğretmen adayını sınıfına ve öğrencilerine kavuşturmak istediğini biliyorum. Hiç tanımadığı insanların çocuklarını kendi öz evlatları gibi sahiplenecek ve onların istikbalini aydınlatacak tüm öğretmen adaylarının tez vakitte öğrencilerine kavuşmasını dilerim…

Vesselam…