OLACAĞINA VARIR
Zaman zaman ümitsizliğe kapıldığım, şimdi bitti işte dediğim anlar olsun ya da sıra dışı bir nimet elde ettiğim ve nefsim şımarmaya yüz tuttuğu anlarda kendimi frenlemek adına can simidi olarak hafızama kazıdığım iki ayeti kendime şiar edinmişimdir. Ardı ardına gelen bu iki ayet o an eğer stresliysem, umutsuzsam, tükenmişlik sendromu yaşıyorsam ya da tam zıddı şımarma pozisyonuna girmişsem beni hemen tutarlar. Bu ayetleri okuduğum zaman beni "iş olacağına varır, kendini üzmenle nasıl olsa sonuç değişmeyecek" moduna taşır. O anki kendimi harap etmemin o anı mahvetmekten başka bir işe yaramadığını da bu şekilde çözümlemiş olurum.
Bu ayetler hangileridir?
Hadid Suresi 22 ve 23. ayetlerdir. Şöyle ki: "Sizin dışınızda ya da
nefsinizde meydana gelmiş hiç bir musibet yoktur ki biz o musibeti var etmeden önce
bir kitapta kaydetmiş olmayalım. Bu durum Allah için çok kolaydır. Bu, kaybettiğinize üzülmemeniz ve Allah'ın size
verdiği nimetlerle şımarmamanız içindir. Allah, kendini beğenip öğünen hiç
kimseyi sevmez." Bu ayetler insan üzerinde bir iksir etkisi bırakmaktadır.
Başımıza gelen gerek musibetler gerekse nimetlere karşı olması gereken tavır
her iki halde de metanet ve vakar olmalıdır. Kantarın topuzu her iki tarafa da
kaymamalıdır.Başımıza gelen hadiseleri sükunetle göğüsleyebilmeliyiz.
Cemil
Meriç'e atfedilen "Namaz kılan bir toplumun psikolojiye, zekât veren bir
toplumun da sosyolojiye ihtiyacı yoktur." sözü bu anlamda manidardır. Biz
buradaki namaz kılan ifadesini Kur'an okuyan olarak genişletebiliriz. Çünkü
namaz kılan bir insan eğer okuduğu ayetlerin anlamını bilmiyorsa ayrıca Kur'an
da okuyarak kendini desteklemeli, manen beslemelidir.
İnsanın ruh dünyasını en çok ayakta tutan güç inançtır.
Dünya geneli dinlere göre intihar oranları: 100
bin kişi başına Ateist : 65 [40 erkek, 25 kadın], Budist : 42 [24 erkek, 18
kadın], Hıristiyan : 29 [18 erkek, 11 kadın], Hindu : 21 [11 erkek, 10 kadın],
Müslüman : 0,4 [0,2 erkek, 0,2 kadın] şeklindedir.[1]
Müslümanı bu derece hayata, yaşama bağlı kılan imanıdır. Normalde ateistler bu
kadar dünya merkezli ve materyalistçe düşünmelerine rağmen, yaşama
bağlılıklarının bu kadar az olması kendileri açısından önemli bir çelişkidir.
İnançlı
insanların ellerinden geleni yaptıktan sonra kendilerini Allaha havale
etmelerinden daha yüce bir tutum olamaz. Bu anlayışın adı tevekküldür, Allah'ı
vekil tutmaktır. Bu eşik insanın bittiği noktada Allah'ın inayetini, yardımını
devreye alma eşiğidir. Artık yapacak bir şey kalmamış, üzülmenin ya da
sevinmenin anlam ifade etmediği sınıra gelinmiştir. Allah'ın tecellisi nasıl
ortaya çıkacağı beklenir, başa gelen sonuca da Allah'tan geldi denerek
katlanılır. Bu durum insan için fevkalade iç rahatlatıcı bir davranıştır.
Kainatın yönetimini Allah'a teslim etmekten daha güzel ne olabilir değil mi?
Gelin
hep birlikte soğukkanlı olmayı adet edinelim, elimizden geleni ortaya koyduktan
sonra sonucun nereye varacağını sükunetle seyretmeyi bilelim, anlık keder ya da
şımarıklıklarımızın sonucu değiştirmeyeceğini, sadece kendimize zarar
vereceğimizi unutmayalım.
[1] https://t.co/rAupORcgZq