08 Ekim 2015

Orta sınıfın oranı yükseldi ama kültürü yerlerde sürünüyor…

AK Parti hükümetlerinin ekonomideki en önemli başarılarından biri orta sınıfı oransal olarak büyütmesi ve güçlendirilmesi oldu.

Bu oransal büyüklüğün ne olduğuna görmek için ne OECD rakamlarına bakmaya gerek var ne de TUİK'in istatistiklerine.

Sokağa çıkıp, etrafa bakıldığında görülecek manzara, Türkiye'deki orta sınıf oranının 2002-2011yılları arasında iki kat artışla yüzde 21'den yüzde 41'e yükseldiğini gösteren işaretleri verecektir.

Oturulan evlerin, sokakların yapısal ve imkânsal değişikliği, kapı önlerindeki arabalar, insanların giyimleri, çocuklara sunulanlar, eşyalar, kullanılan aksesuarlar sınıfsal değişimin düzeyiyle ilgili kanıtlarla dolu.

Özel sağlık merkezlerinin, özel okulların, eğlence ve dinlenme alanlarının, büyük alış-veriş merkezlerinin hızla çoğalmaları da öyle.

AK Parti'nin orta sınıfı güçlendirme stratejisi hiç kuşkusuz ‘güçsüz ve bağımlı' bir ekonomiyi canlandırmak adına çok önemliydi.

Sonuçta ülkenin toplumsal dokusunu sağlamlaştıracak, zengin ve yoksul arasında açılan sosyal dengeyi kuracak ve kalkınmayı artıracak adımların atılması orta sınıfın geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasıyla mümkün olabilirdi.

Orta sınıfın varlığının ve ekonomik gücünün artırılmasının yararı piyasadaki mal dönüşümünün hızlanması, ekonominin canlanması ile de sınırlı değildi aslında.

Kalkınmanın yükünü omuzlarında taşıyacak olan ‘nitelikli işgücü ve modern hizmet sektörünün gereksinme duyduğu mesleki personelin yetişmesi' için de orta sınıfın geliştirilmesi gerekiyordu. Çünkü bu sınıfın yaygın ve sayıca büyüklüğü toplumun her alanda ihtiyaç duyduğu ‘yönetici' adaylarının otaya çıkmasına imkân verebiliyordu.

AK Parti'nin ekonomi kurmayları bu noktaları iyi gördükleri için, az gelişmiş ya da gelişmekte olan bir ülkeden gelişmiş bir ülke yaratmak adına öncelikle orta sınıfın sorunlarının çözüp, refah düzeyini artıracak çalışmalar yaptılar.

Sınıfın büyümesi ve güçlenmesi ekonomide yeni ve modern mallara duyulacak talebin artmasını ve ekonominin canlanmasına neden oldu. Krizlerin teğet geçtiği ekonomik şartların oluşması orta sınıfın güçlenmesiyle ilişkiliydi.

Planlanan projelerin ve uygulamalarının başarılı olduğu nicedir ortada.

Lakin bu olumlu gelişmelere karşın tatsız bir sonuç da çıktı ortaya.

Evet, orta sınıf ekonomiye önemli oranda ivme kazandıran oransal büyük bir sıçrama yaptı.

Evet, yaşam standardı ve kalitesi açısından bizim orta sınıf, bir Amerika bir Avustralya bir Almanya orta sınıf bireylerininkilerle aşık atacak şaşalı bir yaşama sahip oldu.

Evet, ekonomi canlandı, toplum zenginleşti, gelir ve refah düzeyi yükseldi.

Fakat sorun, bu yeni orta sınıf ne bu zengin hayatı kaldıracak bir kültüre sahip ne de sahip olduklarına şükredecek bir olgunluğa.

İşinde, evinde, sosyal hayatında imkânlarıyla, olanaklarıyla hızla zenginleşen orta sınıf, görgü, erdem ve kültürünü aynı hızla artıramadı.

Altlarında son model arabalar da olsa, o arabaları (kent yaşamında) nasıl kullanmaları gerektiğinden bihaberler mesela. Şatafatlı binalarda da yaşasalar da kapasitesi yükseltilmiş egzozlarıyla inanılmaz bir ses ve çevre kirliliğiyle birlikte insan hayatına tehdit oluşturduklarına aldırış edeni yok.

Yolda, sokakta, trafikte, plajda, çarşıda, lokantada sergilenen şımarıklık, görmemişlik, burnu büyüklük, ‘ben yaparım olur' halleri yeni orta sınıfın karakterlerini şekillendiriyor.

Yetkili olanların etkisizliği veya cezai yaptırımların azlığı nedeniyle bu lâubalî ve pervasızlık hali hızla bütün bir toplumu tehdit eden ve kötü örnek olan bu kültürsüzlük haline dönüşüyor.

Oysa bunun için yapılması gereken iş çok zor değil.

Lüks arabalarla yapılan tehlikeli yarışlara, yüksek egzozlarla yaratılan ses kirliliğine, sigara-içki yasağına uymamalara, çevreyi kirleten davranışlara, yaşamı tehdit eden tavırlara karşı ‘kararlı' ve ‘adil' yaptırımların yapılması yeterli.

AK Parti'den zıvanadan çıkmış bu kültürsüzlük haline de 1 Kasım sonrası bir çeki-düzen vermesini bekliyorum.