22 Eylül 2016

Ortadoğu Tanrıların savaş alanı değildir

Ortadoğu tam bir cadı kazanı haline geldi. Önümüzdeki süreçte el-Bab da DAİŞ terör örgütüne yönelik bir operasyon bekleniyor. El-Bab operasyonunun başarılı olması Musul ve Rakka operasyonlarını da gündeme getirecektir.

Bölge şu ana kadar bir vekâlet savaşı yaşıyordu. Amerika'nın uçuşa yasak bölge olsun deyip Türkiye'nin öngörülerine gelmesi, karşılığında Rusya'nın Akdenize uçak gemisi gönderme çıkışı alanda savaşın daha da kızışacağını gösteriyor. Abartılarak sunulan, Hollywood tarzı katliamların sahibi DAİŞ'in aslında abartıldığı gibi olmadığı ve esasında alanda kullanılan bir piyon olduğu da ortaya çıktı bu vesileyle.

Daiş ile mücadele de PYD kullanılırken, bölge de dizayn ediliyordu. Musul'un tek mermi dahi atılmadan 500-600 Daiş militanına teslim edilmesi hem de bir orduyu birkaç yıl boyunca tahkim edebilecek kadar malzemenin de DAİŞ'e sunulmuş olması zaten bu oyunu gözler önüne seriyordu. Musul eksenin de önümüzdeki günlerde yeni oyunlar oynanması da alanda oynanan oyunun bir parçası olacaktır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın BM Genel kurulunda yaptığı konuşmada “"Bizim Suriye'nin topraklarında asla gözümüz yoktur. Bütün mesele Suriye, Suriyelilerindir. Suriye topraklarında kimsenin gözünün olmaması gerekir. Suriye muhalefetine verdiğimiz destekle başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı umutsuzluğun hâkim olduğu bir bölgede istikrarın, huzurun ve dengenin yeni tesisi için kritik bir öneme sahiptir. PKK, PYD terör örgütünün önceliğinin DAEŞ ile mücadele etmek olmadığı bu operasyonla birlikte açıkça ortaya çıktı. Operasyon, Suriye'deki ılımlı muhalif unsurların özgüvenlerinin yerine gelmesini de sağlamış oldu. Hatta bu gelişme Musul'u DAEŞ teröründen kurtarmak isteyen Irak'taki yerel güçleri de cesaretlendirdi.” Diyerek bölgedeki durumun net olarak dünya kamuoyunda anlaşılmasını sağladı.

İkiyüzlü batıyla bir kere karşı karşıyayız. Batı Ortadoğu da bir “Tanrılar savaşı!” na inanıyor. Ama biz tek Allaha inanıyoruz. Bunun açıkça anlaşılması gerekiyor. Türkiye attığı adımla beraber bu düzeni bozmak noktasında ciddi bir adım atmıştır. BOP projesinin devamı niteliğindeki hiçbir savaş Ortadoğu'ya huzur getirmeyecektir. Huzurun gelmediği bu alanda sürdürülebilir bir İsrail de kesinlikle süz konusu olamaz.

Yıllardır savaşın Ortadoğu'da durmayacağını yazıp çizmemize rağmen batı ısrarla savaş çığırtkanlığı yaparak savaşı yükseltmek için elinden genli yapmaktadır. Dünya yüzünde silah üretebilecek çok sayıda devlet yok ve eğer batı ikiyüzlü değilse bu silahlar nereden geliyor. Düşman oluşturup Ortadoğu''ya silah yığmak kadim insanlık kodlarıyla oynamaktır.

Kasım ayındaki Amerikan başkanlık seçimlerinden sonra ya oturup kalıcı barışı veya 3. Dünya savaşının ittifak ve müttefiklerini konuşuyor olacağız. Bu hayra alamet bir süreç olmayacak. Batı birikmiş gazı yüzünden dünyayı yakmayı göze almışsa ateşin evine sıçraması ihtimalini de göz önüne almak zorundadır. Başkan Erdoğan'ın son BM konuşması da bu meyanda okunabilirse o zaman doğruyu bulabiliriz. Gerçi o konuşmayı güney Amerika devletlerinden birinin başkanı yapsaydı şimdi bizim kadim solcular ayakta hala alkışlıyor olacaklardı ama Erdoğan yapınca klasik muhaliflikleri tuttu…

Unutulmamalıdır ki, dünyada düzeni bozanların düzenleri de bozulacaktır.