Ortaöğretim çağı

Ortaöğretim Öğrencilerinin Gelişim Özelliklerinin İncelenmesi (Erinlik ve Ergenlik Dönemleri

Genel bir açıklama ile hayat çizgisinde erken çocukluk ve yetişkinlik dönemleri arasında yer alan döneme ergenlik denir. Ergenler; özgürlük istekleri olan, sosyal olarak türlü beklentiler içerinde, çevresindekileri özellikle de otorite olarak gördüğü anne babasını, öğretmenini sabır ve hoşgörü hususunda zorlayan, farklılıkların iyice belirginleşerek ortaya çıktığı bir dönem içindedirler.

Ergenlik çağının öncesinde erinlik çağı yer alır. Bu çağ ergenlik öncesi olarak tanımlanabilir. 11 ila 14 yaş arasını kapsar. Erinlik çağı çocuk için sorunların başlangıcı olarak kabul edilir. Geçiş dönemidir. Çocukluk ile ergenlik arasındaki birey için olumsuzluk dönemidir. Çelişkili ve çatışmalı bir çağdır. Büyüyen elden ve ayaktan hiç haz edilmez. Ayakları saklamak için bol paçalı pantolonlar, küçük numaralı pabuçlar tercih edilir. Eller kollar uzar. Elbisenin, kazağın ucu çekilerek uzamış kolların saklanması davranışı sık sık yapılır. Bu dönem çocuğu oldukça hassastır. Sinirlidir. Huzursuz davranışlar sergiler. Bedenini beğenmez. Sakarlıklar yapar. Sürekli değişen bedeninin ağırlık merkezi de farklılaşır. Kafasını, bacağını etrafa çarpar. Kas ağrıları, kemik sızısı çekebilirler. Özellikle ağır işte çalışmak, yük taşımak, saatlerce ayakta durmak zorunda kalırlarsa tüm bedenlere alarm verir şekilde bireyi rahatsız eder. Geceler boyu dinmeyen sızlanmalar yaşarlar. Bedenine ağır gelen şartlarda çalışması erinin gelişimini olumsuz etkiler.

Erinler için arkadaş grupları önem taşır. Beğenilmek, kabul almak, onaylanmak değerlidir. Kendi hem cinsleri ile olumlu ilişkiler kurar fakat karşıt cins ile zıtlaşırlar. Kendi hemcinsleriyle zaman geçirmek isterler. Diğer cinsi ötekileştirirler. Zamanla karşı cinse olan bu olumsuz tavır değişir. Erinlikten sonra birey ergenlik çağına geçer.

Ergenlik çağı genel olarak 13 yaş ile başlar 22 yaşına kadar devam eder. Ani duygu değişimleri yaşarlar. Hızlı büyümenin olduğu bir dönemdir. Ergenin kimliği henüz tam olarak belirginleşmemiştir. Fırtınalı, çalkantılı bir dönemdir. Sanki ergen tüm dünyanın yükünü omuzlarında çekiyordur. Adeta pimi çekilmiş el bombasıdır. Ergenlik meydan okumalarla doludur. Bu dönemde problemlerin çözümü için ergen otorite olarak gördüğü ana-babası ya da öğretmenleriyle tartıştığı, konuştuğu, çekiştiği oranda rahatlayacaktır. Bu onun için problemlerden kurtulma yoludur. Evde saatlerce kapalı bir odada kalabilir. Bu onun problemlerden kaçışı, saklanışı, çıkışıdır. Kapılarını kilitlemek kendilerini güvende hissetmek için refleksle yaptıkları yaygın bir davranıştır. Odaları tüm dünyaları olabilir. Düşünmek, gelecekleri hakkındaki kuşkularından kurtulmak isterler. Fevri, öfkeli, asi tavırları sıkça gösterirler. Erken çocukluk dönemindeki egosantrik-benmerkezci düşünceye geri dönüş vardır. Alıngan olurlar. Bedenleriyle oldukça ilgilidirler. Yüzünde çıkan bir tek sivilce bile onlar için hayal kırıklığı oluşturacak bir durumdur. Öfke, korku, üzüntü, kıskançlık, haset, sevgi, neşe, merak, utanma, çekingenlik sıkça yaşadıkları duygulardır. Suça eğilimlidirler. Ortaöğretimde okuyan (ortaokul ve lise) öğrenciler arasında en sık karşılaşılan durum kavgadır. Yapılan araştırmalar kavgaların ilk sebebinin kız meselesi olduğunu kanıtlamıştır.

Özellikle anne babalar ve öğretmenler ergenin güvenini sağlamalıdırlar. Onlarla ilgili sırları başkalarıyla paylaşmamalıdırlar. Liseli öğrencilerle yapılan bir araştırmada öğrencilerin tamamına yakını öğretmenlerin onlarla ilgili bilgileri, görüşleri başka öğretmenlerle ve üçüncü kişilerle paylaştıklarını ifade etmişlerdi. Etik olmayan bu davranış nedeniyle liseliler öğretmenlerini güvenilir bulmamaktadırlar. Genel olarak ergenlik dönemine ait olan bu kuşkuculuk öğretmenin çabasıyla aşılabilir. Öğretmenlerin sınıfta akranlarının şahitliğinde bir öğrenciyi rencide etmesi, ortaya ağır ithamlarda bulunması, emir veren otoriter bir yapı sergilemesi öğrencilerin aşırı tepki vermesine neden olur. Bazı öğrenciler de pasif agresif davranışlar sergileyebilir. Bazıları içe kapanır, kendini yalnızlığa iter. Depresyon, intihar ile sonuçlanan vakalar da mevcuttur. Öncelikle ergenliğin geçici bir dönem olduğu, bu çağın her birey tarafından farklı şiddette geçirildiği bilinmelidir. Kimileri için çok çetin iken kimileri için birkaç ağlama nöbetiyle daha yumuşak olabilir.

Ergenlik dönemini içindeki bireylerin eğitim aldığı kurumlarda görev yapan öğretmenler, okul yöneticileri davranışlarına çok dikkat etmelidirler. Sorunlu bir çağa hizmet veren eğitimcilerimizin hassas davranmamaları çözümü imkansız durumlar oluşturabilir. Öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin ergenlerle iyi iletişim kurma çabasında olmaları gerekir. Hatalarını hoşgörü ile karşılamak, fevri sözlerini kişiliğimize yapılan saldırı değil de gençlik heyecanlarına vermek etkili bir eğitim süreci yaşamayı mümkün kılabilir. Eğitimciler olarak sorun oluşturan değil problem çözen bir çizgide ilerlemeliyiz.

Ergenlerde sosyal kaygı yüksektir. Bir grup içinde utandırılmaktan, küçük düşürülmekten, başkaları tarafından olumsuz değerlendirilmekten korkarlar. Bu durum bilmediği mekanlara gitmek istememe, davet ve etkinliklerden kaçınma, yeni insanlarla tanışmak istememe, bir grubun karşısında yüksek sesle konuşamama… davranışlarına kadar ilerleyebilir. Özellikle ortaokul ve ilkokulda öğretmen tarafından etiketlenen (sırık, fıçı, inek, yalı kazığı..vs) öğrenci öğretmeninden etkilenen akranlarının da alay ve küçümsemesi ile karşılaşacaktır. Bu birey ergenlik çağına geldiğinde fiziksel özellikleri nedeniyle kendisiyle barışık olamaz. Kimlik algısı olumsuz olur.  Unutmamalıyız ki her birey saygı duyulmayı hak ediyordur. Her öğretmen öğrencisinin gelişimine katkı sağlayacak geribildirimlerde bulunmalıdır. Ergenlerin stresle başa çıkma becerileri geliştirmeleri sağlanmalıdır. Milli eğitim bakanlığı tarafından düzenlenen hizmet içi seminerlerle ergenlere ve eğitimcilere stresle başa çıkmada yeterli yöntemler edinecekleri uygulamalar, programlar sağlanabilir.