16 May 2018

Oruçtan ahlâka

Ferdiyetimizi biyolojik bir teşekkül olmaktan çıkaran şey şahsiyet kavramının ferdiyeti boyadığı renklerle ortaya çıkan manzaradır. Falanca şahıs asabidir, karakteri böyledir denir. Peki ya şahsiyeti? O asla çalmaz, asla hak yemez, iftira atmaz, yalan söylemez yani şahsiyetlidir. Ferdiyetimiz karakterimiz ve şahsiyetimizi yansıtan biyolojik varlığımızla bütün olarak beni gösteren bütünden müteşekkildir. Merhum Nurettin Topçu şahsiyetli insanın ayrılmaz vasfı olan mesuliyet ise ferdiyeti harekete sevk eden ve hareketten sonra kuvvetlenerek büyüyen bir iradedir; âlemşümul hale gelmiş bir merhamettir; hürriyetleri tayin eden, hür hareketleri vicdan karşısında önüne geçilmez bir zaruret yapan, ahlâk meselesinin de kaynağında olan temel bir kavramdır tespitleriyle şahsiyete mesuliyet ve merhamet çerçevesinde kapı aralar. Karşımıza ilk kez çıkan bir bireyi biyolojik örtüsüyle karşılar, karakteri ile tanır lakin şahsiyetiyle bir yere koyarız. Merhamete dönüşen bir iradenin mesuliyet üzerinden tanımlandığı şahsiyeti Topçu ahlakı bu yolla yerine oturtur. Hülasa fert ahlakıdır.

Varlığı bir hürmet mevzuu haline getiren bizim medeniyetimizdir. Ahlaklı olmanın hörmet tezahürü önemli bir göstergesidir. Kork Allah'tan korkmayandan denmiştir. Nurettin Topçu kendi ahlak çerçevesini çizerken bu kavramı merkezi bir yere koyar: Hürmet; Allah korkusu, insanın yaptıklarının hesabını vereceğinin bilincinde olmasıdır. İnsan bir harekette bulunurken bu bilinçte olmalıdır. Hürmetin bütün varlıklara gösterilmesi gerekir. Bu öyle bir cevherdir ki, istesek de istemesek de gerektiği yerde mutlaka ortaya çıkar. Her halükarda insan onun varlığını hissetmekten kendisini alı koyamaz...  Ahlaklı olmanın ilk şartı, temeli, insanın her şeyden ve dünyalardan değerli, hürmete layık olduğunu kabul etmektir. Hürmet kavramının arkasına Allah'ı koymak tevhitle varlığı birleştiren bir aklın insana ve her şeye selam duruşudur. Şahsiyetli bir ferdiyet bu zaviyeden âlemde durduğu yerde tevhit merkezli bir inancın müntesibi olduğunu ileri sürebilir. Allaha iman hörmet etmektir diyen bir ferdiyetin şahsiyetinden âleme ziyan gelmesini beklemek zordur. Sevmek, saygı ve merhamet bizi insaniyetimizin tarifine taşır. Sahte, yaranmacı, beklentilere gebe saygılar dünyasında hörmetin muhtevasını Allah ile belirlemek başka bir farkındalık dünyasına yol açıyor.

Şahsiyet mesuliyetli bir iradenin hareketidir dediğimiz yerde merhametin kapısını çalarız. Ramazanın bizi uyandırmaya geldiği şu günlerde Filistin'de binlerin ölüp yaralandığı kaskatı bir zeminde bu duyguyla irkilmek zaruri görünüyor. Her tarafımız oranlarla çepeçevre sarıldı. Matematik ölçütler şahsiyetimizin neresini ölçebilir ki? Falanca parti yüzde feşmekan alıyormuş. Topçu merhum merhamet; her şeyin, her varlığın ve özellikle her insan ruhunun nefsimizden ziyade sevilmesidir Bu duygu, hürmetin insanın benliğinden taşarak âleme yayılması sonucu meydana gelmektedir. Merhamet, insanlığımızın âlemde şahidi olan ve kalp yolu ile bizi Allah'a yakınlaştıran ilahi cevherdir. Merhameti bize tanıtmaya yarayan, merhametimizi besleyen, parlatan ibadet, oruç tutmaktır şeklindeki enfes tarifiyle şahsiyetimizi, ahlakımızı oruca bağlayıverir. Merhametin muhtevasından acımayı çıkarıp sevgiyi koyan bu bakış açısı medeniyetimizin güzelliklerini hatırlatıyor. Biyolojik varlığımızdan şahsiyete giden yolun merhamete vasıl eden güzelliklerinden biri oruçtur. Ramazanda oruca bir de buradan bakalım. Oruçla beslenen merhametimiz irademizle mesuliyetimizi hatırlatıp bizi şahsiyetimize vasıl eder inşallah.

En hayırlınız insanlara faydalı olandır denilmiştir: Nurettin Topçu, bizden çıkıp hiç olmazsa aynı hareket olarak bir daha bize dönmemek üzere âleme çevrilen ve sonsuzluğa doğru yol alan hareket, kurtarıcı olan harekettir; hür ve ahlâkî olan insanca davranışımızdır. Âlemden kendimize doğru yönelttiğimiz hareketler ise, insanı kâinatın tek suçlusu yapan ahlâk dışı ve kâinata karşı zâlim davranışlarımızdır. İnsan gerçekte hareket ederken gözlerini sonsuzluğa dikmiş bulunuyor. Bütün ahlâkî davranışlarımızın hedefi, sonsuzluktur derken kurtarıcı hareketle zalim davranışlarımız derken ne kast etmiştir tefekkür ayında düşünelim.

Filistin'de son yaşananlar Akif merhumun şu şiirini düşündürdü: “Sanmayın: Şevk-ı şehâdetle coşan bir kan var! Bizde leşten daha hissiz, daha kokmuş can var! Bakmayın, hem tükürün çehre-i murdarımıza! Tükürün: Belki biraz duygu gelir ârımıza!

Sanma ey hâce ki senden zer ü sîm isterler, Yevme lâ yenfeu da kalb-i selîm isterler Ruhî

Ramazan-ı Şerif mübarek olsun…